ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistin'in işgalini meşrulaştırma ve kalıcılaştırma girişimine tepkiler büyüyor. Adalet Zemini Platformu'ndan Yasin Altıntaş'ın yazısı:
Trump’ın planı bir anlaşma değildir. Ortada bir anlaşma olabilmesi için iki tarafın müzakere ettiği/edeceği bir metin olmalıdır. Trump tarafından duyurulan plan ise açıkça Filistin halkına dayatılan "ya öl ya kabul et" tehdidir. Trump’ın dayatmaları özetle şunlardır:
Filistin, başkenti Doğu Kudüs'ün bir köyü olan bağımsız bir devlet olarak tanınacak ve sınırları bugünkü topraklarının iki katı olacak. Ancak İsrail’den başka hiçbir ülke ile sınırı olmayacak. İsrail’in Filistin’e vermeyi planladığı topraklar, BM’nin tanıdığı Filistin Devletinin yüzde 15’i kadar.
Kudüs İsrail'in başkenti kalacak. Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimleri olduğu haliyle kalacak, İsrail toprağı olarak tanınacak. Önümüzdeki dört yıl boyunca yeni yerleşim yerleri inşa edilmeyecek ancak bu süre dolduğunda yerleşimler yeniden başlayacak.
Filistinlilerin anlaşmayı gözden geçirip, bağımsız devlet olmak için 4 yıllık süresi olacak. Bu süreçte Filistin’e 50 milyar dolar hibe yardım yapılacak. Sayısı 6 milyonu bulan Filistinli mültecinin geri dönüş hakkı olmayacak.
ABD yönetiminin Filistin halkı ve bölge ülkelerine karşı saldırılar, işgal ve katliamlar yapan siyonist rejime yıllardan beri verdiği destek bugün Filistin halkının tarihi ve meşru haklarını elinden alma girişimiyle zirveye ulaşmıştır.
"Topraklarından sürgün edilen Filistinlilerin geri dönüş haklarını ellerinden almayı" öngören madde geçmişte işlenen savaş suçlarının üzerinin örtülmesi, ikinci üçüncü kuşak mültecilerin hafızlarının silinmesi çabasıdır.
Bu haliyle bu anlaşma yeni bir Nakbe'dir ve topyekûn bir halkın tüm haklarının elinden alınması ve haklarını talep edenlerin sindirilmesi/yok edilmesi anlamına gelmektedir. Bu haliyle uygulanmaya çalışılması ise bölgede yeni bir kaosun yayılması anlamına gelecektir.
Bizler her zaman ezilen, hakları elinden alınan Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Yasin Altıntaş