Suriye'de hakim güç konumundaki Vladimir Putin'in istediği oluyor mu? Ankara ile Şam yakınlaşmasına dönük atılan adımlar açıklanırken, TSK kontrolündeki bölgelerdeki muhalifler Türkiye'yi protesto ediyor.
İran'da yapılan üçlü zirve ile Erdoğan'ın Rusya ziyaretinin ardından, Türkiye ve Suriye istihbaratının görüştüğü duyurulmuş; rejimin üst düzey bir bürokratının Ankara'da görüşmeler yaptığı bildirilmişti. Birbirine hasım durumundaki iki devletin dışişleri bakanlarının görüştüğü de ortaya çıktı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, mevkidaşı Suriyeli bakanla Ekim 2021'de görüştüğünü açıklayarak "muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiği" sözlerini sarf ettiğini söyledi.
Protestolar
Bu sözler Suriye'nin kuzey batısında, TSK'nın kontrolündeki şehirlerde protestolarla karşılandı. Azez, Cerablus ve İdlib merkezinde sokağa çıkan göstericiler Türkiye'yi protesto etti. Protestolar TSK karargahı önü ve Ankara'nın kurduğu tesisler önünde gerçekleşti. Bir askeri konvoyun önünün kesildiği de duyuldu.
Protestoları düzenleyenler farklı muhalif gruplar. Ortak noktaları bugüne kadar Ankara ile birlikte hareket etmiş olmaları.
TSK'nin ortağı olan Suriye Milli Ordusu ise protestocu grupları ezeceklerini duyurdu. Fakat henüz herhangi bir müdahalede bulunmadı.
Suriye politikasının çoklu krizi
Komşu devlette en fazla yabancı asker bulunduran Ankara, tam anlamıyla sıkıştı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye'de siyasi çözümden başka yol olmadığını itiraf ediyor.
Rejim ülkenin önemli kısmını kontrol eder hale gelirken, TSK'nın kontrol ettiği bölgeleri kuşatmış durumda. Bir kaç yıl önce İdlib'de büyük çatışmalar yaşanmıştı. Suriyeli silahlı muhalefeti yok etmek isteyen Esad, kaybettiği son toprakları da geri almak amacında. Yalnız da değil. Rusya ve İran tarafından destekleniyor. Ankara'nın ülkedeki varlığı Moskova'nın izni ile muhaliflerle bugüne kurduğu ilişki ve ittifaklara dayanıyor. 2013'te patlak veren iç savaşta sona gelindi ve Ankara'nın muhaliflere dayalı politikası tıkandı.
Erdoğan yönetiminin Suriye politikasının temelini Rojava'daki Kürt yönetimini yok etmek olarak zetleyebiliriz. Sınırlarında oluşan Kürt yönetimi bölgesini parçalamış ve bir kısmını ele geçirmiş olmasına rağmen PYD/YPG kuzeydeki varlığını koruyor. Buna karşı yeni bir harekat yapmak isteyen Ankara, Rusya'dan istediği desteği henüz alamadı. Putin, Şam ile barışma şartını masaya koyuyor ve Suriye ordusunun sınırlara gelmesini istiyor. Yani Rojava karşıtı politika da tıkanmış halde.
Türkiye sınırlarının içindeyse yaklaşan seçimler, Erdoğan yönetiminin alarm zillerini çalıştırmasına neden oluyor. Ekonomik krizin faturası milliyetçi ve ırkçı muhalefet partileri tarafından mültecilere kesilirken, Suriye politikası AKP iktidarına oy kaybettiriyor. Bu yüzden kayıt dışı göçmenleri geri göndermek için harekete geçtiler. İktidar çevreleri 2,5 milyon göçmeni Suriye'yi gelecek seneye kadar göndereceklerini söylemeye başladı.
Suriye politikası değişebilir mi?
İşte bu üç etken ve Rusya'nın bastırması sonucu Ankara ile Şam'ın yakınlaşması gündeme geldi. İsrail ve Mısır ile "barışan" Erdoğan yönetimi Esad rejimi ile de uzlaşabilir. Bugüne kadar desteklediği Suriyeli muhalifleri kolayca satabilir. Rojava'ya yeni bir müdahale imkanı bulursa seve seve muhalifleri rejimin eline bırakabilir. Hatta birlikte hareket ettiği unsurlarla çatışabilir. Böylesi bir gelişme AKP iktidarını sandıktan zaferle çıkarabilir mi? Çıkaramaz çünkü AKP iktidarına oy kaybettiren asli sebepler ekonomik kriz ve Türki tipi başkanlık sistemiyle yönetemez hale gelmiş olmalarıdır.
Türkiye'nin Esad rejiminin vahşetinden ve savaştan kaçan mültecilere sınırlarını açması son derece doğruydu. AKP iktidarının ittifak kurduğu devlet güçleriyle birlikte uyguladığı Suriye'de rejim değişikliği politikası ve savaşa dahil olması ise vahim bir hataydı. Evet, Suriye politikası değişmeli. Yeni politikada mültecileri kovmak ve Suriye Kürtleriyle didişmek olmamalı. Esad rejiminin muhaliflere katliam yapmasına da kapı açılmamalı. Rojava ile barışmak sınıra dair güvenlik kaygılarını ortadan kaldıracaktır. Geri dönüş, onurlu ve gönüllü olmalıdır. Suriye halklarının kendi geleceğine kendilerinin karar vermesi, güvenli bir ortamda yapılacak demokratik seçimlere zemin sağlanması, tüm dış güçlerin ülkeyi terk etmesi yegane siyasi çözümdür.
Siyasi çözüm ve barışçıl bir düzene geçiş için AKP iktidarının Suriye macerası son bulmalı.
Volkan Akyıldırım