14 Ekim 1964: Leonid Brejnev, SBKP genel sekreteri ve devlet başkanı oldu

14.10.2016 - 09:48
Haberi paylaş

14 Ekim 1964'te Leonid Brejnev SBKP Genel Sekreteri ve SSCB'nin 4. devlet başkanı oldu. Brejnev'in 1982 Kasım'ına kadar sürdürdüğü bu görevden akıllarda ise kendi adıyla anılan bir doktrin, orduya yapılan yüklü harcamalar, Afganistan ve Çekoslovakya işgalleri ile saldırgan ve işgalci bir dış politika anlayışı kaldı.

1953 yılında SSCB devlet başkanlığı görevine başlayan Kruşçev, Soğuk Savaş yıllarında kısmi de olsa tarım, eğitim ve sanat gibi alanlarda Stalinizmi tasfiye etme çabalarında bulundu. Stalin'e nazaran daha az merkeziyetçi olan Kruşçev, Stalin'in sarsılmaz lider imajının eleştirisini yaptı. Binlerce siyasi tutuklu Kruşçev'in devlet başkanlığıyla beraber serbest bırakılmaya başlandı. Sovyet yurttaşları ilk defa turistik amaçlarla ülke dışına çıkma hakları elde ettiler. Kruşçev dış politika söz konusu olduğunda da kapitalist devletlerle barışçıl bir yarışın gerekliliğini savundu.

Ancak Kruşçev'in değişim anlayışı yetersiz ve etkisizdi. 1962'de Amerikan ambargosu altındaki Küba'ya yerleştirilen füzeler, ABD'yle anlaşılarak söküldü. Castro ve arkadaşlarının 'ihanet' olarak adlandırdığı bu gelişme sonrası Çin'le SSCB'nin arası iyiden iyiye açıldı. Stalinizmin kısmi tasfiyesinin Doğu Avrupa ülkelerinde yarattığı hareketlenmeyle Macaristan ve Polonya'da meydana gelen ayaklanmalar, Kruşçev'e karşı iç muhalefeti güçlendiriyordu. Muhalefetin başını ise 1964'te bir 'saray darbesi'yle yönetimi ele geçirecek olan Brejnev çekiyordu. Brejnev 1963 yılında Merkez Komite Sekreterliği'ne seçildi ve bu tarihten itibaren Kruşçev'in tasfiyesi üzerine çalışmalara girişti. 1964 yılına gelindiğinde artan ekonomik sıkıntıların da baskısıyla Kruşçev istifaya zorlandı. Yeni devlet başkanı Brejnev'di.

Brejnev ve doktrini

Brejnev'in iktidarı ele geçirmesiyle beraber SSCB'nin yönetiminde oligarşik bir yapı yerleştirilmeye başlandı. Tıpkı Stalin gibi merkeziyetçi, saldırgan, işgalci ve hoşgörüsüz bir devlet başkanı olarak Brejnev sosyalist ülkelerde rejim karşıtı hareketlerin bastırılması gayesi ile meşrulaştırmaya çalıştığı 'Brejnev doktrini' ile SSCB'nin Doğu Bloku ülkeleri üzerindeki baskısını iyice artırdı. Sovyetler Birliği'nin baskıcı, diğer sosyalist devletleri kontrol altında tutma amaçlı bu dış politikası, Varşova Paktı'na imza vermiş ülkelerin egemenliklerini ellerin almak için SSCB'ye araçlar sağlıyordu. Pakttan ayrılmanın sosyalizmden ayrılmak sayılacağı vurgulanıyor, bu devletlere SSCB'nin güdümü ve denetimi altında yaşamaları öğütleniyordu.

Brejnev Doktrini'nin en ünlü uygulamalarından biri 1968 Prag Baharı'dır. Çekoslovakya'da yönetime gelen Alexander Dubcek'in bir dizi demokratik iyileştirmeyi içeren, seyahat, basın ve düşünce özgürlüğüne yönelik iyileştirmeler, Çekoslovakya'nın Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ayrılması vb. reformlar SSCB tarafından şiddetle reddedildi. Kısa bir süre içinde demokratikleşme iddialarının gizlediği bir rejim düşmanlığının varlığı öne sürülerek Çekoslovakya işgal edildi. 5000'den fazla tank ve 200.000'den fazla askerden oluşan Varşova Paktı askeri birlikleri ülkeyi işgal ederken, neredeyse hiç silahlı çatışma yaşanmadı. Ölen 72 kişinin yanı sıra 300.000'e yakın yurttaş Çekoslovakya'dan batı ülkelerine göç etti. Çekoslovakya'nın işgali SSCB'nin otoritesinin sağlamlaştırılması ve diğer Doğu Bloku ülkelerine gözdağı vermek üzere gerçekleştirilmişti. İşgalin ardından Dubcek tasfiye edildi, SSCB kendi güdümündeki yeni yönetimi oluşturdu.

Prag Baharı ve Türkiyeli sosyalistler

1968 yılında gerçekleşen ve Prag Baharı olarak anılagelen Varşova Paktı ülkelerinin Çekoslovakya'yı işgali Türkiye'deki solda, özellikle de Türkiye İşçi Partisi içinde yarılmalara neden oldu. Daha sonrada partide tasfiye edilecek Mehmet Ali Aybar işgale karşı çıkarken, Behice Boran ve Sadun Aren işgali destekler tavır alıyorlardı. Aslında tartışmanın asıl odak noktası Sovyetler Birliği'nin her yaptığını onaylamakla eleştirel bir tavır alabilmek arasındaki farktı.

1968 yılında Prag'ı işgal eden SSCB kendi halkını baskı altında tutan, özgürlükleri kısıtlayan, dünya üzerinde bir süper güç olma çabasıyla nükleer silahlanmaya giden, kendi sınırları dışındaki topraklarda da terör estirip kendi boyunduruğunu dayatan bir diktatörlüktü. Stalinist karşı devrim sonrası sadece adı sosyalist kalan devlet kapitalisti bir devletti. Bu ve benzeri rejimler, 1990'lara gelindiğinde halk ayaklanmalarıyla ortadan kaldırıldı. Bugün Lenin, Troçki ve yoldaşlarına ihanet eden, tüm muhalif unsurları tasfiye eden, sosyalistlik adı altında katliamlar ve işgallerle kendi iktidarının sınırlarını geliştiren stalinizmle hesaplaşmadan bir sosyalist alternatif savunusu yapmak gülünç ve anlamsız. Brejnev de Stalin'den farklı bir lider değildi, Brejnev doktrini denen de sosyalizme değil stalinizme hizmet etmek için uydurulmuş yalanlardan biriydi.

Bültene kayıt ol