Anayasaya göre bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı iki kez cumhurbaşkanı seçilebiliyor. Dolayısıyla kamuoyunda Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağına yönelik tartışmalar yürütülüyor. AKP cephesi ise buna 2017’deki anayasa değişikliğini örnek gösteriyor, sistemin değiştiğini öne sürüyor ve “bu cumhurbaşkanı ile önceki dönemlerdeki cumhurbaşkanının aynı şey olmadığını” iddia ediyor. Yani AKP hem kendi getirdiği bir sistemle “partili cumhurbaşkanlığı” uygulatıp hem de bunun önceki düzenden farkını Erdoğan’ın tekrar aday olmasına dayanak yapıyor. Hukukun ve adaletin geldiği noktada ülkedeki en büyük gariplik bu olmasa gerek.
Şu çok açık: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmasının tek yolu TBMM’nin seçimlerin yenilenmesi kararı almasıdır.
Erdoğan 2018 yılında halkoyuyla seçildi. Ve evet, kesinlikle ikinci kez seçildi. Üçüncü bir kez aday olması bu nedenle mümkün dedğil.
Sadece Anayasa’ya göre değil üstelik, kendileri tarafından hazırlanmış Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’na göre de mümkün değil.
İkinci kere seçilen cumnurbaşkanı seçimlerin yenilenmesi kararı alsa da aday olamaz.
Erdoğan'ın aday olmasının tek bir yolu var, o da anayasayı çiğnemek.
Anayasayı çiğnemek istemiyorlarsa mecliste 360 oy almak ve uzlaşmayla belirlenen bir tarihte seçim yapmak zorunda.
Muhalefet, Erdoğan eğer adaylığına karşı çıkarsak mağdur durumuna düşer diyerek bu yasal olmayan adaylığa sessiz kalacak gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu daha da vahim şeyler söylüyor. “"Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu'na. O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok."
Burada ses çıkartmanın amacı, hukuksuzluğu teşhir etmek.
Kendi çıkarttıkları yasalara uymadıklarını göstermek. Anayasayı ve meclisi tanımayan bir seçim sürecinin içinde olduklarını anlatmak. Bir hukukçunun dediği gibi, eğer hakimler bağımsız tutum alamazlarsa seçim kampanyasında hakimleri teşhir etmek. Hukukçular eliyle katledilen hukuku savunmayı seçim kampanyasının omurgası haline getirmek.
Bu mantıkla, seçim sürecinde hiçbir gelişmeye itiraz etmemek gerekir. Tüm itiraz merciileri hemen hemen Erdoğan tarafından atanmış durumda zira.
AKP, Erdoğan’ın adaylığının yasal olmadığı bilimsel iddiasından mağduriyet çıkartamaz.
Bu yasalar onlara dayatılmış yasalar değil, onların bizzat kendi elleriyle yaptıkları düzenlemeler.
Yapılması gereken, cumhurbaşkanını, bakanları, devletin tüm mercilerini kendi yasalarına uygun davranmaya zorlamaktır.
Tüm gelişmelerin kapısını aralayan asli adımın, Bahçeli’nin Erdoğan’ın siyaset pratiğinin yasalara uymadığını, yasaları fiili duruma uydurmak gerektiğini söylemesi olduğunu hatırlamak lazım.
Cumhurbaşkanının ne özelliği var ki sürekli olarak yasalar onun fiili durumuna uydurulmak zorunda.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)