Dervişin fikri neyse zikri de odur. Modern çağın masal kahramanlarından Erdoğan da fikrini ağzından kaçırdı da zikrinin kaynağını öğrenmiş olduk böylece.
Balıkesir’de yine bir ödül töreni vesilesiyle düzenlediği “mitingde”, “Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen.” dedi.
Neresinden tutmalı bu lafın?
Şurasından: Erdoğan, zihnindeki “Yeni Türkiye”nin ne anlama geldiğini nihayet tüm açıklığıyla ifade etmiş oldu. “Yeni Türkiye” demokratik bir cumhuriyet değil, bir şirket. Siyasal demokrasi değil, pay sahipleri tarafından seçilmiş bir kişi tarafından yönetilebilen anonim şirket gibi bir şirket hem de.
Pay sahiplerinin kim olduğu da açık. Nereden mi açık? 17-25 Aralık tapeleri, pay sahipleriyle yapılan görüşmelerin deşifre edilmesi değil miydi?
Ticaeret erbabı arasından, esnaflardan, büyük sermayedarlar arasından ekonomik paydaşları olduğu kadar, siyasal paydaşları da var Erdoğan’ın: Ergenekoncular, Balyozcular, darbe dönemlerinin gözüpek komutanları. Ulusalcılarla da arası iyi, onlardan da paydaş çıkartabilir. Gönülleri fethetti ne de olsa “Kardeşim ne Kürt sorunu ya?” diyerek.
Önümüzdeki dönemin temel mücadele konularından birisini de açık etti aynı zamanda, AKP adlı Anonim Şirket’in Genel Kurul tarafından atanmış CEO’su. Türkiye bir anonim şirket mi olacak, yoksa siyasal bir demokrasi mi olacak?
Türkiye, Erdoğan’ın başkanlık hezeyanının yörüngesinde mi ilerleyecek, yoksa demokratik bir yeniden yapılanma yönünde mi?
Türkiye’de şirketlerin nobranlığı ve özgür ticaret ruhunun arkasına gizlenen apaçık hırsızlık mı hakim olacak, emekçilerin, ezilenlerin ve tüm dışlanan halkların sözü mü?
Bir yanda inşaat, bir yanda “Alo Fatih”, bir yanda her dere başına HES’ler, nükleer santrallar, apaçık bir çevre katliamı, işçi ölümleri, engellenemeyen kadın ölümleri, 950 TL’lik asgari ücret. Öbür yanda demokrasi, çoğulculuk, işçi mücadelesi, işçi ölümlerine, çevre katliamlarına, iklim değişimine karşı mücadele. Bu yanda Kürt halkının özgürlük mücadelesi, kadınların yaşam mücadelesi, siyasal demokrasinin sınırlarını genişletme mücadelesi.
Bu mücadelenin kafa kafaya geleceği ilk alan 7 Haziran.
7 Haziran’da göğsünü gere gere “Oylar HDP’ye” diyemeyenler, kendinize gelmenizde küçük de olsa fayda var.
HDP’yi bir de bu açıdan değerlendirin.
Evelemeyin, gevelemeyin!
Yeni Türkiye’nin Anonim Şirket başkanlığıyla memleketin cumhurbaşkanlığını karıştıranlar tarafından belirlenmesine çanak tutmayın.
Hatanızdan dönün. “Eski” Türkiye’nin Anonim Şirketi olan CHP’yi sola çekmeye enerji harcamayın.
“Sokakta mücadele! Sandıkta HDP!” politikasını benimseyin.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)