4 Kasım 1956: Sovyet işgal güçleri Macaristan'a girdi

04.11.2016 - 05:53
Haberi paylaş

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Macaristan'da stalinistlerSSCB'nin büyük desteğini arkalarına alarak, 1945'de yapılan seçimlerden dördüncü parti olarak çıkmalarına rağmen hükümete girmeyi başardılar. Daha sonra Sovyetler duruma ağırlığını daha da fazla koydu ve birkaç bin üyesi bulunan stalinistler Macaristan'ın tek hakimi durumuna geldiler.

O dönemde SSCB kendi blokunu yaratmaya çalışıyordu ve Macaristan'ı gözden çıkarması mümkün değildi. 1949-53 yılları arasında Macaristan İşçi Partisi Genel Sekreteri Matyas Rakosi, Macaristan'da stalinizmin katı bir uygulayıcısı oldu. İşçi sınıfı üzerinde yoğun bir baskı uygulandı; bunlardan yaklaşık 200.000 kişi etkilendi. Bu dönemde Macaristan'da tek parti rejimi hâkimiyetini güçlendirdi, parti içi ve dışı demokrasi ortadan kaldırıldı, sendikalar partiye bağlandı, gizli polis AVH adeta en yüksek iktidar organı haline geldi.

Ağrı baskı koşulları yoksul işçi kitlelerinde öfkenin yavaş yavaş birikmesine neden oldu. Bir fabrika işçisi o dönemde şunları söylüyor: "Komünistler 'fabrikalar sizindir, kendiniz için çalışın' diyerek fabrikaları ve işyerlerini kamulaştırdılar. Bize her şeyin sözünü verdiler ama bizi baskı altına alıp akla gelebilecek en büyük sefaletin içine ittiler."

1952 yılında Rakosi başbakan oldu, ancak 1953 yılında Stalin ölünce stalinistler Macaristan'da baskıyı iyice artırdılar. Avrupa'nın diğer ülkelerinde de işçi isyanları baş göstermeye başlamıştı. 1953'te Doğu Almanya'da başlayan işçi isyanı kanla bastırıldı. Aynı yıl Macaristan'da da benzer homurtular yükselmeye başladı. Matyas'daki demir çelik fabrikası işçileri düşük ücretleri ve yiyecek kıtlığını protesto etmek için greve gitti.

Sovyetler Birliği, kendi blokunda olan bir ülkedeki durumu çözmesi için iktidar değişikliğine gitti ve İmre Nagy başbakan oldu. Nagy, ilk iş olarak toplama kamplarını kapatıp 10 bin mahkûmu serbest bıraktı. Ekonomik ve siyasal reform ilan etti. Sanayide tüketim mallarına yatırımı artıracağı sözünü verdi. Gizli polis teşkilatı AHV'nin başkan ve başkan yardımcısı, halka karşı suç işlemekten 6 ve 9 yıl hapse mahkûm edildi.

Ancak Nagy'nin bu adımları bürokrasinin ve SSCB'nin şimşeklerini üzerine çekti. Rakosi tekrar göreve geldi ve reformları baltalamak için elinden geleni yaptı. Bu durum işçilerin öfkesini daha da artırdı ve 1953 sonunda çok sayıda grev gerçekleştirildi.

Parti içindeki stalinist Moskovacı kanatla reformcu kanat arasındaki mücadele artık iyice kızışmıştı. Toplumsal kutuplaşma artarken, Nagy bir dizi parti üyesi ve gazeteciyle, geniş işçi kitlelerinin gücünü arkasında hissederek bir reform hareketi başlattı.

Nagy önce polütbürodan, ardından merkez komitesinden atıldı. "Sağ sapma" olmakla suçlandı. Aynı dönemde Varşova Paktı kuruldu, 20 bin kişilik Macar ordusu, üzerlerinde Sovyet üniformalarıyla paktta yer aldı. Gazeteciler, yazarlar baskı altına alındı. Moskova yanlıları baskıyı artırdıkça Nagy'nin etrafındaki destek giderek artıyordu.

1956 baharında kitleler artık bürokrasiye ve stalinizme olan nefretlerini açıkça haykırmaya başlamışlardı. Her yerde grevler ve gösteriler oluyordu. Demir çelik fabrikalarındaki büyük bir grev yapıldı. 200.000 kişi, idam edilen eski parti lideri Rajik'in itibarının iadesi için yürüdü.

Kitleler artık harekete geçmişti. Gösterilerde çatışmalar çıktı. Çatışmalar Macar Devrimini ilerletti. Öğrenci örgütleri yeni bir önderlik, yeni bir hükümet ve Sovyetlerin Macaristan'ı terk etmesi ve yeni ekonomik politikalar gibi talepleri şekillendirdiler.

23 Ekim 1956 günü "kahrolsun Stalin heykelleri", "Sovyet askerleri evinize dönün, Stalin'in heykelini de alın" sloganları ve bir dizi marşın yanında enternasyonal marşını da okuyarak yürüyüşe geçtiler. Yüz binlerce kişi parlamento ve radyoya doğru ilerliyordu. Gizli polis halka ateş açtı, ancak askerler hızla göstericilerin safına geçti ve halka silah dağıttılar.

Nagy'nin iktidara gelmesi üzerine, SSCB Macar Devrimi'ni bastırmak üzere harekete geçti. 4 Kasım 1956'da SSCB ve Varşova Paktı güçlerinden oluşan 200 bin asker, 3 bin tankla birlikte Macaristan'a girdi. Çıkan çatışmalarda binlerce insan öldü. Sosyalist olduklarını, işçilerin iktidarını savunduklarını iddia edenler, binlerce işçiyi gözlerini kırpmadan katlettiler. Macaristan Devrimi, yenilgiye uğramış olsa da, stalinizm de dahil olmak üzere kapitalizme karşı sokakta mücadele etmenin derslerini aktarmaya devam ediyor.

Bültene kayıt ol