Murat Belge ve HDP

27.02.2015 - 12:34
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

Murat Belge, oyunu HDP’ye vereceğini açıkladı. Taraf’ta yayınlanan röportajında yer alan ve benim de eleştirdiğim bazı görüşlerinin yanlış anlaşıldığını söyledi.

Yanlış anlaşıldığını söylediği görüşleri şöyle Belge’nin: “...aslında AKP de demeyelim, Erdoğan ve çevresinin bu toplumun başına neler getireceği ortada. (...) birleşme gibi bir şey değil ama en azından yan yana durma gibi bir şeyin gerekliliği ortaya çıkıyor. Zaten sayımız az, bir sürü dezavantajımız var. Öyle görünüyor ki, CHP ile yan yana duracağız. Buna CHP’lilerin açık olması lazım, bizim gibi adamların da...”

HDP’ye oy vereceğini söylediği yazısında bu cümleyi şöyle yorumluyor Belge: “Mülâkattan CHP’yi desteklediğim sonucunun çıkması sanırım yalnız şu söze bağlanıyor: ‘Öyle görünüyor ki CHP ile yan yana duracağız.’ ‘Yan yana durmak’, arada bir ‘kimyasal’ alışverişin olmadığı bir durumdur. ‘Yan yana’ getiren de, tarihî-siyasî konjonktür, bu konjonktürde AKP’nin, daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın üstlendiği roldür. Sosyalistler, sanırım her türlüsü, Erdoğan’ın ve AKP’nin karşısında yer alıyor. Gerekçeler, felsefeler değişebilir, ama ‘yan yana’ duruyoruz. Hem bu, CHP’den ibaret değil: MHP de orada duruyor; Cemaat da orada duruyor. Başkaları da var.”

Bu, Murat Belge’ye bir özür borcumuz olduğunu gösterir. Her ne kadar Belge “yan yana durmak” yerine, “aynı tarafa düşmek” vurgusunu kullansaydı daha iyi olacağını düşünsem de, AKP’nin dışında kalanlar olarak aynı tarafı vurguladığını söylemesi yeterli Murat Belge’nin.

Taraf’taki röportajından dolayı Belge’ye garip terimler kullanarak, Belge’ye karşı kullanıldığında tümüyle garip kaçması anlamında garip bir şekilde saldıranlar, örneğin kemalist, darbeci ya da benzer sıfatlarla linç etmeye çalışanlar, başka dertlere sahipler. Bunlara karşı, şunu yazmıştım Belge’nin tutumunu eleştirirken: “Murat Belge bir ulusalcı değil. Tersine, ulusalcıların sağdan sola tüm biçimlenmelerini eleştiren, teşhir eden ve başka bir alternatifin kurulması gerektiğini anlatan özgürlükçü bir sol anlayışa emek verenler arasında yer aldı yıllardır. Darbelere karşı çıktığı için ne AKP’ciliği kaldı Doğan Tarkan ve Ufuk Uras gibi ne de liberalliği. Tek kelimeyle militarizmin eleştirel tarihini yazdı, Almanya, Japonya ve Türkiye örneklerini inceleyerek.” (http://marksist.org/icerik/Yazar/898/Erdogan%E2%80%99a-karsi-CHP-ile-yan-yana-mi?)

Buna rağmen Belge’nin CHP’yle “en azından yan yana durma gibi bir şeyin gerekliliği ortaya çıkıyor” demesinin altında, AKP’yi yenmenin neredeyse imkansız olduğu yönündeki fikrin yattığını ve bu fikrin eleştirilmesi gerektiğini vurgulamıştım.

Bunun iki nedeni var: Birisi, AKP blok bir parti değil. İçinde sayısız çelişkinin biriktiği bir parti ve çok açık ki bu birikim hızlanarak devam ediyor. Sinan Özbek’in tabiriyle, Erdoğan, iktidarını sağlamlaştırmak için toplumu nar gibi ikiye bölme stratejisini kullanıyor. Özellikle Gezi direnişinden beri, iktidarını sağlama almak için, seçmenin yüzde 50’sini kendi etrafından birleştirmek için sürekli düşmanlar yaratan bir dili kullanıyor. Ama yavaş yavaş kendi etrafında birleştiğini düşündüğü kitlenin içinden çatlak sesler çıkmaya başladı.

İkincisi, Türk-İş’in son eylemlerinde “Hükümet İstifa!” sloganının atılmasında açığa çıkan olgu. Hem metal grevleri sırasında hem de Türk-İş’in kıdem tazminatı hakkının korunması için başlattığı eylemlerde görülen açık gerçek şu: İşçi sınıfının ezici çoğunluğu AKP’ye oy veriyor ama aynı işçiler her geçen gün AKP’den uzaklaşıyor. Bu uzaklaşma, sandıkta AKP’ye oy vermeme durumuna gelmiş değil henüz. Bu uzaklaşma, sadece başka bir alternatifin ne kadar hızla inşa edilmesi gerektiğini gösterir. Bunun için de ne CHP’yle yan yana olmak gerekli ne de aynı tarafta olmak. Çünkü ne yan yanayız ne de aynı taraftayız! Gezi direnişi sırasında da alanda Öcalan’ın idamını isteyenlerle aynı tarafta, yan yana değildik. İlk fırsatını bulduğumuzda ırkçı ve ulusalcıları alandan atmayı düşünenlerimiz vardı.

AKP’nin çatlaklarından faydalanmak için, çatlağın derinleşmesini hızlandırmak için, CHP’yle yan yana da aynı tarafta da olmadığımızı da güçlü bir şekilde anlatmalıyız. Biz başka bir şey, başka bir taraf olmak zorundayız ve başka güçlerle yan yana gelmeye çalışmalıyız. Süleyman Şah operasyonundan sonra CHP’nin içine girdiği milli hezeyan, bu partiden ne kadar uzak durursak o kadar doğru bir hamle şansı elde edeceğimizi gösteriyor. Kısacası, AKP’yi yenmenin yolu, CHP’yle yan yana olmadığımızı dosta düşmana göstermektir.

Şenol Karakaş

[email protected]

Bültene kayıt ol