Can Irmak Özinanır

Can Irmak Özinanır son yazıları

Can Irmak Özinanır tüm yazıları

30.06.2015 - 11:20

Ezilenlerin antikapitalist bloku

2015 LGBTİ Onur Yürüyüşü, polisin saldırısına rağmen direnenlerin zaferleriyle gündeme damgasını vurdu. Havuz medyası ve Ak troller hemen LGBTİ hareketine saldırmaya başladılar, kimileri Onur Yürüyüşü’ne katılan başörtülü kadınları dillerine doladı, kimi eylemde taşınan pankartı…

Seçim sürecinde hükümetin ve Tayyip Erdoğan’ın homofobisi açıkça meydana çıkmışken, polisin saldırısını paralele bağlamaya çalışan aklıevveller de ortaya çıktı elbette ancak öne çıkan LGBTİ karşıtı mesajlardı. Bu mesajların öne çıkması tesadüf değildi. AKP, bugünkü krizini hazırlayan süreçte kimliklerinin tanınması için sokağa çıkan, mücadele eden insanların ne kadar önemli bir rol oynadığını çok iyi biliyor. En büyük korkusu ise Gezi sonrasında çok daha yaygın bir biçimde gerçekleşiyor. Ezilen toplumsal gruplar birbirleriyle dayanışıyor. LGBTİ hareketi Soma’nın hesabını soruyor mesela, taşeron işçiliğe karşı direnenler Onur Yürüyüşü’ne de katılıyorlar, Kürt halkının mücadelesi ile LGBTİ hareketinin mücadelesi kâh seçim meydanında, kâh sokakta kesişiyor. Muktedirlerin daha büyük bir korkulu rüyası olamaz sanırım. İşte tam da bu yüzden AKP oyunu en iyi bildiği alana, kültür savaşlarına dökmeye çalışıyor: “Ramazan hassasiyeti”ne karşı “İslamofobik LGBTİ’ler”. Köşeye sıkıştıkça bu tür adımları daha çok atacaklarından emin olmak lazım.

Seçimlerde AKP’nin bu tuzağını boşa çıkaran çok önemli bir kampanya inşa edildi. HDP’nin seçim kampanyası AKP-CHP karşıtlığında cisimleşmiş olan dindar-laik ayrılığını bir kenara iterek ezilenlerin birbirleriyle diyalog kurduğu, mücadelelerinin iç içe geçtiği yeni bir sol hattın kitleselleşebildiğini, burjuva siyasetin ayarlarını bozabildiğini gösterdi. Elbette bu birden bire gerçekleşmedi. Türkiye politikasında son on yılda “kimlik mücadelesi” olarak görülen pek çok direniş önemli mevziler kazandı. Bunların en başında Kürt halkının hak mücadelesi, Ermeni soykırımının tanınma mücadelesi ve LGBTİ’lerin var olma mücadelesi. Her biri daha genel bir hâle geldikçe bir diğerinin sesinin daha yüksek çıkmasını sağlayan mücadeleler oldu. Gezi Parkı’nda, kentsel dönüşüme karşı direnişlerde, HES karşıtı mücadelelerde, Soma için yapılan eylemlerde bu sesler hem hükümetin muhafazakârlığına, hem de vurdumduymaz neoliberalizmine karşı bir tepki hâline dönüştü. En son metal işçilerinin direnişi seçim gündemine aldırış etmeksizin sahneye çıktı, işçilerin önemli bir kısmı Gezi Parkı’ndaki kitleye politik olarak çok uzaktı ancak Gezi’nin sloganlarını kullanıyorlardı.

HDP kampanyasının gösterdiği gibi bugün de bu zemin üzerinde yükselmek lazım. Sokakta ezilenlerin mücadelesini birbirine bağlayan bir hat sadece AKP’yi değil burjuva siyasetinin tüm aktörlerini köşeye sıkıştırma potansiyeline sahip. Bu aynı zamanda bugüne kadar sınıf-kimlik üzerinden kurulan ikiliğin ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. Kimlik mücadelesi ile sınıf mücadelesini karşı karşıya koyan anlayış hem teorik hem pratik bir açmazla malul. Dar anlamda kendini kültürel kimliklere sıkıştıran bir mücadelenin elbette kazanma şansı yok ancak LGBTİ mücadelesinden, Kürt hareketine, Kamp Armen’den, HDP’nin seçim zaferine kadar pek çok gelişme gösteriyor ki ezilenleri birleştiren bir kimlik mücadelesi mümkün. Üstelik bu kimliklerin mensupları sadece kimliklerinden ibaret değiller aynı zamanda bir sınıfın üyeleri olarak mücadeleye katılıyor, kapitalizmin farklı yüzlerine karşı tekil mücadelelerini sokakta, fabrikada birleştiriyorlar veya birleştirme potansiyeline sahipler.

İşçi sınıfı salt ekonomik bir kategori değil ekonomik ve politik bir ilişki biçimi. Başka bir dünya yaratmak isteyenlerin mücadele içinde ortaya çıkan yeni ilişki biçimlerini öne çıkarması gerekiyor. Volkan Akyıldırım geçtiğimiz günlerde buna “faydalı işbirlikleri” adını vermişti. Bu aynı zamanda kapitalizmin her düzeyde örgütlediği hegemonyasına karşı sosyalizmin nüvesini içinde taşıyan yeni hegemonik aygıtlar yaratmak anlamına geliyor. Kolay değil ancak imkânsız da değil.  Metal işçilerinin greviyle LGBTİ Onur Yürüyüşü bir ve aynı mücadelenin parçalarıdır. Bunları antikapitalist bir temelde ilişkilendiren bir hattı, ezilenlerin antikapitalist blokunu hayata geçirmek zorundayız. O zaman her alanda mücadele eden bir sınıf politikasını hayata geçirmiş olacağız.

Can Irmak Özinanır 

[email protected]

 


Bültene kayıt ol