Bazı ulusalcı yazarlar, Kılıçdaroğlu’nun 2. Turda seçimi kaybetmesini, HDP/YSP ile kurulan ittifakın milliyetçi oyları kaçırmasına bağlıyor.
YSP üyeleri elbette kendilerini eleştirip parti olarak eksik yaptıkları işleri listeleyebilir ve bu sorunları çözmek için tartışmaya girebilirler. Fakat, önemli ölçüde yaşanan oy kaybından dolayı YSP’ye yönelik eleştiriler bir gerçeği atlıyor: YSP, her şeyden önce ve herkesten çok ezilen bir halkın partisi. Yıllardır önce devlet bu halkın tepesine bindi. Seçimden hemen önce başlayan Kürt gazeteciler, siyasiler, avukatlara yönelik tutuklama dalgası, binlerce Kürt siyasetçinin tutuklanmış olması, YSP’nin stantlarına sırasıyla devletin, faşistlerin, ırkçıların saldırması, Kürt gençler üzerinde devlet şiddeti yokmuş gibi davranıp, YSP’den özeleştiri bekleyenler önce kendileri özeleştiri vermek zorundalar.
Önce TİP’liler, baraj sorunu yoktur diyerek HDP’yle kurulan ittifakın ruhuna aykırı davranıp, üstelik de baraj sorununu Kürt halkının oylarının ortadan kaldırdığını gizleyerek çok önemli bir sorumsuzluk örneği sergilemiştir. TİP, HDP/YSP ile aynı ittifak içinde olmasa, bu seçimde aldığı oyları alması imkansız bir partidir.
Özeleştiri vermelidir. İttifak kurarak sayesinde meclise girdiği bir partiyle seçim yarışması rekabetine girmenin neresinde sosyalist bir sorumluluk var.
Özeleştiri vermesi gereken diğer kesimler, Kürt halkıya eş güçlerde olmamasına rağmen bir milletvekilliği tartışması sürecine giren sol güçlerdir. Kürtlerin her seçimde batıdan, bir kaç bin oy alamayacak sol güçlerin üyelerini meclise taşıması, bu partinin halk nezdindeki iddialarına aykırı bir tutumdur. Bunun yerine tüm mücadele alanlarında, tüm dışlananlar arasında öne çıkan aktivistlerin kazanılması hareketi bambaşka bir düzeye sıçratabilecektir.
Bir başka sorun ise varlığını Kürt özgürlük hareketinin eleştirisine adayanların sosyalistlerin saflarında hala yer buluyor olmasıdır. HDP ile YSP ile mesafelenmeyi vaz etmekten başka hiçbir söz söylemeyenlerin etkisine maruz kalan tüm sol çevreler bir özeleştiri vermelidir elbette.
Özeleştiri verilmesini elbette beklemiyoruz. Ama bizim eleştirmek zorunda olduğumuz asli güç ise devlettir. Devlet seçim sürecinde Kürtlere özel bir baskı uygulamıştır. Tıpkı merkez medyanın Kürt siyasileri dışlamış olması gibi.
Bu gerçekleri görmeden YSP’yi özeleştiriye davet eden bir Türk solcusu, aktivisti, gazetecisi ancak ve ancak içindeki milliyetçiyi dizginleyemediğini göstermiş olur. Bu seçim bir kez daha gösterdi ki Türkiye’de değişimin motoru, batıda tüm ezilenlerin taleplerini savunan bir işçi sınıfı hareketiyle Kürt halkının mücadele alanlarında kuracağı ittifaktır. Bu ittifak, Kürtlere mesafelenmeyle değil, mücadelenin her bir evresinde ezilen halkla dayanışma içinde inşa edilmelidir.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)