Kamuda çalışan 700 bin sendikalı işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri gazetemiz yayınladığı sırada başlamış olacak.
Çoğu Türk-İş’e bağlı sendikalara üye olan işçi kitlesinin bir kısmı da Hak-İş üyesi. İki sendika, 2023 yılında gerçekleşecek ücret artışı ile ekonomik ve sosyal hakları içeren bir protokole imza atacak. Karşılarındaki patron koltuğunda ise devleti yöneten iktidar var.
Bu protokol sadece 700 bin kamu işçisini ilgilendirmiyor. Sözleşmeli, memur ya da mevsimlik gibi statülere bölünmüş durumda kamuda çalışan yaklaşık 3 milyon işçinin ücretleri de belirlenmiş olacak.
Peki sendikalar pazarlık masasına hangi taleplerle oturacak?
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ heyetlerinin ortak metnine göre, “aylık brüt taban ücretin 15 bin liraya yükseltilmesi, bunun yapılmasının ardından bütün ücretlere yüzde 15 refah payı ilave edilmesi” talebi öne çıkıyor. Ayrıca taban ücret artışı ve refah payının eklenmesinin sonra, birinci altı ay için yüzde 45, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylar için yüzde 5’er zam ve enflasyon farkı isteniyor.
Sendikalar bayram sonuna, yani 23 Nisan’a kadar taleplerinin yerine getirilmesini istiyor. Fakat bu talepler konusunda işverene baskı yapmak için eylem ya da greve ilişkin henüz bir program ortaya konmadı.
İktidarın masaya getireceği miktar ne olursa olsun, kamu ya da özel fark etmeden, işçilerin yoksulluk sınırı üzerinde, insanca yaşamaları için 4 kişinin yaşadığı bir haneye giren gelir miktarı 31 bin liranın üzerinde olmalı. Yüksek enflasyon yüzünden asgari yaşam maliyetleri artıyor. Bir evde iki asgari ücretli çalışsa bile, gereken gelire ulaşamıyor.
Türkiye işçi sınıfının en örgütlü kesimini oluşturan kamu işçileri, gelir kaybını giderecek, enflasyon oranında artışla ücretlerin erimesini durduracak, yoksulluk sınırını aşan bir sözleşmeye imza atarsa, bu örnek olacak ve tüm işçi ücretlerini yukarıya çekecektir.
Kamu toplu sözleşmelerinde taleplerini duyuran işçilerle hep birlikte dayanışalım! Onlar kazanırsa, hepimiz kazanırız.
Volkan Akyıldırım
(Sosyalist İşçi)