2020 sonuna doğru ABD’de tüm dünyayı yakından ilgilendiren başkanlık seçimleri olacak. Seçim öncesi iki büyük partide de önseçimler gerçekleşiyor.
Cumhuriyetçilerin adayının Başkan Trump olacağı kesin. Birçok eyalet kendisine tam destek verdiği için önseçimleri yapmama kararı aldı. Diğer eyaletlerde ise Trump %80’lerin üzerinde oy alır durumda.
250 milyondan fazla kişinin oy kullanacağı ABD başkanlık seçimleri öncesinde başkan adayı önseçimlerinin yapıldığı Demokrat Parti’nin ülke çapında yaklaşık 45 milyon üyesi bulunuyor. Ancak üyelerin hepsi önseçimlerde sandığa gitmiyor.
Demokrat Parti’de kendi kampanyası için Politik Devrim Hareketi diyen Bernie Sanders hızlı bir başlangıç yapmışken, 3 Mart’ta 14 eyalette birden gerçekleşen önseçimlerde (Süper Salı) Joe Biden’ın gerisinde kaldı.
Demokrat Parti önseçimlerinde başkan adaylarına oy verilse de aslında önseçimlerden sonra toplanacak Demokrat Parti Ulusal Konvansiyonu’na delege seçiliyor. Önseçimlerde toplam 3.979 delege seçilecek. Ulusal Konvansiyon’da ise ilk turda 1.991 delegenin oyunu alan başkan adayı partinin ABD başkanlık seçimlerindeki adayı olacak. Tabii, ülke çapında önseçimlerde toplam %15’in altında oy alan adayların delege gönderme hakları bulunmadığı unutulmamalı. Onların delege hakları da barajı geçen adaylar arasında aldıkları toplam oy oranına göre paylaştırılacak.¹
Bugüne kadar önseçimlerin gerçekleştiği 18 eyalette en yüksek oy alan dört adayın durumu aşağıdaki tabloda görülüyor.²
Süper Salı sonuçları
Süper Salı önseçimlerinde delegelerin %35’i seçilmiş oluyor. Bu 14 eyaletin en önemlileri California ve Texas eyaletleri. Çünkü toplam 56 eyaletin bulunduğu ABD’de California en kalabalık birinci eyalet, Texas da hemen arkasından ikinci sırada. Sanders’ın yıllardır Senatör seçildiği Vermond ve Warren’ın eyaleti Massachusetts de bu 14 eyalet arasındalar.
Süper Salı öncesinde parti sağı hamle yaptı ve yeteri kadar başarı gösteremeyen Buttigieg ile Klobuchar, Sanders’ın yükselişine karşı Joe Biden lehine adaylıktan çekildiler. Fakat erken oy kullanma sistemi sebebiyle bu iki aday Süper Salı’dan çekilmiş olsalar da önceden kullanılan oylar nedeniyle bir miktar oy aldılar. İki adayın çekilmesiyle parti sağını birleştirmek amaçlandı ama Süper Salı’ya milyarder Michael Bloomberg de bir diğer sağcı aday olarak katıldı.
Süper Salı’nın iki kritik eyaletinden biri olan California %39,3’ü Hispanik, %15,3’ü Asyalı, %6,5’i siyah ve %36,8’i beyazlardan oluşan bir eyalet. Texas’ın da %39,6’sı Hispanik. Hispanik yani Latin halkların ve işçi sınıfının yoğun olduğu bu iki eyalet Sanders açısından çok önemli. Henüz bu iki eyalette sonuçlar kesinleşmemiş olsa da California’da Sanders, Texas’ta Biden birinci olmuş görünüyor. Toplamda ise Sanders dört, Biden 10 eyalette birinci sırada yer aldı.
Şimdi ne olacak?
