Bir avuç şirket mi gezegen mi?

16.03.2021 - 13:22
Nuran Yüce
Haberi paylaş

19 Mart Cuma günü bir kez daha tüm dünyada İklim İçin Okul Grevi yapılacak. Bu iklim eylemini ilk kez Greta Thunberg 2018’in Ağustos ayında İsveç parlamentosunun önünde tek başına oturarak başlatmıştı. Greta’nın başlattığı eylem sadece birkaç ay içinde İsveç sınırlarını aştı, gençlerin çığ gibi harekete katılmasıyla ‘Gelecek için Cumalar (FFF)’ aktivisitleri tüm dünyada sokakları doldurmaya, uluslararası eylemler örgütlemeye başladı. 2019’un Şubat ayında iklim için okul grevleri 30’dan fazla ülkede yapıldı. 2019’un Mart’ında dünya genelinde 2 milyon öğrenci sokaklara çıktı ve aynı yıl Eylül ayında ise 169 ülkede, 6100 noktada, 73 sendika, 820 sivil toplum örgütünün destek verdiği, 7 milyon kişinin katıldığı muazzam bir küresel harekete dönüşüp, bir isyan dalgası haline geldi. 

19 Mart grevinin çağrısında gençler “Liderlerin boş vaatlerinden sıkıldık çünkü yaşanabilir bir gelecek için söz değil, acil iklim eylemi gerektiğini biliyoruz!” diyorlar. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 2018 Ekim ayında yayınladığı 1,5 Derece Raporu da küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandıramazsak çok yakın bir gelecekte nasıl bir felaketle karşı karşı kalacağımızı çok net ifade ediyordu. 1,5 dereceyi aşarsak ekosistemler geri dönülemez şekilde yıkıma uğrayacak, dünya yaşanmaz hale gelecek.

Bir yılı aşkın bir süredir yaşadığımız küresel pandemi yüzünden milyonlarca insan öldü, hastalandı, işsiz kaldı, fakirleşti, dünyanın her yerinde gelir eşitsizliği arttı. Eğer insan sağlığı kârdan önce gelseydi Covid-19 salgının maliyeti milyarlarca insan için bu kadar ağır olmayacaktı. İnsanlığın, şimdiye kadar tanımadığı virüsün aşısını kısa sürede bulabilecek kadar gelişmiş olan bilimsel, teknolojik düzeyinden bahsediyoruz. Ama aynı zamanda kârları uğruna patent haklarından vazgeçmeyen ilaç şirketlerinden dolayı hızla üretilemeyen aşılardan, “fakir” oldukları için hiç ilaç alamayan ülkelerin varlığından bahsediyoruz.

Üretimin kâra odaklı, rekabet ve büyümeye dayalı olduğu kapitalist sistem aynı zamanda bir fosil yakıt sistemi. Sistemin bu birbirinden kopmaz özelliklerinin yarattığı bir gelecek krizi ile karşı karşıyayız. Bugüne kadar iklim krizini durdurmak için atılabilecek anlamlı her adım bu işleyiş tarafından bertaraf edildi, etkisi azaltıldı. Pandemi nedeniyle büyük bir kriz içindeyiz ama iklim krizini durduramazsak bugün içinde yaşadığımız koşullarla kıyaslanamayacak boyutta krizlerle karşı karşıya kalacağız. 

Greta Thunberg COP25 zirvesinde yaptığı konuşmada “Ama umut var… Bunu gördüm. Devletler ya da şirketlerden gelmeyecek bu umut. Bizzat biz insanlardan doğuyor! Özgür bir dünyanın yönetimi bizde. Beklemek zorunda değiliz! Değişimi hemen şimdi başlatabiliriz” demişti. Kulak vermemiz, büyütmemiz gereken ses Greta’nın bu sesi. Özgür olmak, sınıfsal, ekolojik, ırksal eşitlik ve cinsiyet eşitliği, tüm canlılarla birlikte üzerinde yaşayabileceğimiz bir dünya istiyoruz.

Nuran Yüce

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol