7 Haziran’da elde ettiğimiz muazzam seçim zaferinin ardından, daha zaferin tadını çıkartmadan, emanet oy tartışması kapladı ortalığı. Öyle bir hava oluştu ki, emanet oy tantanasına kulak kabartan, HDP’nin barajı bu oylar sayesinde aştığını düşünebilir.
Emanet oy verenler, madem oy verdiler, HDP’den bazı taleplere sahipler! Anlatılan bu. Emanete hıyanet kitabımızda yok nasılsa, e durum böyleyse, emanete sahip çıkmak, bu oy sahiplerinin bir dediğini iki etmemek gerekiyor.
Bu kurgu baştan sona yanlış. Kuşkusuz HDP gibi yüzlerce saldırıya göğüs gere gere bir seçim kampanyasından çıkan ve her geçen gün daha da olgunlaşarak siyasi açıdan arka arkaya doğru hamleler yapan bir parinin liderliği, verilen her oyun değerini bilecek ve her oy sahibini kapsamaya çalışacaktır. Ama doğrusu ben daha “HDP’ye emaneten oy verdim ve HDP şunu yapmalıdır” diyenine rastlamadım. Daha çok, emanet oy veren belirsiz bir kitle adına konuşan avukatlar var. Emanet oy verenlerden seçim sandıklarının başında vekalet almış gibi davranıyorlar. HDP’ye akıl üstüne akıl veriyorlar.
Peki nedir işin aslı? Emanet oy ne demektir? Emanet oy, HDP’yle hiçbir bağa sahip olmamasına rağmen, sadece ve sadece Erdoğan’ın başkanlığını engellemek için HDP’ye verilen oylar olarak tarif edilebilir. Bir araştırma şirketi, HDP’nin aldığı oyları şöyle tasnif ediyor:
HDP’ye neden oy verdiği sorulan insanların yüzde 55’i, "HDP’ye ideolojime uygun olduğu için oy verdim" yanıtını vermiş. Yaklaşık yüzde 50’si "haklarımızı savunduğu için" yanıtını verirken, yanıt verenlerin yaklaşık yüzde 40’ı HDP’ye Kürt sorununa yaklaşımı nedeniyle oy verdiğini söylemiş. Yüzde 22’si Demirtaş nedeniyle oy verdiğini söylerken, sadece %14’lük bir kesim, Erdoğan başkan olmasın diye oy verdiğini söylemiş.
HDP, 7 Haziran seçimlerinde 6.056.811 oy aldı. Erdoğan başkan olmasın diye oy verenlerin tümünün HDP’yle kurduğu tek siyasi ilişkinin bu anti-Erdoğan siyasal tepki olduğunu düşünsek bile, bu araştırma şirketinin anketine göre, bu kitle 840 bin kişi ediyor. Kısacası, bu insanlar oy vermese bile, HDP hâlâ yüzde 12’yle seçim barajını darmadağın edebiliyor.
Bu oranlar ve sayılar çok önemli değil. Önemli olan emanet oy tartışmasının arka planı. Bu, CHP’lilerin ve HDP’yi günahı kadar sevmeyen ulusalcıların yeni moda siyasi stratejisi. Bir CHP milletvekilinin HDP’yle beraber AKP’yi nasıl salladığını söylerken alttan alta yaygınlaştırdığı bir fikir bu. Bu, HDP’nin maruz kaldığı yüzlerce saldırıdan çok daha tehlikeli olan ideolojik bir saldırı ve bu saldırıyı görmezden gelemeyiz. Geçiştiremeyiz. Gülümsemeyle karşılayamayız. Zira bu emanet oy tartışması, başta CHP olmak üzere bu seçimlerde “yüce gönüllü” bir tutum alan ulusalcıların HDP’ye verdikleri destek nedeniyle, omurgasını Kürt Özgürlük Hareketi’nin oluşturduğu HDP’nin barajı aştığını ima ediyor.
Yok öyle yağma!
Bu, gerçek değil! Bu seçimlerden sonra üretilen tüm yalanlar içinde en kuyruklu olan yalan.
HDP, tüm Türkiye’de yaklaşık %4’lük bir oyu AKP’den aldı. Yaklaşık %1’lik bir oyu, yeni, ilk kez oy kullanan seçmenlerden aldı. CHP’de yaklaşık 300 bin oyluk bir artış var, geçen seçimlerde adığı oy sayısına göre. Oyunu koruyan veya küçük bir miktar artıran parti CHP’yken, HDP’nin CHP ve diğer ulusalcıların siyasi tercihi nedeniyle barajı aştığını ima edebilmek ve bir emanet oy safsatası etrafında geleceğe dair tutumlar önerebilmek, en kibar şekliyle şımarıklık ve kibirle açıklanabilir. En siyasi şekliyle ise HDP’ye hedef şaşırtmayı öneren bir yaklaşımın ürünü. HDP’nin siyasi yönelimlerine ipotek koymak için güçlü bir temel sunuyor "emanet oy" iddiası.
HDP, Kürdistan’da, emanet oy teorisyenlerinin sandığının tersine, AKP’de duran emanet oylarını geri aldı ve AKP’yi CHP’den hallice bir tabela partisi durumuna geriletti. AKP’nin Kürdistan’daki oyları tuzla buz oldu. HDP’ye "Kürtleri temsil etmiyor" diyen AKP’liler zaten boş konuşuyorlardı ama artık boş bir kutudan çıkan ses gibi sesleri. AKP, Kürdistan’da bir tabela partisidir artık. AKP'nin 2011'de yüzde 53 olan toplam “geniş Kürdistan” oyu, 2015'te yüzde 35'e düştü. 18 puanlık bir kayıp sözkonusu. Örneğin Mardin’de 2011 seçimlerinde milletvekillikleri 3 HDP 3 AKP şeklinde dağılmıştı. Bu seçimlerde HDP 5, AKP 1 vekil aldı. Derin Kürdistan’da ise %45’ten %33’e düştü AKP’nin oy oranları. Kürdistan’daki üç büyükşehir, durumu çok iyi açıklıyor: Diyarbakır’da 2011 genel seçiminde bağımsız adaylarıyla yüzde 58,5 oranında oy alan HDP, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 78,8 aldı. Van’dayüzde 48’den yüzde 73.5’e, Mardin’de ise yüzde 72’ye fırladı. AKP, Diyarbakır’da yüzde 14.1’in altında oy aldı. Özetle, HDP, Kürdistan’da yaklaşık 4 milyon kişiden oy aldı ve bu muazzam başarı, HDP’nin genel oy oranına yüzde 1.4’lük bir katkı yaptı. Bu oran, zaten barajı zorlamaya başlayan orandır.
Kürdistan’ın yanı sıra, İstanbul’daki oy patlaması, HDP’nin bir çırpıda barajı geçmesine yetti de arttı. Öyle ki, oy sayımları sabaha kadar sürseydi, o hızla HDP birinci parti olacak diye şakalaşmaya başlamıştık kendi aramızda. İstanbul’da bazı CHP kalelerinde, HDP’nin bir önceki seçimlere göre azımsanmayacak oranlarda oyunu artırdığı doğrudur. Ama HDP, İstanbul’da da CHP’den aldığı oylar nedeniyle değil, AKP’den aldığı oylar nedeniyle bu büyük patlamayı gerçekleştirdi. İstanbul’da 2011 seçimerine göre HDP’nin aldığı 720 bin yeni oyun yaklaşık 90 bini, Beşiktaş, Kadıköy, Beyoğlu ve Şişli gibi ilçelerden geldi. Fakat HDP’nin sadece Küçükçekmece ve Esenyurt’ta AKP’den koparttığı oyların toplamı, CHP’den tüm İstanbul’da aldığını tahmin ettiğimiz oylardan fazla.
AKP, 11 ilde %5’ten az oy kaybetti. 41 ilde %5’ten fazla oy kaybetti. 17 ilde %10’dan fazla oy kaybetti. 12 ilde %15’ten fazla oy kaybetti. HDP’nin, AKP’nin bu düşüşünün temel nedeni olduğunu görmek için sayılarla aramızın mükemmel olmasına gerek yok.
Bütün bu şehirlerde ve bir işçi kenti olan İstanbul ve onun ilçelerinde, AKP işçi sınıfından oy kaybetti.
Bir süredir metal işçilerinin tarihi grevinin yaşandığı Bursa’da, AKP yaklaşık yüzde 10 düştü. 2011 seçimlerinde bağımsız aday 25 bin kişiden oy almıştı. Şimdi HDP, 104 binden fazla oy alarak yüzde 1.51’den yüzde 5.85’e yükseldi.
Kocaeli’de AKP yüzde 52.7’den yüzde 46’ya düştü. HDP ise 2011 sonuçlarına 62 binden fazla yeni oy ekleyerek yüzde 2’den yüzde 7,66’ya yükseldi. Milletvekili çıkarttı. Kocaeli’yi yasaklanan metal grevleriyle hatırlıyoruz.
Tekirdağ, Adana ve Mersin gibi şehirlerde, benzer şekilde, HDP’nin oyları ikiye katlandı. Antep’te AKP’nin oyu yüzde 61’den 47’ye düştü. HDP’nin oylarıysa yüzde 10 arttı. 2011’de Antep’te 42 bin küsur oy alınmışken, bu seçimde yaklaşık 143 bin oy kazanıldı.
Bu oranlar, HDP’nin seçim zaferinin, HDP’nin seçim zaferi olduğunu gösterir. AKP’nin ve Erdoğan’ın çizdiği profil buna neden oldu. “Kobanê düşecek” demenin cezasını öncelikle Kürt halkı ödetti AKP’ye. AKP nobranlığının, kibrinin, sağcılaşmasının, yasakçılığının, rantçılığının, polise emir vererek işlettiği cinayetlerin, Soma’da 301 madencinin ölmesine neden olan neoliberal sermaye yanlılığının, Roboski’nin, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatmanın, çözüm sürecini sonlandırmanın, "Kürt sorunu yoktur" açıklamalarının, Gezi direnişine hunharca saldırmasının, Erdoğan’ın bulaştığı yolsuzlukların, İç Güvenlik Paketi gibi yasakçı uygulamaların, Ergenekoncuları serbest bıraktırmanın, yargıyı kendine bağlı hizmetkârlara dönüştürme çabasının, nefret söylemini yaygın bir şekilde kullanmanın sonucunda benzersiz, çok ağır bir mağlubiyet aldı.
Seçimler, AKP tabanının şımarık, sağcı ve kibirli AKP liderliğinden koptuğunu gösteriyor. Bu kopuş şüphesiz daha da hızlanacak. Bu kopuşu hızlandırmak için, 2014 yerel seçimlerinde “bas geç” diyerek siyasi mafya Sarıgül’ü HDP’ye karşı destekleyenlerin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu (ki kendisi 7 Haziran’da faşist partinin adayıydı) Demirtaş’a karşı destekleyenlerin, 7 Haziran’da da CHP’yi HDP’ye karşı destekleyenlerin bir kesimi, yani İslamofobileri Kürtfobilerine ağır basanlar, ortamlarda HDP’ye emanet oy verdiklerini söyleyerek, emanet oyların doğal avukatlığını üstlenip, HDP’yi ırkçı MHP ve çözüm süreci konusunda olumsuz görüşlerini bildiğimiz CHP’yle ittifaka zorlamaya çalışıyorlar.
Görevimiz basit. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve 7 Haziran seçimlerindeki politikayı izmeye devam etmek. AKP’nin tabanından kopan kitleleri sağlamlaştırmak, emanet oy veren varsa, kalıcı seçmen hâline getirmek, AKP’nin neoliberal nobranlığına karşı direnmeye devam ederken kibirli ulusalcılarla da araya mesafe koymak. Seçim başarısının kökeninde, o "bidon kafalı" diye aşağılanan Kürt ve Türk yoksul ve emekçilerin HDP saflarında birleşme yeteneği yatıyor, oylarına sahip çıkma yeteneğini gösteremeyen ulusalcıların kaybeden, şımarık çocuk ağlaşmaları değil.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)