Her geçen gün yerli-milli istikrarsızlık derinleşiyor. Aynı anda bir dizi gelişme bu istikrarsızlığın örnekleri olarak görülmeli: ABD ile vize krizi, AB ülkeleriyle giderek derinleşen kriz, Erdoğan’ın belediye başkanlarını görevden almasının yarattığı gerilim, hayat pahalılığı ve zamlar, hükümetin Kürdistan referandum politikasının AKP seçmeni Kürtlerde yarattığı hoşnutsuzluk, tüm gelişmelerin 2019 seçimlerine endekslenmesi, darbe davalarının sulandırılması, lütuf olarak görülmesi, hiçbir inandırıcılığı olmayan, özelikle gazetecileri ve hak savunucularını hedef alan davalar ve oluşan mağduriyetler...
Hemen her bir siyasi gelişme, motorlu araçlara zam yapma meselesi bile krize, çatlaklara neden oluyor. Öğrencilerin sınav sisteminin Erdoğan’ın bir lafı ile değiştirilmesi ama yeni sınav sisteminin tespit edilememesi bu çatlağın ve istikrarsızlığın örneklerinden. Bütün bir kamuoyu bir haftadır Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın istifa edip etmeyeceğine bekliyor. ‘Seçimle gelen seçimle giderden, önseçimle gelen parti başkanı isterse gider’ çizgisine gelindi.
Beka kaygısı ne kadar sürecek?
Hükümet beka sorunu olarak kodladığı Kürt koridoru sorununa kendini öylesine kaptırmış bir vaziyetteki bu durumun kendisinin istikrarsızlığını derinleştiren bir etken olduğunu fark edemiyor. Bir yandan Suriye’den sonra Irak’ta da Türk askeri varlığı yer alıyor, gelişmeler sürekli bir savaş-beka kaygısı atmosferiyle gölgeleniyor, öte yandan müftü nikahı gibi kutuplaşmayı artıran yasalar gündeme getirilerek artık klasikleşen bir yöntemle yerli-milli bir taban oluşturulup bu tabanın konsolidasyonu sağlanmak isteniyor.
İstikrarsızlık bir dizi mücadele fırsatını da gündeme getiriyor, getirecek. Bitmek bilmez OHAL koşulları mücadele etmeyi zorlaştırsa da hem 16 Nisan referandumu hem de Adalet Yürüyüşü demokratik ve meşru mücadele zeminlerinin varolduğunu gösteriyor.
Beka kaygısının, devletleri birleştirici bir rol oynadığı tek yer Türkiye değil. Avrupa Birliği Brexit’ten beri ciddi bir beka kaygısına sahip. İspanya, Katalonya’nın bağımsızlık ilanıyla beka kaygısına kapıldı ve sertleşti. Başka bir açıdan Trump bile seçim kampanyasında ABD’nin varoluş sorunlarıyla yüz yüze olduğunu dile getirdi.
Beka kaygısıyla otoriter bir yönelime girmenin moda olduğu ve bu modaya ırkçılığın, tırmandırılan milliyetçiliğin eşlik ettiği siyasi koşullarda, işçi sınıfının, ırkçılık karşıtlarının, kadınların ve savaş karşıtlarının küresel mücadelesinin örgütlenmesine yardımcı olmak her zamankinden çok daha önemli. Bugün sorunları dünya çapında düşünüp yerel örgütlenme zamanı.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)