16 Eylül 1961: Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildi

16.09.2016 - 11:22
Haberi paylaş

27 Mayıs 1960'ta yapılan askeri darbe sonrasında DP'nin önde gelen kadrolarının tümü tutuklandı. Yassıada'da yapılan bir dizi yargılama sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve başta Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan başta olmak üzere, DP'nin 14 ileri gelen üyesi ölüm cezasına çarptırıldı. 16 Eylül 1961'de Zorlu ve Polatkan'ın idam cezaları infaz edildi.

Türkiye'nin ilk askeri darbesi 1960 yılında gerçekleştirildi. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına sürüklediğini iddia eden bir grup subay, 27 Mayıs tarihinde yönetime el koydu. Darbeciler 37 subaydan oluşan bir "Milli Birlik Komitesi" kurdular. Bu komite TBMM'yi feshetti, cumhurbaşkanını, başbakanı, genelkurmay başkanını, tüm bakanlar kurulu üyelerini ve daha birçok kişiyi tutukladı.

Darbeciler tutuklananları Yassıada'da kurulan özel bir mahkemede yargıladılar. 14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 11 ay 1 gün sürdü. 203 gün davalara bakıldı, 872 oturum yapıldı. 19 davaya bakıldı, 1068 tanık dinlendi ve yargılamalar hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu. Bu düzmece mahkemenin vereceği karar aslında en başından beri belliydi. Baştan sona skandalların birbirini kovaladığı mahkemenin başkanı Salim Başol, Hasan Polatkan'ın kendisini savunmaya başlaması üzerine "'kısa kes" demiş, Polatkan "o halde savunma yapmayayım mı?" diye sorunca "'yapma'" cevabını vermişti.

Adnan Menderes'in de kendisini savunma hakkı tanınmamış, idamla yargılanan kişilerin savunmaları birkaç dakikayla sınırlı tutulmuştu. Bebek Davası, Köpek Davası gibi rezaletler yaşanan mahkeme sonucunda Bayar, Menderes, Polatkan, Zorlu ve başka DP ileri gelenleri idama mahkûm edildiler. 16 Eylül 1961'de Polatkan ve Zorlu'nun cezaları infaz edildi.

1923 yılında cumhuriyeti kuran askeri-sivil bürokrasi kadroları, tek parti diktatörlüğünde "nasıl olsa bizim" mantığıyla meclise geniş yetkiler tanımışlardı. Ancak konjonktürün de etkisiyle çok partili sisteme geçmek zorunda kaldılar ve 1950 seçimlerinde iktidara sivil-askeri bürokrasinin temsilcisi olmayan Demokrat Parti geldi. Meclise neredeyse tek başına egemen olan DP'nin bu gücü, sivil-askeri bürokrasinin hiç arzu etmediği bir durum meydana getirdi. 1960 yılında yapılan darbeyle bu zümre iktidarı tekrar ele geçirdiği gibi, her zaman seçimlerle iktidar olamayacağını anladığından MGK, Anayasa Mahkemesi vb. kurumlarla seçimleri kazanmasa bile iktidarını sürdürme yoluna gitti. 12 Mart, 12 Eylül darbeleriyle de bu kurumların yapıları daha da güçlendirildi.

Bültene kayıt ol