Zimbabve: Seçimlerin ardından baskı politikaları

09.08.2018 - 14:19
Haberi paylaş

Zimbabve’de Mnangagwa’nın seçimi az farkla kazanmasının ardından muhalefete dönük baskı artarak sürüyor. Son olarak Zambia’ya kaçan muhalefet liderlerinden Tendai Biti, Zambia hükümeti tarafından Zimbabve’ye iade edildi.

Zimbabve’deki hükümet karşıtı güçler, iktidardaki Emmerson Mnangagwa’nın başkanlık seçimlerini az farkla kazanmasının ardından baskılarla karşılaşıyor. Ordu 3 Ağustos’ta başkent Harare’nin ve yakınlardaki kentlerin sokaklarına çıktı. Askerler ve silahlı haydutlar muhalefetteki Demokratik Değişim Hareketi’nin (MDC) önde gelen üyelerini hedef aldı. Pazar günü ise partinin Harere’deki genel merkezi kapatıldı ve polis tarafından kuşatıldı. Bir eylemci baskının “şaşırtıcı bir düzeye” ulaştığını ve “Robert Mugabe döneminden daha kötü olduğunu” ifade etti.

İktidardaki Zanu-PF partisinden Mnangagwa oyların yarısından biraz daha fazlasını aldı, yani ikinci tura gidilmeyecek. Ana rakibi MDC’den Nelson Chamisa ise oyların %44,3’ünü alabildi. Zanu-PF eşzamanlı yapılan meclis ve belediye seçimlerinden de birinci çıktı. Bu seçimler, diktatör Robert Mugabe’nin geçtiğimiz yılın Kasım ayında gerçekleşen askeri darbe sonrasında istifa zorlanmasından sonra gerçekleşen ilk seçimlerdi.

Mnangagwa darbenin ardından hem Zanu-PF’nin liderliğini hem de ülkenin başkanlığı rolünü üstlendi. Zimbabve’deki pek çok işçi yaşananların geçmişten bir kopuş olacağını umdu. Ancak seçimlerden sonra gelen baskı dalgası Mnangagwa’nın işçiler ve yoksullar için gerçek bir alternatif olamayacağını gösteriyor. 1980’lerdeki Mugabe rejiminde Mnangagwa işkencelerden sorumluydu. Şimdi ise sert bir serbest piyasa reformları paketi planlıyor ve eski sömürge gücü Britanya ile ilişkileri normalleştirmek istiyor.

Ülkedeki askeri darbe, Zimbabve kapitalizmin içinde olduğu giderek şiddetlenen krizden nasıl çıkılacağı konusunda Zanu-PF içinde patlak veren şiddetli hizip çatışmalarının bir sonucuydu. Mnangagwa etrafındaki bir grup Mugabe’nin serbest piyasa reformlarını yeterince hızlı bir şekilde çıkarmadığını düşünüyordu. Ülkedeki iktidarın çok büyük bir kısmının Robert ve Grace Mugabe’nin ellerinde olması da onları sinirlendiriyordu.

Mnangagwa’nın Zanu-PF içindeki müttefikleri, Mnangagwa’nın Grace Mugabe tarafından İçişleri Bakanlığı görevinden alınmasından hemen sonra harekete geçti. Mugabe’nin devrilmesi Harare sokaklarından gerçek bir coşkuyla karşılandı ve darbe esnasında sıradan insanların yaptığı gösteriler gerçekleşti. Ancak serbest kalan umut kendine bir çıkış bulamadı, bu durumun nedenlerinden biri MDC’nin Mnangagwa’nın politikalarına gerçek bir alternatif önermemesiydi.

MDC 1980’lerde Mugabe serbest piyasa reformlarını kabul etmeye ilk başladığı zaman sendikalar tarafından kurulmuştu. Ancak MDC liderliği yıllarca Mugabe rejimine karşı mücadele ettikten sonra Batı’yı ve serbest piyasayı rejime karşı tek alternatif olarak görmeye başladı. Seçimlerdeki başarısının hemen ardından Mnangagwa saldırılarını arttırmanın ve iktidarını sağlamlaştırmanın yollarını arayacak. Zimbabve’nin işçileri ve yoksullarının gerçek bir değişimi gerçekleştirmesi için hem Zanu-PF’den hem de MDC’den bağımsız eylemliliklere girişmesi gerekiyor.

Tomas Tengely-Evans

(Socialist Worker’daki İngilizce orijinalinden çeviren Onur Devrim Üçbaş)

Bültene kayıt ol