18 Ağustos 1976: Doğu Almanya'da Protestan rahip Oskar Brüsewitz kendini yaktı

18.08.2016 - 08:32
Haberi paylaş

İşçilerin ve köylülerin devleti olduğu iddiasıyla kurulan stalinist Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DAC), ilk gününden itibaren işçiler ve emekçiler için devasa bir hapishane oldu. Sözde işçi devletinde başta grev hakkı olmak üzere tüm haklar ortadan kaldırıldı, tüm özgürlükler rafa kaldırıldı. Gizli polisin ağır baskısı altında nefes bile alınamayan ortamda, Protestan rahip Oskar Brüsewitz, çocuklar ve gençler üzerindeki baskıları protesto etmek için kendisini yakma eylemi gerçekleştirdi.

Oskar Brüsewitz, 1929 yılında fakir bir zanaatkâr ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. 1943 yılında ticaret dalında meslek öğrenimi almaya başladıysa da, zorla askere alındığı için henüz 15 yaşında eğitimini yarım bırakmak zorunda kaldı. Gönderildiği Varşova'da askerden kaçtı ama yakalandı. Sovyet ordusu tarafından esir alındı, 1945 sonbaharında sonradan Demokratik Almanya Cumhuriyeti adını alacak olan Sovyetler Birliği İşgal Bölgesi'nde serbest bırakıldı.

Brüsewitz iki yıl ayakkabıcılık eğitimi aldı. 1954'ten itibaren Hıristiyanlığa ilgi duymaya başladı. Dinin ve din kurumlarının tümüyle stalinist bürokrasinin denetimine girdiği ülkede, rahip olmak için gereken diplomayı almak üzere ilahiyat okuluna devam etti. Ancak ülser hastalığı okulu bitirmesine izin vermedi ve ayakkabı ustası olarak çalışmaya başladı. Kısa bir sürede yaşadığı yerin dindar kesimleri tarafından tanınmaya başlandı. Özellikle çocuklar ve gençler için yaptığı çalışmalarla, oyun parklarının açılması için gösterdiği çabayla, yönetim kurulunda bulunduğu kilisenin duvarlarına neon ışıklarıyla İncil'den pasajlar yazmasıyla gizli polis STASI'nin dikkatini çekti.

Devletle başının belaya girmesini istemeyen kilise yönetimi, Brüsewitz'i daha az nüfuslu bir başka bölgeye gönderdi. Burada ilahiyat okulunu bitiren Brüsewitz, rahip olarak çalışmaya başladı. Vaazlarında stalinizmi eleştirmeye başladı. Özellikle okullarda çocukların ve gençlerin büyük baskılara maruz kaldığını giderek daha sık ifade etmeye başladı. Bunun üzerine devlet ve kilise yönetimi tarafından "delilik"le suçlandı. Cemaati, Brüsewitz'in kilisesine gitmemesi için tehdit edildi. Sahil olduğu ayakkabı dükkanı "devletleştirilerek" elinden alındı.

18 Ağustos 1976 yılında Oskar Brüsewitz geride başta çocuklar ve gençler olmak üzere, stalinizmin toplum üzerindeki baskısını eleştiren bir yazı bırakarak, üzerine benzin dökmek suretiyle yaşamına son verdi.  Devlet kurumları bir süre bu olayın duyulmaması için çaba harcadı. Ancak 20 Ağustos'ta Batı Almanya televizyon ve radyolarında kendini yakma eylemi duyurulmaya başlayınca, DAC gazeteleri de eylemin haberini verdi. Sosyalist Birlik Partisi (SED) bürolarında kaleme alınan haberlerde, Brüsewitz'den bir psikopat olarak söz ediliyordu.

Tüm ağır baskılara rağmen, Brüsewitz hakkında yazılanlara karşı protesto sesleri de yükselmeye başladı. Aralarında Rolf Biermann ve Bettina Wegner gibi entelektüellerin de bulunduğu isimler, ayrıca kendilerini "Marksistler" olarak adlandıran 35 kişilik bir grup, SED Merkez Komitesi'ne protesto mektupları gönderdi. Bu kişiler de ağır baskılara maruz kaldı; ancak başlattıkları hareket, 1989'da stalinizmi tarihin çöplüğüne gönderecek olan devrimin öncülü olarak kabul edilmektedir.

Bültene kayıt ol