Toplumsal ayaklanma ve devrimler, kitlelerinin kendiliğinden hareketi ile gelir. Fakat ayaklanmanın zaferi ve işçi sınıfının kendisini egemen sınıf olarak örgütleyip devletle tüm sınıfları ortadan kaldıracak süreci başlatması için devrimci partiler gerekir.
2010 sonunda Tunus’ta patlak veren devrim, 2011 başında Mısır’da kendini gösterdi. Kuzey Afrika’dan başlayan isyan dalgası Ortadoğu’ya ulaştı.
Ayaklanmalar tüm Arap Coğrafyasına yayılırken, diktatörler birer devrilirken, bölgedeki statüko ve insanlık suçlarının sorumlusu olan emperyalist devletler ve egemen sınıflar hızla toparlandı.
Evet, devrimler her zaman olduğu gibi, beklenmedik bir anda, hiç hesaba katılmayan emekçi insanlar tarafından kendiliğinden yapıldı. Fakat ne sendikaları vardı, ne de devrimci partileri. Örgütsüzdüler.
Mısır’ın zengin ailelerinin devrime yanıtı darbe oldu. Suriye’deki despot rejim ise ordusuyla, polisiyle, faşist milisleriyle, kanlı bir savaşla devrime saldırdı. Türkiye başta olmak üzere bölgedeki tüm haydut devletler bu savaşa daldı, büyüttü.
Arap Baharı’ndan beş yıl sonra şimdi ABD/Rusya emperyalist kapışmasını, katil IŞİD’in mezhepçilik ve katliamlarla devletleşmesini, Mısır’da darbeye karşı çıkanların idam edilmesini konuşuyoruz.
2011 Arap devrimleri kendiliğinden patlak verdiğinde ayaklanmanın zaferini garanti altına alacak, diktatörleri devirmekle yetinmeyip, ayaklanmış kitlelerinin ortak talepleri olan “ekmek-sosyal adalet-özgürlük”ü hayata geçirerek bir sürekli devrime yol açacak devrimci partiler yoktu.
Boşluğu ya AKP gibi neoliberalizm ve global kapitalizmi kabul etmiş Müslüman Kardeşler gibi hareketler ya da IŞİD gibi silahlı cihatçı gruplar doldurdu. Politik İslam’ın “düzeniçi” kanadı, rejimler ve Batı emperyalizmi ile baştan işbirliğine girerek kolayca ezildi. El Kaide’den türeyen ikinci kanat ise tepeden tırnağa silahlı, örgütlü ve müdahaleye hazırdı. İki pratik sonuç:
- Ortadoğu’da tek bir parçada kurtuluş yok. Ya hep beraber emperyalist kampları, rejimleri, IŞİD gibi mezhepçileri püskürtüp yeni bir düzen kuracağız ya da hepimiz savaşın içinde boğulacağız. Türkiyeli sosyalistler, özellikle Arap devrimcileriyle birlikte davranmalı. Bölgede, emperyalizme, IŞİD’e ve devletlere karşı olan tüm sol güçler ile birlikte davranmalıyız.
- Türkiye’nin batısında parlamenter hayaller çöpe giderken, bugün Erdoğan’ın arkasında gibi duran ama vakti geldiğinde onun işini de bitirecek olan emekçi sınıflar içinde devrimci partiyi örgütlemeliyiz.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)