2 Ekim 1969: Doğan Avcıoğlu liderliğinde, “sol Kemalist” çizgiyi benimseyen Devrim dergisi çıkmaya başladı

02.10.2016 - 11:29
Haberi paylaş

1960'lı yıllar Türkiye'de sosyalist solun güç kazanıp kitleselleşmeye başladığı bir dönem olmuştu. Fakat dönemin sol hareketi, önemli çocukluk hastalıklarıyla karşı karşıya gelmişti. Bu handikaplara sahip olan akımlardan biri de YÖN-Devrim hareketiydi. Solun Ergenekon veya son dönemdeki darbe girişimi iddiaları gibi konulardaki tavrı, bu dönemden miras kalan bir geleneğin sonucuydu.

27 Mayıs darbesi sonrası Türkiye'de sanayi kapitalizminin gelişmesi yönünde önemli tedbirler alınmış ve böylece kapitalist gelişme de büyük bir ivme kazanmıştı. Böyle bir ortamda işçi sınıfı hareketi de gelişmeye başlamıştı. Aynı koşullarda sol siyaset de kendini ifade etme alanı buldu. Ancak bu dönemde solun fikir hayatını etkileyen, dünya işçi sınıfı veya Marksist gelenek veya tarihten ziyade dönemin iç ve dış konjonktürüydü.

İçerde 27 Mayıs darbesinin etkisi hâlâ varlığını sürdürüyordu (Bunun ötesinde 1962-63 yıllarında Talat Aydemir liderliğinde iki başarısız darbe girişimi olmuştu). Üstelik bu darbe solun önemli bir bölümü tarafından "ilerici bir hareket" olarak görülüyordu. Dış konjonktürde ise Sovyetler Birliği'ndeki devlet kapitalizmi rejimi en parlak dönemlerinden birini yaşıyordu. Diğer yandan dünyada pek çok eski sömürge ülkesinde silahlı ulusal kurtuluş hareketleri başlamış ve bu hareketler büyük ölçüde başarılı olmuştu. Sovyetler Birliği ise ABD ile rekabeti nedeniyle, bağımsızlığını yeni kazanan ülkelere "kapitalist olmayan yol" adlı kalkınma modelini önererek bu ülkeleri yanına çekmeye çalışıyordu. Aslında bu girişim büyük ölçüde karşılık buluyor, yeni kurulan ulus devletlerde yeni elitler, pek çok işletmeyi kamulaştırarak, özel sermayeye de yer veren devlet kapitalizmi ağırlıklı bir ekonomik model izliyordu.

Dış politikada ise bu ülkeler daha çok Sovyetler Birliği ile yakın ilişkiler içersine girmeye çalışıyordu. Hepsinin ötesinde Türkiye'nin yanı başında bulunan Ortadoğu'da ise Arap milliyetçisi ve Baasçı akımlar ordu içersindeki subaylar arasında etkili oluyorlar, 1952'de Mısır'da, 1957'de Suriye'de, 1958, 1963 ve 1968'te Irak'ta askeri darbelerle "ilerici subaylar" yönetime geliyor, sık sık "anti-emperyalist" söylemler kullanıyorlar ve Sovyetler Birliği ile müttefik oluyorlardı. İşte dönemin sol hareketini de bu gelişmeler etkiliyordu.

1961 yılında yayın hayatına başlayan YÖN dergisi, bu etkilerin görüldüğü en önemli fikir platformlarından biriydi Dergi'yi İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal, Doğan Avcıoğlu gibi isimler çıkartmaktaydı. Dergi'de savunulan temel görüş, Türkiye'nin temel sorununun hızlı bir kalkınma olduğu ve bu kalkınmanın gerçekleşmesi için ise ancak devlet mülkiyeti ağırlıklı ve planlamaya dayalı bir ekonomi izlenmeliydi. Yöncülere göre bu politikanın uygulayıcısı ise asker-sivil aydın bürokrat zümre olacaktı. Kısacası Yön'e göre ilerlemenin motor gücü kitleler değil, küçük bir elitin faaliyetleriydi. Dergi 1967 yılına kadar yayın hayatını sürdürdü ve bu tarihten sonra ise çıkmamaya başladı. Bunun nedeni ise Yöncülere göre, artık fikri düzeyde mücadele sona ermişti.

Bu nedenle 1969 yılından itibaren çıkmaya başlayan Devrim dergisi ise, yine benzer bir kadro tarafından çıkartılmakla birlikte, fikri yönü belirleyici değildi. Artık yeni dönemde ajitasyon daha öncelikliydi. Devrim dergisinin çıktığı dönemde, 1969 seçimleri yapılmış, Adalet Partisi % 50'nin üzerinde oy almıştı. Aynı seçimlerde TİP ise parlamentoya sadece 2 milletvekili sokabilmişti. 1969 seçimleri solda daha önce oluşan parlamentarist hayalleri yerle bir ederken, yeni eğilim, kitlelere yönelme yerine, cunta veya silahlı mücadele yoluyla iktidara gelme doğrultusunda oldu. Bu nedenle devrim dergisi ordu içersinde subayları kışkırtan yayınlara girişti.

Devrim'de çıkan temel yazılarda, ülkede "Atatürk ilkelerinin aşındırıldığı", gerici hükümetlerin ülkeye uçuruma götürdüğü konuları işleniyordu. Hatta öyle ki, derginin sayılarında genç subayların yazdığı iddia edilen, gerçek dışı bildiriler bile yayımlanıyordu. Sokakta ise gençlere "ordu gençlik el ele" sloganları attırılıyordu. Soldaki cunta bekleyişi öyle hâle gelmişti ki, 12 Mart muhtırası verildiği zaman solun bir bölümü bu darbenin kendi bekledikleri ilerici darbe olduğu kanısına vardı. Dev-Genç, DİSK gibi örgütler ilk günler bu muhtırayı desteklemişlerdi. Ancak olayın rengi anlaşılınca iş işten geçmişti ve yine en ağır darbeyi sol yemişti.

Bültene kayıt ol