Kamuran Yüksek, mevcut krizden nasıl bir çözümle çıkabileceklerini tartıştıklarını belirterek, “Bölge parlamentoları kurulmalı ve yetkiler onlara devredilmeli. Halk tüm yönetim kararlarına katılabilmeli. Tüm bunlar için tüm kesimlerin katılacağı bir yeni anayasa yazılması süreci başlatılmalıdır” dedi.
Tüm halklara seslenen Yüksek, “Gelin bu işi beraber yapalım. Tarih tarafsızlığın egemenlerin lehine olduğunu kanıtlamıştır” ifadelerini kullandı.
Kendi kaderini tayin için mücadele
Daha sonra kürsüye çıkan Selahattin Demirtaş, özyönetim talebinin HDP’nin programında ve tüm seçim bildirilerinde yer aldığını söyleyerek, “Özyönetim onlarca yıldır bir taleptir. İnsan onuru taşıyan herkes, kendi kaderini tayin etme hakkı için mücadele eder. Tüm Ortadoğu’da konuşulan dördüncü dil olan Kürtçe konuşulamaz kılınmaya, Kürt halkı köleleştirilmeye çalışıyor. Biz köle olarak mı yaşayacağız, bir halk olarak mı? Buna karar vermek gerekiyor” diye konuştu.
Hendek tartışmalarına yanıt
Hendeklerin faşizme karşı mücadele aracı olduğunu dile getiren Demirtaş, “Barikat ve hendek Kürt halkının özyönetim istemesinin, Ankara’da yapılan binlerce Kürdü öldürme planının bir sonucudur” dedi.
Çözüm süreci
Dolmabahçe mutabakatından sonra “işin aslına başlayalım” diyerek uğraştıklarını, Abdullah Öcalan’ın bunun için adım adım çabaladığını ifade eden Demirtaş, “2.5 yıldır siyasi olarak elimizden geleni yaptık ama bize kanal açmadılar. 1 Kasım öncesi ve sonrası bize saldırdılar. Biz siyasi olarak halkımıza karşı mahcubuz. Direnişte başı dik olanlara karşı mahcubuz” dedi.
Rojava’da ve burada eşit bir hayat için mücadele ettiklerini söyleyen HDP Eş Başkanı, “DTK’da tartışarak, içini doldurarak özyönetimin arkasına toplanarak bu krizden çıkabiliriz. Evren’in yazdığı anayasayı tartıştırmıyorlar. Onlar başkanlığı tartışabiliyor, biz özyönetimi tartışamıyoruz. Kürtlerin geleceğini herkes konuşabiliyor, bir tek Kürtler konuşamıyor. Cesur olup konuşanlar cezalandırılıyor. Kürt halkının siyasi statükosunu ve Kürdistan’ın yönetim modelini tartışacağız” dedi.
