25 Eylül 1933: Time dergisi, Atatürk'ü diktatör olarak nitelendirdi

25.09.2016 - 11:38
Haberi paylaş

1930'lu yılların başında bizzat Atatürk tarafından Türklerin geçmişiyle ilgili olarak ortaya atılan teoriler, dünyanın çeşitli yerlerinde bilim insanları tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Time dergisi de bu konuyu ele almış, "diktatör" olarak nitelendirdiği Atatürk'ün emriyle hazırlanan tarih kitaplarında gelmiş geçmiş bütün kavimlerin aslında Türk olduğu iddialarının yankılarını ve sonuçlarını incelemişti.

Time, 25 Eylül 1933 tarihindeki nüshasında "diktatör" Mustafa Kemal'in Kuran'ın Arapça okunmasını yasaklamasından, Latin harflerini ve yeni takvimi kabul etmesinden sonra, bu kez Türk tarihini ele aldığını yazıyordu. Mustafa Kemal tarafından okullarda okutulması için hazırlatılan ders kitaplarında Türklerin bundan 5.000 yıl önce eski taş çağında Batı Avrupa'ya nasıl geldiğinin, meşhur Amazonların aslında savaşçı Türk kadınları olduğunun, eski Çin sülalelerinin, Hint-Avrupa kökenli Hinduların, Etrüsklerin, Truvalıların ve Giritlilerin hepsinin Türk olduğunun anlatıldığını yazan Time, konuya dair bilim insanlarının görüşlerine de yer veriyordu.

Örneğin Pennsylvania Üniversitesi'nden Profesör Walter Woodburn Hyde, bu çalışmaları incelemiş ve "Türkiye dışında bir değer taşımayacakları" sonucuna ulaşmıştı. Time, ardından Türkiye'deki eğitim sisteminin Lozan Anlaşması uyarınca Türkiye devletinin kontrolünde olduğunu, dolayısıyla İstanbul'da bulunan Robert Koleji'nin de ister istemez bu tarih kitaplarını okutmak zorunda kaldığını yazıyordu.

Oysa Atatürk, tarihte nam salmış bütün şahsiyetlerin Türk olduğuna dair sarsılmaz bir inanca sahip olduğu gibi, kendince buna deliller de getiriyordu. Örneğin 1932'de Adana'yı ziyaret ettiği zaman İl Maarif Müdürü İsmail Habip (Sevük)'e şunları anlatmıştı:

"Neydi o Sezar'ı az kalsın mağlup eden Goluva başkumandanının adı? Karışık çetrefilli bir adı var, ha: Versingetoriks! Fransız tarihlerine göre bu isim 'bahadırların büyük reisi' demekmiş. Halbuki hecelere ayırınca ne olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Birinci hecenin başındaki vavı kaldır, 'er' kalır. İkinci hece 'senk', yani 'cenk'. Üçüncü hece 'torik', yani 'Türk'." (Palazoğlu, A. Bekir: Başöğretmen Atatürk, MEB Yayını 1991, Cilt II, S. 689)

Devlet Bahçeli, benzer bir "bilimsel" yöntemi bundan bir süre önce partisinin belediye başkan adaylarını açıklarken, MHP'nin 40. kuruluş yıl dönümüyle ilgili yaptığı bir hesapta da kullanmıştı: "2009 yılındayız. 2009'un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. Ne kalır, 2 ile 9. 2 ile 9'u toplayın 11 eder. Şimdi de 29'la 11'i toplayın, 40 eder. Bunlar tesadüf olamaz..."

Aradan geçen 80'den fazla yıl zarfında Türkiye'de "bilimsel" faaliyetler aynı hızla sürüyordu, ancak Time Atatürk'ün diktatör olduğu konusunda yanılgıya düşüyor olmalıydı. Çünkü Atatürk döneminde tek parti yönetimi yoktu, muhalefet etmek yasak değildi, yapılan serbest seçimlerde çok sayıda siyasi parti adaylarını meclise sokabiliyordu, milletvekilleri bir kişinin lütfuyla değil, seçim bölgelerinin tercihlerine göre belirleniyordu, yargı emirlerini doğrudan bir kişiden almıyordu, bağımsızdı ve cumhurbaşkanı ülkeyi 15 sene gibi görülmedik uzunlukta bir süre de yönetmiyordu...

Değil mi?

Bültene kayıt ol