ABD’de George Floyd’un öldürülmesi üzerine başlayan eylemlerde yer alan aktivistler, ırkçılığın devam etmesine izin veren sisteme öfkeli olduklarını dile getiriyor.
İngiltere’de yayımlanan Socialist Worker ve The Guardian gazeteleri, protestocuların görüşlerine yer verdi.
Bunlardan derlediğimiz demeçler şöyle:
Stacey Ray (Minneapolis): “Sinirliyim, hayal kırıklığına uğramış ve bitkin durumdayım. Ama her şeyden fazlası, kırgınım. Çünkü hepimiz bunları yaşamış veya yaşayabilecek birilerini biliyoruz. İki genç oğlum, bir erkek kardeşim, babam ve erkek arkadaşım var. Bu iş bitmek zorunda. “Minnesota hoşluğunda” olmamızın beklendiği bir yerde 2015’te Jamar Clark öldürüldü, 2019’da Philando Castile öldürüldü, şimdi de evim kabul ettiğim yerde bunu görüyorum. İnsanların bir kısmı ırkçılığı görmezden geldi, bunu uzun süre yaptık. Herkesin ihtiyatlı olmaya devam etmesini istiyorum. Telaşa kapılmamalıyız ve rotamızda devam etmeliyiz. Bu böyle çözülecek.”
Marcela Mitaynes (New York): “Bir polis ordusu vardı. Hepsi copları ve koruyucu ekipmanlarıyla oradaydılar. Üstüne, sürekli göstericilere biber gazı sıkıyor, onları dövüyor ve gözaltına alıyorlardı. Pek çoğu maske takmıyordu. Bir protestodansa, bir tarafın diğerine saldırdığı bir savaş alanındaymışız gibi hissediyorduk.
Bu olanlar, kuşaklardır süren ırkçılığın, şiddetin ve baskının sonucu. İnsanlar ancak mücadele etmeye başlayana kadar baskı altında tutulabilirler. Covid-19 krizi, toplumumuzdaki derin ırkçılığı ve eşitsizliği görünür kıldı. Çalışanlar işlerini, birikimlerini ve sağlıklarını kaybederken bu ülkedeki zenginler daha da zenginleştiler.
Irkçılığın sadece bir yansımasına karşı isyan etmiyoruz, onun var olmasına izin veren sisteme karşı ayaktayız.”
Alexis Arntzen (St Paul): “Büyükannem 1960’larda bunu yapıyordu. Şimdi o 70 yaşında, aynısını ben yapıyorum. Kölelik yüzlerce yıl geriye gidiyor. Şimdi 2020’deyiz. Medyanın ırkçılığı kamusallaştırma biçimine baktığımda, bu iş bir aşamada bitecek mi, ırkçılık sona erecek mi emin olamıyorum.”
Elizabeth (Louisville): “Pazar gecesi polis, 21:00’deki sokağa çıkma yasağından yarım saat önce göstericilere gözyaşartıcı gaz sıkmaya başladı. Bizi helikopterlerle ve binaların çatısından çevrelediler. Atılan sloganlar, kurbanların isimleriydi. Bizim bölgemizde Mart ayında Breonna Taylor kendi evinde polis tarafından vurularak öldürülmüştü. 35 yaşındayım ve bunun, bütün hayatım boyunca inandığım ve söylediğim her şey için ayağa kalkmak için en iyi fırsat olduğunu düşünüyorum. Benim de çocuklarım var. Eğer benim kuşağım polis ve hükümet karşısında yuvarlanıp giderse, bir sonraki kuşağın bir şansı olmayacak.
Jonathan McNeil Hardy (Minneapolis): “Şehre yeni geri döndüm. Yaşadığınız yeri bir durumda bırakıyorusunuz ve geri döndüğünüzde iki ayrı durum görüyorsunuz. Biri alışık olmadığınız ve görmeyi istemediğiniz durumda, diğeri ise yıkım. Hüsrana uğramış durumdayım. Bunun bitmesini istemiyorum, insanların mücadele etmesini istiyorum. Sorumlulukla, güvenli bir şekilde ve gerekliyse şiddetsiz bir biçimde mücadele ederiz. İnsanların bir araya gelmesini istiyorum. Chicago Bulvarı’nda bu işin bitmesine izin vermemeliyiz. Umuyorum ki insanlar bunun ne olduğunu ve değişim için ne kadar önemli olduğunu görüyorlardır.”
Zakia (Birmingham, Alabama): “Birmingham’ın iyi ve kötü yanları var. Kötü yanı ırkçılığın olması. Protestolar ve isyanlar başladığından beri, biz siyahlar yeter dedik ve (kölelik yanlısı) Konfedere Devletler heykelinin kaldırılmasını istedik. Belediye Başkanı buna taviz vermek zorunda kaldı ve göstericiler heykeli yıkmak için Linn Park’ında toplandı.
Gösteriler herkesi bir araya getirdi, yalnızca siyahlar değil, bütün uluslardan ve dini görüşlerden insanlar katıldı.”
Kiyai Dorsey (Minneapolis): “Her gün elimden geldiğince aktiftim. Bazen protestoya katılma, bazen su dağıttım. Lake Street’e sokakları temizlemek için gittim. Arkadaşlarım bağış kampanyalarını örgütlüyor. İnsanların bilmesini istiyorum ki bu sadece bir olayla ilgili değil, ülke çapında bir şey. Philando Castile kendisine yapılanlar için hâlâ adalete kavuşamadı.
Bu bizim her günkü gerçekliğimiz, insanlar bununla yüzleşse de yüzleşmese de. Ve bu kez dünya çapında bir durum olduğunu hissediyoruz. Her yerde dayanışma olduğunu görmek çok güzel. Gerçekten, bu çok şey ifade ediyor. Hayatlarımızın önemli olmasını istiyoruz. Diğer herkes gibi davranılmak istiyoruz.”
Marcus Vanick (Minneapolis): “(Siyasetçilere ve devlet görevlilerine seslenerek) Siz neden burada değilsiniz, şehrinizle birlikte diz çökmüyorsunuz? Neden bizi öldürüyorsunuz? Size ödeme yapıyoruz. Evleriniz bizim sayemizde var. Vergilerimiz cebinize gidiyor ama bizi koruyamıyor musunuz?
Gücümüz olduğunu unutmak kolay olabiliyor. Bizim bir sesimiz var. Bu ülkeyi biz var ediyoruz. Siyasetçiler masalarında oturup başkalarına ne yapmaları gerektiğini söylemekten başka ne yapıyor? Bütün para onlarda. Her şeye onlar sahip.
Sesimiz duyuluyor. Değişimler gerçekleştiriyoruz. Hepimizin gücü var. İlk polisi hapse attırdık. Diğer üçünü de attıracağız. Hep birlikte bu ülkeyi daha iyi bir yer hâline getireceğiz. Ülkenin her yerinde, dünyanın dört bir yanında insanlar ayağa kalkıyor, çünkü bunun yanlış bir şey olduğunun farkındalar.”
Anthony Mendoza (St Paul): “Siyasi liderlik kırık not aldı. İyileştirici cümleler kurmak yerine yangına benzin döken bir başkanımız var. İnsanların isyan başlatıp burada olanları dünyaya anlatmış olmalarından memnunum. İsyan edenler, ırkçılığın kurumsallaşmış sisteminde değişiklik yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar; yalnızca Minnesota’da değil, dünyanın her yerinde.”