Sanders’ın ilk üç eyalette elde ettiği başarıların ardından Demokrat Parti sağı hemen Joe Biden etrafından birleşmişti. Hem medyada hem parti içinde Sanders’a karşı büyük bir saldırı kampanyası başladı. Ardından da Buttigieg ve Klobuchar adaylıktan Biden lehine çekildiklerini açıklamışlardı Süper Salı öncesi. Böylece sağ oyların bölünmemesi planlanıyordu. Ancak Süper Salı’da yarışa dahil olan Bloomberg ciddi bir başarı gösteremese de Biden’ın oylarını düşürmüş görünüyor. Fakat muhtemelen Bloomberg de parti sağının baskısıyla Biden lehine yarıştan çekilecek.
Kendi eyaleti olan Massachusetts’te üçüncü olan Warren’ın da adaylıktan çekilebileceği düşünülüyor. Warren’ın tabanının Sanders’a daha yakın bir taban olduğu biliniyor ama Warren yine de açıkça Sanders’ın radikal olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla Sanders’a karşı merkezci bir ittifak oluşmuş durumda.
Her şeye rağmen Sanders kampanyası ABD’de büyük bir umut hareketine dönüşmüş durumda. Önümüzdeki dört ay boyunca delegelerin 2/3’ü seçilmeye devam edilecek. Sanders, parti sağının ve muhafazakarların tüm saldırılarına rağmen birinciliği göğüsleyebilir.
Zaten kendisi kampanyasını basitçe bir seçim kampanyası değil bir Politik Devrim Hareketi olarak tanımlıyor Sanders. Toplumun en alt kesimlerinde yükselttiği bu umut sayesinde Sanders kampanyası küçük miktarda bağışlardan oluşsa da (ezici çoğunluğu 20 dolar altı bireysel bağışlar) büyük miktarda destek topluyor. Sadece Ocak ayında 648 bin kişi ortalama 18 dolar destek vererek kampanyaya destek verdi. Şubat ayında ise bağış rekoru kırıldı. 46 milyon dolar toplayan Sanders kampanyası, Amerikan milyarderleri diğer adaylara destek vermesine rağmen diğer tüm adaylardan daha fazla bağış topladı. Bunun sebebi az sayıda zenginin değil 2 milyondan fazla kişinin küçük bağışlar yapması.
Ayrıca kampanya kendisini bir hareket olarak örgütlediği için kitle gösterileri, sokak stantları, mitingler, işyeri çalışmaları vb. çalışmalar yaparak örgütleniyor. Hareket etrafında üye kazanan bir aktivizm yapıyor.
2016’daki ABD başkanlık seçimlerinde seçimlere katılım oranı %55 gibi düşük bir düzeyde kalmıştı. Sanders, kendi partisinin sağını geçebilirse hiçbir değişim umudu görmediği için daha önce sandığa gitmeyen milyonları herkes için sağlık hizmeti, asgari doların saatlik 15 dolara çıkarılması, ücretsiz eğitim sistemi ve sıfır karbon ekonomisi gibi vaatlerden oluşan programıyla heyecanlandırarak sandığa götürebilecek tek kişi. ABD seçimlerinin kaderini sistemden yabancılaşmış durumda olan bu milyonlarca insanın politik tavrı belirleyecek.
Özdeş Özbay
1. Demokrat Parti seçim sisteminde tüm eyaletlerde birinci olup Parti Kongresi’nde en fazla delegeye sahip olmak da yetmiyor. Seçilen delegelerin, eğer oylamalar ikinci tura kalacak olursa kendi adayına oy verme zorunlulukları yok. Üstelik ikinci turda 3.979 seçilmiş delegenin yanına oy verme hakkı olan 771 süper delege daha ekleniyor. Süper delegeler “bağımsız”lardan oluşuyor. Yani seçilmiyorlar. Parti liderleri, senatörler, valiler ve parti içi seçimlerde göreve gelmiş bürokratlardan oluşuyor. New York Times muhabirlerinin bu süper delegelerin 93’ü ile gerçekleştirdiği görüşmelerde sadece 9 tanesinin Sanders’ın başkan olmasına onay verdiği ortaya çıkmıştı.
2. California, Colorado, Utah ve Maine’de oyların sayımı devam ediyor.