Değişim işçi sınıfının eyleminde

17.01.2025 - 11:51
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

ŞENOL KARAKAŞ

Çok uzun bir süredir umut-umutsuzluk sol ve muhalif saflarda bir tartışma konusu. Bir aktivistin umutsuz olmak gibi lüksü olamaz oysa. 2021 yılında bir röportajında aktivist Greta Thunberg, “Geleceğin nasıl sonuçlanacağı konusunda oturup spekülasyon yapmıyorum, bunu yapmanın bir faydasını göremiyorum. Şimdi yapabileceğiniz her şeyi yaptığınız sürece, kendinizi depresif veya endişeli hale getiremezsiniz” demişti.

Umutsuz olmaya hakkımız yok. Mücadele umut etmeden, kazanma umudu olmadan, değiştirme umudu olmadan, yenme umudu olmadan sürdürülemez.

Umut, gökten zembille de inmez.

Mücadelelerin kritik önemi

Yakından bakılınca umutsuz görünen her durumun içinde hangi politik halkayı tutarsak ezilenler lehine bir gelişme olabileceğini gösteren umut kümesini görebiliriz. Bu açıdan umut bizzat mücadelenin kendisinden çıkar ve görülmesinin önünde sınıf mücadelesinin seyri başta gelmek üzere bir dizi etken vardır. Hareket içinde karamsarlığın asli tehlikesi, kazanmak için savunulması gereken politikaları ve örgütsel hamleleri görünmez kılması, anlamsızlaştırmasıdır. Karamsarlık, en küçük hareketin bile daha genel bir mücadelenin yaygınlaşması için sahip olduğu potansiyeli görünmez kılar.

Tüm mücadeleler içinde işçi sınıfının en küçük kıpırtısı ezilenlerin büyük çoğunluğunu etkileme şansına sahiptir. Bunun nedeni tek tek bireyler olarak iyi ya da kötü, daha gelişkin bakış açısına sahip ya da değil, cesur ya da ürkek, bencil ya da paylaşımcı olabilse de diğer tüm toplumsal gruplardan farklı bir özelliğe sahiptir: işçi sınıfı örgütsüz olduğunda atomize olur ama bir kere sınıf örgütlenmesi içine girdiğinde “sınıf özelliklerini ön plana çıkarır ve örgütlenmenin bir fonksiyonu olarak sınıf özellikleri, sınıf katılımı ölçeği büyüdükçe, salt bireysel tepkilerden giderek daha fazla öncelik kazanır. Daha sonra, bir geri besleme etkisiyle, sınıf tepkileri de bireysel tepkileri şekillendirip yeniden eğitebilir ve böylece sınıf bilinci gelişir.”

Tek devrimci sınıf

Hal Drapper’in özetlediği gibi, işçi sınıfının yaşam koşulları onu örgütlenmeye, gittikçe daha homojen bir hareket üretmeye yöneltmektedir. Sermaye tarafından örgütlenmiş bir grup olarak işçilerin çıkarları onları mücadeleye yönlendirir. İçinde yaşadığımız toplumda sadece işçi sınıfının örgütlü mücadelesi ısrarla burjuva kurumlarının ve fikirlerinin çerçevesinin dışına çıkma eğilimindedir. İşçi sınıfının varoluş koşulları onu sadece burjuva karşıtı mücadeleyi örgütlemeye yöneltmiş, ancak mücadelenin kritik aşamalarında ona özgü bir cesaret ve militanlığa itmiştir. İşçi sınıfı, toplumsal ağırlığı olan ve eski düzenin ortadan kaldırılmasını gerçekleştirme ve yeni bir düzen inşa etme, yeni bir toplumsal örgütlenme inşa etme gücüne sahip olan tek toplumsal güçtür.

Bu potansiyel güçle, gündelik yaşamdaki ve tek tek mücadelelerdeki pratik durum arasındaki büyük mesafe, karamsarlığı yaratan bir diğer etken.

Bir yandan işçi sınıfının mücadele, örgütlenme ve eyleminin yayılma potansiyellerini görmeyen, tekil alanlarda eylemler ve hareketlerin içine sıkışıp kalanlar bir moral bozukluğuna sahip. Öte yandan da işçi sınıfının her an devrimci patlamalar içinde olmamasına bakıp, sınıf hareketinin sonsuza kadar böyle süreceğini düşünenler başka bir açıdan moral bozukluğuna sahip. Bu durum, hem tek tek direnişlerin, grevlerin, basın açıklamalarının önemini görmezden gelmeye neden oluyor hem de bu tek tek eylemlerin içinde kazanan mücadelelerin tüm sınıf hareketine, sendikalara, işçi örgütlerine ilham vermesi için örgütlenmenin önüne engeller dikiyor. Polonez işçileri, metal işçileri, iki ay önce 100 bin kişiyle Ankara meydanlarını dolduran Türk-iş işçileri, KESK ve diğer memur sendikalarının kitleselleşmeye başlayan eylemleri, aile hekimlerinin inanması güç bir şekilde önce iki gün, ardından beş günlük grevleri…

İşçiden işçiden esmeye başladı yel. Acımasız bir ekonomik saldırı tüm ezilenleri öfkelendiriyor. Yoksullar mır mır mır konuşuyor. Şimdi her işçi eylemi her zamankinden çok daha önemli. Sosyalistler için ise daima tek bir görev var: sosyalizm fikrinin öncü işçilerin arasında kök salması için mücadele etmek. Bu mır mır konuşanların daha yüksek sesle konuşmasına yardımcı olacak. Bu bir süreç ve bunun kestirme bir yolu yok. Umutsuz olan arkadaşlarımızı da silkeleyecek olan daha büyük işçi mücadelelerine hazır olmalıyız.  

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol