İsrail devleti, tüm namaz kılanları terörist gören küresel eğilimden güç alarak Mescid-i Aksa’da namaz kılmaya gelen Filistinlileri detektörden geçmeye zorlamasıyla başlayan kitlesel mücadele Filistin sorununu bir kez daha gündeme getirdi.
Namaz kılan halkın üzerine ateş açan İsrail askerleri 3 Filistinliyi öldürdü. Çatışmalarda 2 İsrail polisi de kaldırıldıkları hastanede öldü. Oluşan tepkiler, Filistin halkının geri adım atmaması Birleşmiş Milletler’in devreye girmesine neden oldu.
Sonuçta İsrail dedektörleri kaldırmaya karar verdi fakat daha sıkı önlemler almaktan vaz geçmeyeceğini de ilan etti. İsrail’in baskısı altında yarı asırdır direnen Filistin halkıyla dayanışmak çok önemli. Fakat Türkiye’de bu dayanışma üç başlık altında sürdürülmeli.
Birincisi, Türkiye’de hükümetlerin İsrail devletinin şiddeti karşısında Filistin’in yanında görünmesine rağmen, İsrail’le ikili anlaşmalardan, ticaretten ve askeri işbirliğinden vaz geçmemeleri. Bu, Filistin halkıyla dayanışmayı, ‘sözde’ bir dayanışma haline getiriyor. Bu son saldırıda da böyle oldu. Erdoğan, Katar krizi için başladığı gezide Filistin sorununu da dillendirdi, hatta İsrail devlet başkanıyla sert tartışmalara girdiler fakat İsrail’i gerçekten geriletecek olanın ekonomik ve askeri ilişkilerin tümüyle askıya alınması olduğu çok açıkken bu tartışmaların kıymeti harbiyesi yok.
İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırganlığına karşı Türkiye’de tepki gösterirken unutulmaması gereken ikinci temel husus ise Türkiyeli Musevilere yönelik bitmez bilmez ırkçılığın patlama yapması. İHD ve Avlaremoz grubunun 26 Temmuz’da hemen refleks göstererek suç duyurusunda bulunması boşuna değil. Türkiye’de ırkçı bir zeminde faaliyet sürdüren gruplar, Filistin halkıyla dayanışma maskesiyle Yahudi düşmanlığını tetiklemeye çalışıyorlar. Sinagogların önünde eylem yapıyorlar. BU nedenle siyonizme karşı mücadele, Türkiye’de antisemitizme karşı bir mücadeleyi içermezse, sadece ve sadece ırkçıların işine yarar.
Son olarak, Türkiye’de hakim olan siyasi iklim, ilk bakışta zor olduğunu gösterse de Filistin halkıyla dayanışma, genel bir savaş karşıtı küresel hareketin örgütlenmesiyle ve militarizme karşı çok yönlü bir mücadelenin kitleselleştirilmesiyle el ele gitmelidir.
Şenol Karakaş