(Röportaj) Volkan Akyıldırım: “Sadece vahşet değil direniş de var”

14.01.2019 - 07:41
Haberi paylaş

Küresel eğilimlere bakıldığında yeni yıl nasıl koşullarda başladı? Sosyalist İşçi yazarı Volkan Akyıldırım’a sorduk.

Akyıldırım, dünyadaki artan otoriterleşmeye ve ağırı sağın güçlenişine işaret ederken, milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı tek panzehirin işçilerin birleşik mücadelesi olduğunu hatırlattı.

2018'de dünya ekonomisine ABD'nin Çin'e açtığı ticaret savaşının yarattığı istikrarsızlık damgasını vurdu. Küresel kapitalizm yeni yıla nasıl girdi?

Endişeyle. 2019'un ilk günlerinde kapitalistlere seslenen IMF başkan yardımcısı, küresel ekonomi üzerinde “kara bulutlar” toplandığını söyleyerek itiraf ediyor: “Ufukta bir durgunluk görünüyor ve bu durgunluk için 2008 krizine göre daha hazırlıksızız."

Çin ekonomisi yavaşlıyor. Onu yavaşlatmak isteyen rakipleri, bu kadarının tehlikeli olduğunu söylüyor. ABD ekonomisinde de durgunluk eğilimleri kendini göstermeye başladı. Dünyanın en büyük iki kapitalist devleti arasındaki ekonomik rekabetin şiddetlenmesinin, küresel bir mali kriz yaratacağından korkuyorlar.

Çin'in dev GSM şirketi Huawei’nin yöneticisi, ABD'nin İran'a yaptırımlarını deldiği gerekçesiyle Kanada'da tutuklandı. ABD savaş gemileri, Güney Çin Denizi'nde devriye geziyor. Emperyalist devletler arasında dünya ticaretinin yeniden paylaşımı ve hegemonya için kıyasıya ekonomik rekabete, askeri rekabet eşlik ediyor. Bu ise bir dizi tehlikeli eğilimi tetikliyor.

Nedir bu eğilimler?

Biri, yeni silahlanma ve militarizm dalgası. 2012-2016 yılları arasında küresel ekonomi güçsüz iken devletlerin savunma harcamaları da aynı kalmıştı. 2017'de ise Asya ve Ortadoğu'ya yapılan satışlarla yeniden tırmanışa geçti. Soğuk Savaş dönemi sonrası askeri harcamalar yeniden zirveye çıktı. Dünyanın en büyük silah satıcısı ve askeri gücünü yöneten Trump'ın NATO üyelerini savunma harcamalarını iki katına çıkarmaya çağırması ile yeni silahlanma dalgası daha da körüklendi.   

Bu dönemde, ABD silah satışında açık ara birinciyken, silah satışını artıran Rusya, İngiltere'yi geride bırakarak ikinciliğe yerleşti. Her biri ulus-devletlere dayanan silah şirketleri büyürken, onların sattığı imha araçları Suriye'de, Yemen'de, Filistin'de, Afganistan'da, Afrika'daki bir dizi ülkede kullanılıyor. Devletlerin silahlanmasının ekonomik faturası, artan vergi yüküyle emekçi sınıflara ödetilliyor.

Diğeri ise karbon salımı çılgınlığı. 2014-2016 yılları arasında endüstri ve enerji üretiminden kaynaklı sera gazı salımı, dünya ekonomisi az büyüdüğü için istikrarlıydı. 2017'de küresel ekonominin büyümesiyle, karbon salımı da yüzde 1,2 arttı. 20 petrol şirketi bu artışın yüzde 21'inden sorumlu. Küresel ısınmaya "yalan" diyen Trump'ın iklim anlaşma ve müzakerelerini dağıtması, bunun diğer devletlerin de işine gelmesi, karbon salımı çılgınlığını durduracak bir çözümün kapitalizm içinden çıkmayacağını gösteriyor.

Otoriterleşme ve milliyetçilik dalgasına tutunarak örgütlenen ırkçı ve faşist hareketlerin küresel çaptaki atağı yine tehlikeli bir eğilim. Göçmen, İslam, Yahudi, sosyalizm karşıtlığıyla örgütlenen ırkçı ve faşist hareketler, Trump gibilerden cesaret alıyor. Bir çok ülkede iktidar blokunu otoriter lider ve ittifak kurduğu ırkçılar kaplıyor. İktidar olamadıkları yerlerde ise muhalefet blokunu işgal ediyorlar. 2019'da Avrupa Parlamentosu seçimleri için kolkola giren otoriter liderler ve ırkçı hareketler, İtalya, Fransa, Avustralya ve Almanya'da kazandıkları güçle AB yönetimini ele geçirme hayalleri kuruyor.

Dünyada işçiler ve yoksullar yeni yıla nasıl girdi?

Öfkeyle. Fransa'da Sarı Yeleklikler, despot Macron'u yendi. Bu hareket Fransa ile sınırlı kalmadı, Avrupa'da enternasyonal mücadeleyi güçlendirdi. Sırbistan'da baskıcı yönetime karşı protestolar büyüyor. Macaristan'da diktatör Orban'a karşı direniş yılı ilan edildi.

Sudan'da kendiliğinden başlayan ekmek ayaklanması diktatör El Beşir'in koltuğunu sarsıyor.  Geçen seneyi kitlesel protestolarla açan baskıcı İran'da şimdi grev dalgası var. Sudan'da kurşunlar, İran'da hapishaneler gibi tehditlere rağmen işçiler ve yoksullar mücadele ediyor. Ekonomik taleplerle başlayan kendiliğinden mücadeleler, siyasi talepleri de savunur hale geliyor. Öfke, korku duvarlarını yıkıp, büyük mücadelelere dönüşebiliyor. Sağ popülizmin dayandığı kitle/seçmen desteği, işçilerin başını çektiği hareketlerin yaygınlaşmasıyla bertaraf edilebiliyor.

Milliyetçiliğin ve ırkçılığın panzehiri de işçilerin ortak talepleri için birleşik mücadelesidir. Sarı Yelekliler sadece Macron'u yenmedi. Polis şiddetinin yanında duran ve asgari ücretin artırılması talebine karşı çıkan Le Pen'in faşist hareketi, mücadele içinde teşhir oldu ve hareketi çalması engellendi.

Küresel kapitalizmin dünyası sadece vahşet değil, büyük bir direniş de var. Umut da çözüm de burada.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol