9 Haziran 1942: Anıtkabir proje yarışması sonuçlandı

09.06.2016 - 08:47
Haberi paylaş

Bundan 74 yıl önce bugün, Anıtkabir için açılan proje yarışmasını Prof. Dr. Emin Halid Onat ile Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda'nın kazandığı açıklandı. Aslında iki katlı olan, fakat tasarruf tedbirleri gerekçesiyle ikinci katı inşa edilmeyen binanın yapımı için Rasattepe'de Friglerden kalan Tümülüsler tahrip edilerek tarih katledildi. Anıtkabir, hâlen bir kült merkezi olarak önemini koruyor.

Ankara'nın Ulus semtinde bulunan Hacı Bayram Camii, hemen yanında bulunan bir Roma tapınağının kalıntılarının üzerine inşa edilmişti. Ayrıca tapınağın taşları da inşaat malzemesi olarak kullanılmıştı. Tapınak, henüz yaşarken tanrılaştırılan ilk imparator olan Augustus adına yapılmıştı. Ön cephesinde bugün bile görülebilen, Latince ve Yunanca dillerinde yazılmış bir yazıt bulunmaktadır: Res Gestae Divi Augusti, yani: Tanrılaşmış Augustus'un İcraatları.

Bu yazıtta Augustus'un politik kariyeri, elde ettiği askeri başarılar, aldığı payeler anlatılmaktadır. Ayrıca halka yaptığı iyilikler, bayındırlık işleri için harcadığı paralar, halka ne kadar hububat dağıttığı, düzenlediği gladyatör dövüşleri konusunda ayrıntılı bilgi verilmekte, saltanatı sırasında diğer uluslarla nasıl ittifaklar kurduğu tasvir edilmektedir.

Bu tapınağa pek uzak olmayan bir başka tepe üzerinde, Rasattepe'de, bir başka anıtsal bina yükselmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ekibin başındaki kişi olan Mustafa Kemal Atatürk anısına dikilmiş bir yapıdır bu. 1938 yılındaki ölümünden sonra, iktidara gelen yeni ekip, kendi ifadelerine göre "Türk milletinin kurtarıcısı, atası, velinimeti, her şeyi" olan Atatürk'e layık bir anıt-mezar yapmak için bir proje yarışması açtı. Gerçekte iktidar sahiplerinin iktidarlarını daim kılacak tanrısal bir güç yaratmak için başlattıkları bu girişimin, Prof. Dr. Emin Halid Onat ile Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda'nın projesine uygun olarak yapılması kararlaştırıldı.

Onat ile Arda'nın projelerinin kazanmasındaki en büyük etken, bu iki mimarın "Türk" olmasıdır. Bu gerçek açıkça ifade edilmiş, ancak yanına çeşitlilik olsun diye, bu projenin araziye uygunluğunun öteki projelerden çok üstün olduğu da eklenmişti. Gerçi diğer mimarların arasında Krüger, Foschini gibi uluslararası alanda tanınmış mimarlar da vardı, ancak her ne hikmetse projelerini araziye uygun olarak hazırlayamamışlardı.

Anıtkabir'in bundan sonraki hikâyesi bilinmektedir. Pek az bilinen bir şey ise, Augustus Tapınağı ile Anıtkabir arasındaki "şaşılacak" benzerliktir. Her iki yapı da neredeyse aynı plana göre inşa edilmiştir; bunda şaşılacak bir şey yoktur, Türk mimarlarının Anadolu'da 2000 yıl önce yaşamış, üstelik Türk Tarih Tezi'ne göre Türk olan insanların yaptığı bir eserden etkilenmemiş olmalarını düşünmek abestir.

Her iki yapının cepheleri yazıtlarla doludur. Bu yazıtlarda bina kimin adına yapıldıysa, onun icraatları, başarıları vs. ballandırıla ballandırıla anlatılmaktadır. Her iki şahsın hayatının başarılarla geçmiş olması, bir tek olsun başarısızlıklarının bulunmaması, yine ayrı bir benzerlik oluşturmaktadır. Augustus Tapınağı, henüz hayattayken tanrılaştırılan bir imparator için dikilmişti. O zamanlar Ankara'yı da içine alan Bitinya Eyaleti'nin yöneticileri ve ileri gelenleri düzenli olarak tapınağı ziyaret ediyor, dilek ve ricalarını bildiriyor, hoşlanmadıkları kişi ve kurumları tanrılaşmış imparatora şikâyet ediyorlardı. Anıtkabir'e de kendisini bu ülkenin sahibi olarak görenler düzenli aralıklarla gelip, arzu ettikleri şekilde davranmayanları Atatürk'e şikâyet ediyorlar.

Augustus Tapınağı bugün bir yıkıntı.

Anıtkabir ise ayakta duruyorsa da, siyasi içeriği bir yıkıntı...

Bültene kayıt ol