Herkesi bir 2019 telaşı sarmış vaziyette. Daha 16 Nisan referandumunun üzerinden YSK gölgesi kalkmamışken, 2019'da kimin aday olacağı en sıkı tartışma konusu hâline geldi bile.
CHP sadece ulusalcı değil, bir de üstüne oldukça matrak bir parti. 16 Nisan referandumundan bir hafta sonra, yani 2017 yılında, 2019 yılında kimin başkan adayı olacağı tartışması etrafından bölünme sinyalleri veriyor. Baykal "Kılıçdaroğlu aday olmayacaksa istifa etmelidir" derken, Fikri Sağlar CHP’de tek adam iktidarı olduğunu iddia ediyor, Kılıçdaroğlu ise parti içinde kavga çıkartanları kapının önüne koyacağını söyleyerek son dönemlerin en sosyal demokrat demokrasi dersini vermekle meşgul.
AKP liderliğinin 15 Temmuz’da darbeye karşı direnenlerin mücadelesine el koyup, buradan bir başkanlık rejimi çıkartmak istemesi ve başkanlığa karşı çıkanları 15 Temmuz darbecileriyle aynı cephede olmakla itham etmesi gibi, CHP de 16 Nisan referandumunda “Hayır” diyenleri kendi doğal tabanı ilan ederek, hayır kampanyasına el koymaya çalışıyor. Oysa denklem çok basit: Yerli-milli koalisyon sadece hükümet ve MHP ortaklığından ibaret değil. 16 Nisan’da “Hayır” diyen bir dizi liderlik de yerli ve milli bir çizgiye sahip. 16 Nisan’da “Hayır” diyenler arasında milletvekilleri dokunulmazlığını anayasaya aykırı bulsa da evet diyerek onaylayan, sınırötesi harekat tezkeresine “Evet” diyen, Kürt sorununda çözüm politikalarının devre dışı bırakılmasını canı gönülden alkışlayan siyasi liderlikler de var. Onların “hayır”ıyla bizim “hayır”ımız arasındaki fark o kadar derin ki, bırakalım bir ortak aday çıkartmayı, 2019 seçimlerine kadar bir dizi politik başlıkta, savaş, Kürt sorunu, işçi hakları, Suriyeli göçmenlerle dayanışma ve ırkçılığa karşı mücadele gibi temel meselelerde aynı safta durmadığımız çok net görülecek.
Üstelik 1 Mayıs mitinglerinin gösterdiği gibi, işçi sınıfının yarına ertelenemeyecek çok önemli sorunları var.
Kürt sorununda derinleşen çözümsüzlük politikaları var.
OHAL koşulları devam ediyor.
2019’da kimin “Hayır” cephesinin adayı olacağını tartışmak yerine, bu temel sınıfsal sorunlar etrafında “Hayırcı” işçilerle “Evetçi” işçilerin birleşik mücadele dinamiklerini oluşturmak zorundayız. 2019’da sağcı bir ortak aday çabası değil, bugün birleşik bir işçi mücadelesi çabasıdır gerekli olan.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)