Büyükelçinin öldürülmesi

25.12.2016 - 18:16
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

Rusya büyükelçisi Karlov'un bir sergide yaptığı konuşma sırasında bir polis tarafından öldürülmesi, eşine az rastlanır bir cinayettir. Cinayet gerçekleştiği andan itibaren FETÖ adı verilen örgütlenmeden El Nusra'ya kadar çok sayıda odak şüpheli ilan edildi.

Olabilir. Bu  cinayeti derin örgütlenmeler, darbeciler ya da Suriye kökenli örgütler planlamış ya da işlemiş olabilir. Bu ilerleyen günlerde açığa çıkar. Ama bizim açımızdan önemli olan bu derin yapılanmaların ya da Suriye kökenli yapıların polis teşkilatının arasına nasıl sızmış olduğunun açığa çıkartılmasıdır.

Önemli olan ikinci nokta bu cinayet aynı zamanda değişik türden bir canlı bomba eylemidir. Polis teşkilatı içinde bu türden kaç kişinin olduğunun açığa çıkartılması tüm kamuoyu açısından yaşamsal önemdedir.

Önemli olan bir diğer nokta ise devlet ve hükümet yöneticilerinin hamaset yüklü konuşmalara derhal son vermeleridir. Dış politikada barışıl siyaset iç politikada hamaset yüklü milliyetçi politikalara ve konuşmalara son verilmesi büyükelçi cinayetinin de gösterdiği gibi atılması gereken en acil adımdır.

Son nokta ise tüm dünyanın gözü önünde Suriye'de bir halk katledildi ve bu kitlesel katliamın etkilerini tüm dünya yaşamaya devam edecek.

***

El Bab: Kayıplar artıyor

El Bab'da operasyon yapan silahlı kuvvetler mensubu 14 asker IŞİD saldırısında yaşamını yitirdi. Kasım ayından beri süren El Bab operasyonunda çatışmalar arttıkça ölen asker ve ÖSO üyesi sayısı da artıyor. Sınır ötesi operasyonların gerekçesi, IŞİD ve TAK gibi örgütlerin Türkiye'ye tehdit olmasını engellemek.

Fakat sınır ötesinde geçen her gün Türkiye'yi daha fazla hedef haline getiriyor.

Hem sınır ötesinde, El Bab'da olduğu gibi yoksul askerler ölüyor hem de içerde bombalı saldırılar onlarca insanın ölmesine, yüzlerce insanın yaralanmasına neden oluyor.

Ölümlere son verecek olan barışçıl dış politikayı devletin temel ekseni haline getirmek için mücadeledir.

***

Suriye halklarının kendi kaderini tayini

Rusya, İran ve Türkiye Suriye'nin geleceği hakkında uzlaşmış görünüyor. Türkiye Suriye'de Esad rejiminin değişmesi gerektiği yönündeki fikrinden vaz geçmiş görünüyor. Üçlü zirve, Suriye'de rejim değişikliğini öngörmüyor. Zirve rejimin seküler ve üniter yanına vurgu yaptı.

Esad rejimi, Suriye iç savaşının sonunda Rusya ve İran'ın desteğiyle bütün katliamlarına rağmen ayakta kaldı. İç savaşın Suriye halkına bedeli çok pahalı oldu. Türkiye ise dün de bugün de Suriye'ye sadece insani yardım çerçevesinde müdahale etmeliydi. Göçmenlere kapının açılması, haklarının tanınması, Suriye'de tüm halkların kedi kaderini tayin etme hakkına saygı duyulması hakim yaklaşım olmalıdır.

Şenol Karakaş

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol