Yunanistan: Syriza'nın ihanetine karşı siyasal bir alternatif

08.08.2017 - 07:43
Haberi paylaş

Yunanistan'da mücadele eden Sosyalist İşçi Partisi'nin (SEK) ve antikapitalist sol cephe ANTARSYA'nın aktivistlerinden Dimitra Kyrillou, Marksist.org için yazdı:

Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, 15 Haziran'da Eurogrup (AB finans bakanları) anlaşmasının imzalanmasından ardından, kendi hükümeti tarafından yürütülen müzakerelerin en sonunda Yunan ekonomisi için tatmin edici koşulları olan bir anlaşmayla sonuçlandığını iddia ediyordu. Finansal spekülatörler borsadaki yükselişi kutladı, basın ve Syriza kadroları ise rahatlamıştı; “Sıcak bir yaz olmayacak”. Elbette hava sıcaklığını değil, aşağıdan gelen mücadeleleri kastediyorlardı.

Yunan ekonomisini iflastan kurtaracağı söylenilen kemer sıkma önlemlerinin ve memorandumların uygulandığı yedi yılın ardından, Syriza ve sağcı ANEL’in koalisyon hükümeti, yaşam standartlarına, kamusal sağlık ve eğitime şiddetle saldıran “istikrarlılaştırma” programlarının sürdürülmesiyle meşgul. Aynı zamanda bu koalisyon hükümeti işçi sınıfının, emeklilerin, gençlerin ve işsizlerin eylemleri ile baş etmeye çalışıyor. Bir noktaya kadar, plan işliyormuş gibi gözüküyor. Bazıları canlı ve radikal olan grevler ve eylemler var, ama şu ana kadar dağınık haldeler ve egemen sınıfı ve hükümetin önlemlerini ciddi bir şekilde tehdit edecek kadar koordine değiller.

Kamuda çalışan işçi sınıfının “geleneksel” kesimlerine bakalım: Okullar, hastaneler ve belediye işçileri maaş kesintilerine, yeni çalışanların kadrolu değil geçici işçi olarak istihdam edilmesine karşı grevler ve gösteriler düzenlediler. Kamusal hizmetleri korumak için mücadele ettiler. Toplu taşıma çalışanları metroyu, otobüsleri ve tramvayları saatlerce durduran grevler yaptılar. Göçmen işçiler patronların suiistimallerine karşı örgütleniyorlar ve bazı durumlarda mücadele ve dayanışma ile kazanıyorlar. Bir ay önce Atina’dan 60 kilometre uzakta olan Avlona’da bulunan Georgiou plastik fabrikasında çalışan çoğu Pakistanlı işçiler greve gitti, mücadele etti ve taleplerini kazandı. Bu talepler işyerinde sağlık ve güvenlik koşullarının sağlanması ve sendikaya üye olmaktı. Yunanistan’daki Pakistanlı toplumu, ırkçılık karşıtı örgüt KEERFA ve sol partiler onları destekledi.

Irkçılık ve faşist tehdit konuları siyasal mücadeleler içinde ön plana çıkıyor: Atina’nın batısındaki sanayi şehri Aspropyrgos’ta -Nazi gruplarıyla bağlantılı olan- ırkçı haydutlar, polisin ve valinin koruması altında göçmen işçilere saldırıp onları tehdit ettiler. Yerel sendikalar, ırkçılık karşıtları ve sol harekete geçti ve iki eylem örgütlendi. 17 Haziran'daki ikinci eylem –sağanak yağmura rağmen– büyük ve azimliydi ve ırkçılara doğrudan bir cevap niteliği taşıyordu. Onlar bu dönemde saldırılarını durdurmak zorunda kaldılar.

Nazi suç örgütü Altın Şafak’ın davası iki yıldır sürüyor. Bu davada saldırının asıl konusunu oluşturan 2013’te rap şarkıcısı Pavlos Fyssas’ın öldürülmesi, Mısırlı balıkçılara ve Komünist Parti üyelerine yapılan saldırılar dışında da bu parti ve onun paramiliter güçleri tarafından gerçekleştirilmiş yüzlerce suç gün ışığına serildi. İki yıl boyunca Altın Şafak kendisini yasal ve saygıdeğer olarak sunmaya çalıştı, ancak dava onun bu imajının altını oydu ve seçim potansiyeline zarar verdi.

Umut veren başka bir olay da 10 Haziran’da yapılan Atina’daki LGBTQI+ Onur yürüyüşüne olan muazzam katılımdı. Yürüyüşe 50 bin kişi katılırken bu rakam bu tür aktivizmler konusunda bir rekordu. Selanik ve Patra’daki yerel Onur yürüyüşleri de başarılıydı.

Saldırılar ve direnişlerin birbirini izlediği bu zengin ve çeşitli bağlamda, halkın ruh hali öfke ve militanlıktan Syriza’ya ve onun yerine getirmediği vaatlerine yönelik bir hayal kırıklığına doğru evriliyor. Ancak hükümetin AB ve IMF ile yaptığı yeni sözleşmeyle ilgili yaptığı açıklamaya inanmıyor ve yeni mücadeleler başlatıyorlar.

Bu makalenin yazıldığı sırada belediye işçileri 11 gündür grevdeydi. İşçilerin talebi, sözleşmesi biten binlerce kısa dönemli çalışma arkadaşlarının işten çıkarılmasının iptal edilmesi. Bu işten çıkarmalar belediye hizmetlerinde büyük zorluklara neden oluyor. Hükümetin taviz vererek sözleşmelerin uzatılmasını ve 2500 işçinin işe alınmasını kabul etmesine rağmen grevler en az 1000 yeni iş talebiyle devam ediyor. Bu rakam, memorandumlar tarafından çalışanları azaltılan yerel belediyelerin ihtiyacını karşılayabilecek gerçek işçi sayısını ifade ediyor. 11 gün boyunca militanlar belediye binalarını işgal etti ve sokaklardan çöp toplamayı reddetti. Sağcıların “kamu sağlığının sokaklardaki tonlarca çöp yüzünden tehlikede olduğu” şeklindeki spekülasyonlarına rağmen, Yunan toplumunun büyük çoğunluğu işçilere anlayış ve dayanışmayla yaklaştı ve “sağlık tehdidini” ciddiye almadı.

Grev 29 Haziran’da Atina sokaklarında yapılan büyük ve etkili bir gösterinin ardından sona erdi. Gösteriye konfederasyonları ADEDY belediye işçileri için yarım gün grev çağrısı yapan kamu çalışanları da katıldı. Bu çağrının yapılması kaçınılmaz ve kesin değildi. Sendika liderliği bölünmüştü ve sol kanat (Yunanistan Komünist Partisi ve Halkın Birliği) grevin sürmesi için oy kullandılar. Ancak birleşik bir teklif sunmadılar. Grev, sağcıların ve eski PASOK’luların oylarıyla bitirildi. Bu, Syriza’nın yeni dostlarının kim olduğunu gösteriyor!

Sonuç olarak, son mücadeleler Yunan işçi sınıfının kızgın ve ihanete uğramış hissettiğini ama hâlâ mücadele edecek güce sahip olduğunu ve Syriza’nın teslimiyetine karşı siyasal bir alternatif arayışında olduğunu gösteriyor. Solun grevlere dâhil olmak ve bu alternatifi inşa etmek konusunda çok büyük bir şansı var.

(Türkçe'ye Onur Devrim çevirdi)

Bültene kayıt ol