Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi, eline kan bulaşmış veliaht Prens Muhammed Bin Salman (MBS) önümüzdeki hafta Londra’yı ziyaret edecek. Britanya müesses nizamının, güçsüz İşçi Partisi kanadı dahil olmak üzere her zamanki dalkavukluklarını yapacağını bekleyebiliriz. Tony Blair Enstitüsü, ABD’nin Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaçırılması ve öldürülmesinden MBS’yi sorumlu tutan suçlamalarına rağmen MBS’den para almaya devam ettiklerini geçtiğimiz ay doğruladı.
Ancak Suudi mutlak monarşisi ile ABD arasındaki ilişki eskisi gibi değil. Bunun nedeni, Joe Biden’ın başkanlık seçimi kampanyasında Suudi Arabistan’ı “parya” statüsüne indirmekle tehdit etmesinden kaynaklanmıyor, konu daha çok iktisat ve jeopolitikle ilgili. Hem Suudi Arabistan’ın hem de Birleşik Arap Emirlikleri’nin despot yöneticileri, ABD’nin kendilerini 2011’deki Arap Devrimleri veya asıl bölgesel rakipleri olan İran’daki İslam Cumhuriyeti rejimi karşısında yeterince savunmamasına gücenmiş durumdalar.
Suudi Arabistan aynı zamanda Vladimir Putin yönetimindeki Rusya ile yakınlaşmaya başladı. Rusya, Suriye iç savaşına müdahil olarak, Soğuk Savaş’ta olduğu gibi, kendisini yeniden Ortadoğu’daki bir güç simsarı konumuna yerleştirmek istiyor.
Daha temeldeki bağlantı ise enerji konusu. Suudi Arabistan ve Rusya, en büyük üç petrol ve gaz üreticisinden ikisi. Onların asıl rakibi ise, kaya petrolü çıkaran şirketlerin hızla büyümesinden faydalanan ABD.
Suudi Arabistan ve Rusya OPEC+ kartelinde ortaklar ve Suudilerin ürettiği enerjinin en büyük ithalatçısı artık Çin. Bu yüzden, Putin geçen yılın şubat ayında Ukrayna’yı işgal ettiğinde, Suudiler, ABD’nin Rusya’ya karşı müttefiklerini bir araya getirme çabasına katılmak için çok da acele etmediler. Bunun yerine, temelde diplomatik bir devrim olarak nitelendirilebilecek bir sürece şahit olduk.
Önce Çin, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesine aracılık etti. Geçtiğimiz ay ise her iki devlet, bir dizi önemli Güneyli güçle birlikte – Arjantin, Mısır, Etiyopya ve BAE– BRICS’e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) katıldı. Bu durum Suudilerin ABD’den koptukları anlamına gelmiyor. Suudi Arabistan kendi güvenliği için Pentagon’un askeri gücüne ve ABD tarafından sağlanan silah sistemlerine dayanmaya devam ediyor. BRICS ülkelerinin uyumlu bir ittifak halini almaları ise çok düşük bir ihtimal.
Yine de MBS’nin, ABD, Çin ve Rusya arasında manevra yapmakta kararlı olduğu açık. Suudi bir yorumcunun Financial Times gazetesine söylediği gibi: “Geriye dönüş yok. Suudi Arabistan Küresel Güney ile, Rusya veya Çin ile arasında inşa ettiği köprülerden vazgeçmeyecek. Çünkü bu köprüler, Suudi Arabistan ekonomisinin işleyişinin ve krallığın uzun vadeli piyasa ihtiyaçlarının ayrılmaz bir parçası.”
Suudi Arabistan ve ABD arasındaki en yakın çatışma büyük ihtimalle petrol fiyatları üzerinden ortaya çıkacak.
Suudi Arabistan ve Rusya, petrol üretiminde, varil fiyatını 100 dolara kadar çekmesi tasarlanan kesintilere gideceklerini açıkladılar. Önümüzdeki yıl ABD başkanlık seçimlerinde tekrar aday olacak olan Biden için bu çok kötü bir haber. Hayat pahalılığı büyük ihtimalle daha da ağırlaşacak. Benzin istasyonlarındaki petrol fiyatları ABD seçimlerinde her zaman önemli bir konu olmuştur ve bu fiyatlar bu yıl çoktan dörtte bir oranında arttı.
Her şeye rağmen, Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen adayı olan Donald Trump yakın zaman önce “Kuyu açacağız, sondaj yapacağız … Enerji fiyatlarını çok çok daha düşük bir yere getireceğiz” diyordu. Oysa MBS’nin ‘Vizyon 2030’ modernizasyon programını finanse edebilmesi için daha yüksek petrol fiyatlarına ihtiyacı var.
Eurasia Grup’tan Raad Alkadiri’ye göre; “Gerçek şu ki Suudi bütçesi ve MBS’nin uzun vadeli ihtirasları varil başına petrol fiyatının 85 dolar ve üstü olmasını gerektiriyor. Yeni kurulacak Neom şehri gibi projeler, varil başına petrol 70 dolar olursa gerçekleşemez.” Suudilerin Washington’da şu sıralar çok fazla dostu yok. Eğer Washington, benzin istasyonlarındaki yüksek petrol fiyatları veya yavaşlayan bir ekonomi için birilerini suçlamak isterse, “Bakınız: Şekil A” denilerek Suudi Arabistan’a işaret edilmesi riski kesinlikle var.
Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan “Suudilerle düzenli bağlantıları sürdürmeyi” desteklerken, Biden’ın başarısını belirleyen “mutlak ölçünün”, “Amerikan tüketicileri için bir galon benzinin fiyatı” olacağı uyarısında bulunuyor.
MBS’nin ABD ile ilişkisi fırtınalı olmaya devam edecek.
Alex Callinicos
Çeviri: Onur Devrim Üçbaş