İspanya’da tam bir siyasi kriz haline gelen seçimlerde yeni hükümet kuruldu.
İspanya, 2017’deki Katalonya bağımsızlık referandumundan itibaren bir siyasi krize girmişti. 2019 yılında iki defa genel seçim yapılmış ve yine de yeni bir hükümet kurulamamıştı.
En son Kasım ayında yapılan seçimlerden de tek başına hükümet kurabilecek bir parti olmadı. Ancak bu sefer merkez sol parti PSOE ile Komünist Parti ve radikal sol Podemos’un ittifak oluşturmasıyla ortaya çıkan Unidas Podemos koalisyon kurmakta uzlaştılar.
Nisan ayında yapılan seçimlerden sonra hükümet kurulamaması üzerine Kasım’da tekrar seçimlere gidilmişti. Hemen hemen bütün partiler aynı oranları alırken bir tek aşırı sağcı Vox Kasım seçimlerinde oylarını Nisan’a göre %5 artırdı ve üçüncü sıraya yükseldi.
Podemos, milyonlarca işçi ve gencin kemer sıkma politikalarına karşı meydanları işgal ettikleri Öfkeliler hareketi üzerine kurulan radikal bir sol partiydi. O dönem Syriza’nın iktidar olmasıyla birlikte Podemos’un yükselişi neoliberal saldırıların durdurulabileceği umudu yaratmıştı.
Ancak Syriza iktidar olur olmaz kemer sıkma politikalarını uygulamayı sürdürdü. Podemos ise Syriza’yı destekleyen açıklamalar yaptı. Podemos’un beklendiği kadar “radikal” olamayışı aşırı sağda “İspanya’yı yeniden muhteşem yapalım” sloganıyla örgütlenen Vox’un doğuşuna neden oldu.
2017’de yaşanan Katalan bağımsızlık referandumuna karşı İspanya hükümetinin verdiği sert tepkiye Podemos hiçbir yanıt üretemezken, Vox “İspanya’ya ihanet edenler”e karşı onbinleri sokağa döktü.
Böyle bir siyasi kriz ortamında bir yıldır tekrarlanan seçimlere rağmen yeni bir hükümet kurulamıyordu.
Podemos daha da sağa kayıyor
Podemos radikalliğini ve desteğini kaybettikçe yeni ittifak arayışlarına girdi. Komünist Parti ile birlikte Unidas Podemos ittifakını kurdu.
Bu ittifakın merkez sol PSOE ile kurduğu ittifak daha da sağ politikalara yeşil ışık yakıyor. Bu durum da kenarda oylarını artırarak sert bir sistem eleştirisi yapan aşırı sağcı Vox için fırsatlar sunuyor. Sistem savunması “sol ittifak” tarafından yapılacak olursa sistem karşıtlığı aşırı sağın tekelinde kalacak.
Podemos ülkenin 1936 yılındaki Halk Cephesi’nden bu yana ilk kez radikal bir sol ittifak tarafından yönetileceğini söylüyor. Bakanlar arasında KP üyesi isimlerin olması 1939’dan sonra ilk kez komünistler yeniden bakan oluyor söylemini yaygınlaştırıyor.
Oysa Halk Cephesi de bugünkü ittifak gibi bir işçi cephesi değil içerisinde burjuvazinin bir kesiminin de olduğu antikapitalist olmayan bir ittifaktı ve sonucunda faşistler iktidar olarak ülkeyi 1970’lere kadar yönetmişti.
Koalisyon ortağı PSOE sosyal yardımlardan söz etse de son tahlilde neoliberal bir ekonomi politikasına sahip. Ayrıca Katalan bağımsızlığına destek vermiyor. PSOE lideri Sanchez Katalan referandum krizi sonrası merkez sağ hükümete güvenoyu vermeyerek 2018’de Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Önceki hükümet kadar sert yöntemlere başvurmasa da Katalan bağımsızlığını tanımamıştı.
Podemos lideri Pablo Iglesias da Ekim ayında bağımsızlık için sokağa çıkan yüzbinlerce Katalan’a atfen, hapiste olan Katalan milletvekilleri ile dayanışma içerisinde olduğunu “ancak herkesin hukuka saygı duyması ve verilen cezayı kabul etmesi gerektiğini” söylemişti.
Unidas Podemos’un PSOE’yi kemer sıkma politikaları uygulamaktan vazgeçiremeyeceği ortada. Dolayısıyla bu hükümet İspanya’da radikal solu bitirme riski taşıyor.
Yeni hükümet ilk sınavını kemer sıkma politikalarına, aşırı sağın yükselişine ve Katalonya’ya karşı yapılan baskıcı uygulamalara karşı sokağa çıkan yüzbinlere nasıl davranacağı ile verecek.
(Sosyalist İşçi)