(Video) Çağdaş Felsefe Tartışmaları’nda ikinci gün: Rosa Luxemburg’un düşünceleri ve pratiği

16.06.2021 - 21:22
Haberi paylaş

Antikapitalist Öğrenciler’in düzenlediği Çağdaş Felsefe Tartışmaları ikinci gününde devam etti.

16 Haziran Salı akşamı yapılan program, Can Irmak Özinanır’ın sunumuyla başladı. 

Can Irmak Özinanır, Rosa Luxemburg’un hayatından kısa bilgiler verdi. 

Konuşmasında özetle şunlara değindi: “Rosa, önemli bir devrimci ve marksist kişiliktir. Savaşa ve militarizme karşı tutumu çok önemlidir. 2. Enternasyonal partileri kendi egemen sınıflarını destekledi. Rosa bu yurtseverliğe her zaman karşı durdu. Zimmervald’de toplanan bir avuç Marksist içinde en parlak konuşmayı Rosa yaptı. Stalinizm genellikle Rosa’nın Lenin’le çeliştiğini söyler, bu doğru değildir. Farklı düşünceleri vardır ama güçlü bir yoldaşlıkları da vardır.

Örgütlenmeye karşı olduğu söylenir, bu da doğru değildir. Karl Liebknecht ile birlikte Spartakistler örgütünde mücadele etmiştir. Rosa bugün niçin önemli. Çünkü reform mücadelesini devrime bağlamanın bir yolunu gösterdi. Ekonomik mücadele ile politik mücadelenin birbirini nasıl beslediğini anlattı.”

Reform mu, devrim mi?

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Ayşegül Kandemir, “Reform mu, Devrim mi?” kitabını analiz etti, şunları söyledi:

“Rosa bu kitabında özellikle sosyal demokrasiyi ele alır. Sosyal Demokrat Parti ile tartışır. Başlangıçta Rosa da bu partinin taraftarıdır. Ama zamanla parti içinde reformlar için mücadele öne geçer ve devrim konusu geri plana itilir. Rosa bununla tartışır.

Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) liderlerinden Bernstein ve Kautsky ile sosyalist mücadele, emperyalizm, kapitalizm, devrim konularında tartışır. Bernstein’ın, Marx’ın düşüncelerini revize eden tutumunu eleştirir. Özellikle sosyalist demokrasi konusunda önemli katkılar yapar. Burjuvazinin demokrasiye bakış açısını, demokrasiyi nasıl araç olarak kullandığını anlatır.”

Savaşa ve emperyalizme karşı!

Trakya Üniversitesi’nden Zilan Akbulut ise Rosa’nın emperyalizme ve militarizme karşı tutumunu anlattı ve şunları söyledi: 

“Rosa, parlamentarizm eleştirisi ile emperyalizm eleştirisini birleştirir. Emperyalizme karşı mücadele ile kapitalizme karşı mücadelenin birlikte olması gerektiğini savunur. Zimmervald kongresinde bu düşüncesini tam olarak kabul ettiremez, ama en azından savaş karşıtı kararların alınmasını sağlar. 

Özellikle SPD liderinden Kautsky ile tartışır. Kautsky emperyalizmin savaşa engel olduğunu ileri sürer. Aynı şekilde Bernstein da kapitalizmin uysallaştığını, giderek demokratikleşeceğini ileri sürer. Ama Rosa ve Lenin bunların yanlış düşünceler olduğunu, emperyalizmin giderek savaşa yaklaştığını söylerler.

Birinci Dünya Savaşı emperyalizmin savaşçı yanını ortaya çıkardı. Rosa savaşa kesinlikle karşı çıkmak gerektiğini, emperyalist savaşın kapitalizmin çıkarlarına olduğunu söylüyordu. Savaşa karşı çıkarak kapitalizmi yıkmak ve proletaryanın devrimini yapmak gerektiğini söyledi. Spartakistler grubuna girdi, Karl Liebknecht ile birlikte savaş karşıtı mücadelesine devam etti. İlk kitlesel eylem olan 1 Mayıs 1916’da tekrar tutuklandı, Kasım 1918’de serbest bırakıldı, 15 Ocak 1919’da Alman paramiliter gruplar tarafından Karl Liebknecht ile birlikte öldürüldü.”

Kitle mücadelesi ve devrimci parti ilişkisi

On Dokuz Mayıs Üniversitesi’nden Ramazan Kümek, Rosa’nın kitle inisiyatifi ve parti konusundaki düşüncelerini anlattı. Kümek şu ifadeleri kullandı:

“Rosa’nın parti teorisi liberterdir, özgürlükçüdür. Alman sendikaların, SPD’nin tutucu, ikameci bakış açısından farklıdır. 

İşçi sınıfının ekonomik ve politik mücadeleleri arasında diyalektik bir ilişki görür, bir hiyerarşi görmez. Ücret artışı için mücadele ile barikat savaşı mücadelesi birlikte yapılması gereken mücadelelerdir der. İşçi sınıfının aşağıdan mücadelesine önem verir. Mücadelenin parti eliyle bir kalıba sokulamayacağını söyler. Öncü partiye merkezi bir rol vermez. İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi elleriyle olacağına inanır. Sosyalist devrimin aşağıdan yukarıya inşa edilebileceğini söyler.

Kitlelerin öz bilincinin önemine vurgu yapar, emirle sosyalizmin kurulamayacağını söyler. Hiyerarşik yapılanmalara karşı çıkar. Kitlelerin kendiliğinden mücadelesini öne çıkarır, kitle grevini öne çıkarır. 

Bir yandan da devrimi bekleyelim demez, devrim için çalışmak gerektiğini, kitle mücadelesinin yönlendirilmesi gerektiğini söyler, ama bu yönlendirmenin sınırlı olduğunu, isyanların ne zaman nerede patlak vereceğinin bilinemeyeceğini söyler. 

Öncü partilerde belli sınırlamalar olduğunu, devrimci dalgalarda bu partilerin yönlendirmesinin zor olduğunu söyler. Ama tarihsel olarak öncü partinin ihtiyacını öngörür, özellikle isyan patlak verdikten sonra bu öncü partinin, kitle mücadelesinden öğrenebildiği ölçüde, mücadeleyi yönlendirmek için gerekli olduğunu söyler, ki Rus devrimi bunun bir örneğidir.”

Son günün programı

Toplantı soru ve cevaplarla devam etti. Çağdaş Felsefe Tartışmaları’nda 17 Haziran Perşembe gününün programı şöyle:

17 Haziran Perşembe, 20.30

Ferda Keskin’in sunumuyla; Estetik, Sanat ve Sol

Sahnedeki Komünist: Bertolt Brecht

Sanatsal Yaşamak: Herbert Marcuse – Tibet Şahin

Praksis ve Edebiyat: Georg Lukács – Furkan Kemer

İzlemek için tıklayın: Facebook - Youtube

 

Bültene kayıt ol