Belçika'da sendikalardan örnek tutum, Türkiye'de kabul edilemez sessizlik

02.11.2023 - 15:03
Volkan Akyıldırım
Haberi paylaş

Sendikalar, işçilerin ücretlerini artırma, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme amacıyla ortaya çıkan en geniş örgütlenmelerdir.

Kapitalistler, karlarını artırmak için her seferinde işçi haklarına saldırır. Ücret artışlarını sınırlamak ya da geri çekmek ister. Bu yüzden sendikalar işçilerin savunma örgütleridir.

Bu gerçeklik sendikal örgütlenmelerin genel siyaset ve sosyal sorunlar karşısında tavırsız  kalmalarını gerektirmez. Çünkü ekonomi, siyasetin yoğunlaşmış biçimidir. Ekonomi ve siyaset bu sistemde ayrı şeylermiş gibi gözükse de içten içe bağlıdır. 

İşçiler bu toplumun bir parçasıdır, genel adaletsizliklere ve eşitsizliklere, ezilenlerin sorunlarına ilgisiz kalamazlar. Örgütlü ve bilinçli işçiler sayesinde sendikalar bazen kritik siyasi kararlar alabilir. 

Belçika'da bunun parlak bir örneği yaşanıyor. Taşımacılık ve yer hizmetlerinde örgütlü üç sendika, Filistin'de yaşanan soykırım girişimine karşı harekete geçti. ABVV-BTB, ACV/CSC ve BBTK - Setca isimli üç sendika, Gazze'de ateşkes talep ederek, üyelerini İsrail'e giden silahların yükleme ve boşaltma işlemlerini yapmamaya çağırdı. 

Sendikaların yaptığı ortak açıklama şöyle:

"Filistin'de soykırım yapılırken, Belçika'nın çeşitli havalimanlarındaki işçiler silahların savaş bölgelerine gönderildiğini görüyor. Bu silahların yükleme ve boşaltımını yapmak kurumların masum insanları öldürmesine yardım ediyor. Biz yer hizmetleri sektöründe etkin sendikalar olarak üyelerimizi, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmanın başında olduğu gibi net anlaşma ve kurallarla Filistin/İsrail'e askeri ekipman gönderen uçuşlarla ilgilenmemeye çağırıyoruz."

Acil ateşkes çağrısı yapan sendikalar Belçika hükümetini de sevkiyatlarına hoşgörü göstermemeye davet etti.

Havalanı ve liman işçilerinin örgütlerinin kararı kritik. Batılı emperyalist devletler, Gazze'de ateşkes çağrılarına karşı çıkıyor. Açık açık İsrail ordusunun katliama devam etmesini destekliyor.

Filistinliler için ise ateşkes hayati bir meseleye dönüştü. Böylece enkaz altındakiler çıkartılabilecek. İnsani yardım, gıda ve su başta olmak üzere 2 milyon 300 bin insana ulaştırabilir hale gelecek. Vurulan hastaneleri ve altyapı tesislerini onarmak için fırsat bulunacak. Korku ve dehşet içindeki halk bir nefes alma fırsatı bulacak.

İsrail devleti ateşkes çağrılarını reddediyor. Çünkü daha fazla insan öldürerek, Flistinlileri ellerinde kalan son küçük toprak parçalarından kovmak istiyor. Bunu Batı emperyalizminin desteği sayesinde uyguluyor. Bu destek olmazsa siyonist rejim ayakta kalamaz.

Belçika'daki üç sendikanın kararı, tüm dünya işçileri için bir örnektir. Ve bu örnekler çoğalmalıdır. İsrail'e dur diyen sendikalar, kendi egemen sınıflarına karşı da güçlü mücadeleler örgütleyebilir. 

Peki Türkiye'de sendikalar Filistin halkıyla dayanışma için ne yapıyor? Hemen hemen hiçbir şey. Geçenlerde DİSK  İstanbul'da Vergide Adalet Mitingi yaptı ve sahnede Filistin halkıyla dayanışma pankartı açılıp bu yönde sloganlar atıldı. Bunun dışında herhangi bir eylem olmadı.

Buradaki sendikaların siyasete karşı ilgisiz olduğu söylenemez. Kimi sendika yöneticileri AKP ile içiçe geçerken, kimi sendika yöneticileri de çeşitli muhalefet partilerinin kongrelerinde ve yürüyüşlerinde boy göstermeyi biliyor. Fakat iş, savaş ve işgal gibi akut sorunlara geldiğinde sesleri çıkmıyor.

Oysa Belçika'daki hükümet gibi Türkiye'deki iktidarda İsrail-Filistin savaşı konusunda tutarlı değil. Bir yandan aşırı sağcı Netanyahu kınanıyor, diğer yandan İsrail ile askeri-ekonomik-siyasi ilişkiler sürdürülüyor. Soykırım tehdidine karşı yapılması gereken ırkçı rejimle tüm ilişkilerin kesilmesidir ki sendikalı-sendikasız çoğu işçinin talebi de bu. 

Kendi üyelerinin çıkarlarını savunmaktan aciz sendikalar, bunu neden ve nasıl yapsın ki dememeliyiz. Maaşlarımızdan aidatları kesmeyi bilen sendikacıları, harekete geçmeye zorlamalıyız.

Örneğin işyerlerimizde, tüm çalışanların katılımıyla destek açıklamaları yapabiliriz. Sendikaları Filistin'le dayanışma mitingleri örgütlemeye çağırabiliriz.

Bunu yapabilen örgütlü işçi sınıfı, kendi haklarını da güçlü bir şekilde savunacaktır. 

Volkan Akyıldırım

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol