BM Genel Kurulu’nda konuşan Trump Kuzey Kore’nin yaptırdığı balistik füzelere ve nükleer denemelere ilişkin Kuzey Kore Başkanı Kim Jong-un’u kastederek “roket adam intihar görevinde. Hem kendisi hem de rejimi için” dedi.
Nükleer girişimlerini sonlandırmaması halinde Kuzey Kore’yi ortadan kaldırmakla tehdit etti. Nükleer silahlanmaya ilişkin başka bir gerilim de Rusya ile yaşandı. NATO, üye ülkelere, Rusya’nın 1987’de Rusya ile ABD tarafından imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nı ihlal ettiğini ve buna karşı önlemlerin alınmasını isteyen bir yazı gönderdi.
Emperyalist devletler arasındaki rekabet arttıkça devletler savunma sanayisinin bütçe paylarının arttırılmasını istemekte. Silahlanma yarışı emekçilerin daha fazla fakirleşmesine yol açarken, başta nükleer silahlar olmak üzere, daha yıkıcı etkiye sahip silahlar insanlık için büyük risk. Nükleer silahları caydırıcılık gerekçesiyle ürettiklerini öne süren devletler son yıllarda “terörizme” karşı mücadele için de nükleer silahlanmanın gerekli olduğunu söylemekteler. Trump seçim kampanyası sırasında terörle mücadelede nükleer silahları desteklediğini açıkladı. Putin ise Rusya’nın stratejik nükleer kabiliyetinin artırılması gerektiğini belirtti. Ardından Trump, sosyal medyada “dünya, nükleer silahlar konusunda kendine gelene kadar ABD, nükleer kapasitesini genişletmeli ve güçlendirmeli” dedi.
Emperyalistler sorunu çözemez
Bugüne kadar nükleer silahlara sahip devletler arasında nükleer silahların azaltılması için pek çok anlaşma yapıldı. Ancak bu anlaşmalar, nükleer silahlanmanın ortadan kaldırılmasından çok, yaygınlaşmasına yol açmakta. Anlaşmalar asıl olarak BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı bulunan ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa gibi devletlerin nükleer çalışmalarını yasal bir statüde yürütmelerini sağlamakta. Bu ülkeler son 25 yılda nükleer silah sayılarını artırdılar. Ayrıca, istenmeyen ülkelerin, anlaşmalar aracılığıyla bu silahlara ulaşmasını engellemeye çalışıyorlar.
Dünyanın ikinci nükleer gücü olan Çin, Ortadoğu’da nükleer silahların kullanılmaması gerektiğini söylüyor. ABD ise ikiyüzlü bir şekilde, İran’a yıllarca ambargo uygularken, Ortadoğu’nun en büyük nükleer gücü İsrail’e göz yummakta. Pakistan’ı nükleer tehdit olarak ilan ederken, Hindistan’ı “kriterlerine” uymamasına rağmen nükleer bir güç olarak tanıdığını beyan ediyor. Dünyanın en büyük nükleer başlık stoğuna sahip olan Rusya da, riskli ülkeler arasında.
Milyonların mücadelesinin gücü
Nükleer silahlanma emekçi sınıflar için daha tehlikeli bir hâl alırken, Birleşmiş Milletler tarafından yapılan yaptırımlar, emperyalist devletler arasında yapılan anlaşmalar sorunun sadece derinleşmesine yol açıyor. Kar ve güç hırsıyla hareket eden devletleri ancak milyonların birleşik mücadelesi durdurabilir. Ekim 1917’de işçiler ayaklanarak, Birinci Dünya Savaşı’na son verdiler. 1965 yılında Vietnam’ı işgal eden ABD, dünya çapında savaş karşıtı hareket tarafından yenildi. Bugün hiçbir etkisi olmayan Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT), soğuk savaş döneminde barış ve nükleer silahlanmaya karşı Avrupa çapında yapılan kitlesel gösteriler sonucunda 1968’de imzalandı.
***
En büyük nükleer güç: ABD
Halen dünya üzerinde patlamaya hazır 40 bine yakın nükleer silah bulunmakta. Bunların birkaç yüzü dünyayı ortadan kaldırabilecek güçte. Rusya ve Kuzey Kore’nin nükleer tehdit olduğunu iddia eden ABD, İkinci Dünya Savaşı’nda, Hiroşima ve Nagazaki kentlerini atom bombasıyla yerle bir etti. Yaklaşık 200 bin insanın ölümüne yol açtı. ABD bugün nükleer silah bulunduran ülkeler arasında birinci sırada.
Dünyada silahlanmaya ayrılan bütçe 1,77 trilyon doları bulmuş durumda. Bu bütçenin üçte birini silahlanmaya ayıran ABD birinci sırada yer almakta.
ABD’yi yeniden büyük yapma iddiasındaki Trump iktidara gelir gelmez savunma bütçesinde 54 milyar dolarlık gibi devasa bir artış önerdi. Amerikan ordusu yaklaşık bir milyon kişilik aktif, 865 bin kişilik yedek birlikle dünyanın en büyük savaş güçlerinden biri. Trump, hava kuvvetlerinin hâlihazırda elinde bulunan 2200 savaş uçağına en az 100 tane daha eklemek istiyor. Ayrıca, deniz kuvvetlerinin 275 adet olan savaş gemisi ve denizaltılarının sayısını da iki yeni uçak gemisi de dâhil olmak üzere 350’ye çıkarmak istiyor.
F-35 savaş uçakları için 400 milyar dolar harcama planları yapıyor.
***
Halka karşı onlar ısrar ediyor
Türkiye’de İncirlik Üssü’nde ABD’ye ait en az 60 adet nükleer bomba bulunuyor.
2010 yılında Rusya ile Akkuyu’da nükler santral kurulmasına ilişkin anlaşması yapan AKP hükümeti, İğneada ve Sinop’ta da nükleer santral kurma çalışmaları yapmakta. Nükleer santralların radyasyon sızıntısı, kaza ve atık sorunları açısından telafi edilemeyecek ölçüde zarar ve riskleri var.
Türkiye sermayesinin nükleer kulüpte yer alma hevesi, bölgesel güç olmak isteyen yerli ve milli ittifak tarafından da desteklenmekte. Hükümet, her ne kadar “barışçıl” amaçlarla santral inşa ettireceğini iddia etse de, nükleer enerji santralların aynı zamanda nükleer silah teknolojisinde de kullanıldığı bilinmekte.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)