Geçtiğimiz hafta 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu Şırnak ili İdil İlçesi’nde zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi.
Bu cinayet üzerine aralarında Dersim, Diyarbakır, Mardin barolarının da olduğu 14 baro ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada İnsan Hakları Derneği’nin 2019 yılında hazırladığı bir rapora değiniliyor.
Rapor Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde zırhlı araç çarpmalarına ilişkin hazırlanmış. Ve son 10 yılda 16’sı çocuk, 36 kişinin hayatını kaybettiğini, 85 kişinin de yaralandığını söylüyor.
Bu olayların sıradan bir trafik kazası olmadığını gösteren ise zırhlı araç ölümlerinin sıradanlaştırılması. Olayların ardından, çocuklara çarpan zırhlı araç şoförleri de korunuyor.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren “Bu tür dosyalarda hapis cezasına dönüşecek şekilde cezai müeyyide olmuyor. Bu anlamda yaygın bir cezasızlık politikası var” diyor.
Gerçekten de Mihraç Miroğlu’nun ölümüne neden olan polis olaydan üç gün sonra ve hiç gözaltına alınmadan adliyeye çıkarıldı. İfadesinde hızlı gitmediğini savunan şüpheli polis, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Lice’de 83 yaşındaki Pakize Hazar’a çarparak ölümüne neden olan uzman çavuş, 24 eşit taksitle ödenmek üzere 18 bin lira para cezasına çarptırılmıştı. Silopi’de panzerle çarptığı evde uyuyan Muhammed ve Furkan Yıldırım’ın ölümüne sebep olan polis memuruna verilen 2 yıl 1 ay hapis cezası ise 19 bin lira para cezasına çevrilmişti.
Çocuk cinayetlerine, trafik kazası maskesiyle gizlenen bu ölümlere son vermenin öncelikli yolu, etkin bir soruşturma, “kazayı” gerçekleştiren şoförlerin tutuklu yargılanması ve en ağır cezaları almasıdır.
2019’dan sonra ölümlerin sayısının 40’a çıktığını düşünürsek, karşı karşıya bulunduğumuz bu olgunun sistemli olduğunu görmek mümkün.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)