Faşist partiler, tam da istedikleri gibi yöneten Ak Parti ile ittifaklarını açıkladığı gün, bir Kürt siyasetçi, sosyal medyada linç edilerek “ırkçı” ilan edildi.
HDP eski milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şubat ayındaki kongreye hazırlanan partisinin iç tartışmalarına Twitter'dan verdiği yanıt, geniş kesimlerin katıldığı büyük bir tartışmaya dönüştü.
Kaplan'ın HDP iç tartışmalarını, yanlış yerde ve yanlış sözlerle ifade ettiğini söyleyebilirsiniz. Bir kişiyi hedef aldığı için eleştirebilirsiniz. Bu tartışmaları bilmeyen kitleler nezdinde yarattığı kafa karışıklığına da kızabilirsiniz. Ama HDP genel merkezinin (yine Twitter'da) yaptığı gibi Hasip Kaplan'a "ırkçı" demek, haksızlık olduğu kadar, büyük bir yanlıştır.
Uzun yıllardır parlamenter alanda mücadele eden ve Türkiyeli muhaliflerle birlikte davranan bir Kürt siyasetçinin geçmişi, attığı bir kaç tweetle bazıları tarafından kolayca silindi. Bir insanın, hatalı görülen birkaç görüşü ifade ettiği için böyle kolayca harcanması zalimlik.
Yanlıştır, çünkü Kaplan ezilen halkın siyasi hareketinin bir üyesidir, Kürt siyasi kimliğiyle siyaset yapan bir siyasetçidir. Demirtaş liderliğindeki HDP, 7 Haziran 2015'te yaptığı sıçramayla tüm halklar ve inançlardan umut olarak görülüp destek bulsa da, kendisine oy verenlerin çok iyi bildiği ve kabul ettiği gibi, asıl olarak Kürt siyasi hareketinin partisidir. Seçim sonuçlarına bakıldığında, Doğu'da ve Batı'da sermaye partileri tarafından kimlikleri ve talepleri tanınmayan Kürt seçmenlerin bu partiye blok olarak oy verdiği görülür. Çünkü BDP-HDP geleneği, ezen ulusun siyasetçileri tarafından sadece bir oy deposu olarak görülen Kürt halkının, Demirtaş gibi kendi siyasetçilerine kavuşmasını sağlamıştır.
İki dönem mecliste yer alarak mücadele eden Kaplan da Kürt halkının seçtiği temsilcilerden biriydi. Kaplan'ın fikirlerini beğenmeyebilirsiniz. Benim gibi meclisteki muhalefet tarzının, CHP ve HDP söylemlerinin karışmasına sebep olduğu ve laik-dindar suni saflaşmasını beslediği için eleştirebilirsiniz. Ancak Kürt siyasi hakları için mücadele eden bir Kürt siyasetçiye, ezilen halkın oy verdiği partide bir Kürt eş başkan görmek istediği için ırkçı diyemezsiniz.
Devletin kuşatması altında ve lideri, milletvekilleri, yöneticileri, binlerce üyesiyle birlikte hapiste tutulan HDP'de kongre vaktidir. Kürt siyasi hareketi ve Türkiye solunun çeşitli kesimlerinin birleşik partisinde, eş başkanlıklar bileşenler arasında bir tartışma ve müzakere sonucu belirlenir. Görülüyor ki, Demirtaş'ın gidişi ve izolasyonla birlikte bu tartışmalar hayli kişiselleşmiş, bir halkın mücadelesini yıpratacak kadar yanlış noktalara gelmiş. Kaplan'ın kast ettiği Türk, etnik olarak tüm Türkler değil, aslında HDP içindeki güçler dengesizliğinin üzerinde yükselen pazarlıklarda yer alanlardır. Bu yeni bir tartışma da değil, HDP tabanında bu tartışmalar her zaman vardı.
"HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek!" sözlerine ırkçı damgası, günün 24 saati sosyal medyadan nefret ve kin yayan, "Türk ırkının üstünlüğünden" bahsedip, Kürtleri, Suriyelileri, Yahudileri, Ermenileri hedef alan has ırkçılar tarafından da vuruldu. Laik ya da dindar, şoven Türk milliyetçileri hemen üzerine atladı ve sadece Kaplan'ın değil Kürtlerin de damgalanmasını sağladı. Sosyal-şoven yayınlar da Kaplan'ın sözlerini bağlamından koparıp adeta teşhir ederek bu koroya hemen katıldı. Bunların üstüne HDP genel merkezinin yine Twitter'dan Kaplan'a "ırkçı" demesi bir hatadır.
Bu tartışma bağlamında ırkçılığın hedefindeki bir Kürt siyasetçi ırkçı olabilir mi? Buna yanıtımız evetse, gerçek ırkçılarla, onların ırkçı ilan ettikleri arasındaki fark kolayca silinir. Herkesin beğenmediğine "faşist" dediği, bunun bir küfür olarak kullanıldığı, gerçek faşistlerin kolayca iş gördüğü buralarda; geleceğimiz için büyük bir tehdit olan örgütlü ırkçılığın söylemleriyle uzlaşmak, onların hegemonya kurmasını kolaylaştırmaya, kitleler gözünde ırkçılığı bulanıklaştırmaya hizmet eder.
Kürt kimliğini ve siyasi taleplerini savunan birinin, bırakın bir siyasi partinin genel başkanlığını, devlet memuru bile olamadığı bir ülkede, biz ezen halkın sosyalistleri ve demokratları olarak Kürt halkının siyasi temsil isteğini, Kaplan'da olduğu, kaba, sekter, yanlış sözlerle ifade bulsa da anlamak zorundayız. 7 Haziran'da HDP'ye oy veren sosyalist ve özgürlükçü Türkler, bunu anladığımız ve kabul ettiğimiz için, Kürtlerin haklarının garantisinin Türkiye'nin topyekûn demokratikleşmesi olduğu bilen ve bu yoldan yürüyen Demirtaş'ı destekledik.
HDP genel merkezi, Twitter'da Kaplan'ı susturmak için aceleci davrandı, getirdiği siyasi tanımın karşılığını düşünmeden, kendini ondan farklılaştırmak için o damgayı kolayca vurdu. Bugün Türkiye medyasının bütününde çıkan haberlere göre Hasip Kaplan bir ırkçı. Bu bir utanç kaynağı olduğu kadar endişe konusu da olmalı: Ak Parti'nin iki ırkçı partiyle ittifak kurarak, Türkiye'nin geleceğini belirlemeye hazırlandığı bugün, ırkçılığı bulanıklaştırmak, gerçek kaynaklarını belirsizleştirmek, kolayca sarf edilen bir siyasi hakarete dönüştürmek, sağ-ırkçı hegemonyaya taviz vermek, mücadelemizin kazanmasını engeller.
Volkan Akyıldırım