Bakunin, (30 Mayıs 1814–13 Haziran 1876) tanınmış bir Rus anarşisttir. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir ve "anarşizmin babaları" olarak anılan grubun arasında bulunur. Marx'ın proletarya diktatörlüğü düşüncesini yanlış bulmasına, işçi sınıfının politika yapmasını otoriter bir eğilime bağlamasına rağmen, kendisi otoriter ve komplocu bir örgüt kurdu. 1876 yılında İsviçre'de öldü.
Bakunin, hangi isim ya da biçim altında olursa olsun, Tanrı da dahil olmak üzere tüm dış otorite sistemlerini reddediyordu. Tanrı ve Devlet (ölümünden sonra 1882 yılında basıldı) adlı eserinde şöyle yazıyordu: "İnsanın özgürleşmesi yalnızca buna bağlıdır, çünkü o doğanın yasalarına itaat eder; onlar insana dışarıdan insani ya da ilahi, kolektif ya da bireysel her ne olursa olsun herhangi bir yabancı irade tarafından empoze edildiği için değil, kendisi onları böyle kavradığı için."
Böylece doğa kanunlarının farkına her insan kendisi varır. Bakunin'in akıl yürütmesi sonunda bu kanunların kendi doğasının kanunları olduğu için, bireyin bunlara uymaktan başka çaresinin olmadığı ve bu nedenle politik organizasyonların, yönetimlerin ve yasaların derhal yok olacağı düşüncesine varır.
Bakunin aynı şekilde herhangi bir imtiyazlı konumu ya da sınıfı reddetmiştir. Çünkü "bu ayrıcalığın acayipliğidir ve her ayrıcalıklı konum insanın kalbini ve zihnini öldürür. Ayrıcalıklı insan, politik ya da ekonomik fark etmez, zihnen ve kalben bozulmuş insandır."
Bakunin'in devrimci programını gerçekleştirme yöntemleri de onun prensiplerinden daha az anlamlı değildir. Bakunin'in tanımladığı gibi, bir devrimci özel bir ilgi ya da duyguya izin vermeyen, din, vatanseverlik ya da ahlak konusunda, onu kelimenin her anlamıyla var olan toplumu altüst etme görevinden saptıracak hiçbir şüphe taşımayan, sadık bir insan olmalıdır.
Bakunin ile Karl Marx, 1840''lı yıllarda Paris'te sürgün oldukları yıllarda tanışmış ve arkadaş olmuşlardı. Marx, Bakunin ve bir başka tanınmış anarşist yazar Pierre Joseph Proudhon'la uzun uzun Hegel konuşurdu. Marx, Kapital'in I. cildini tamamlamayı başardığında eski bir sol Hegelci olan dostu Bakunin'e kitabın bir kopyasını hediye etmişti.
Bakunin'in fikirleri ise "yıkma arzusu yaratıcı bir arzudur" şeklinde özetlenebilecek fikrin etkisi altında Rus komplocu devrimci Neçayev'e yakınlaşmıştı. Bu fikirlerle devrimci eylemlere girişmeye çalışan Bakunin 1848'den sonra Rus Çarı'nın eline düştü. Ünlü Peter-Paul Hapishanesi'ne kapatıldı. Hapishanede kaldığı sürede Çar I. Nicholas'a "ruhani baba" olarak hitap ettiği bir "itirafname" kaleme aldı. Bakunin, 1861 yılında Sibirya'dan kaçarak Londra'ya gitti. Burada yolu Marx'la bir daha kesişti.
Bakunin 1868'de I. Enternasyonal'e katıldı. I. Enternasyonal işçi hareketinin en geniş örgütlülüğüydü. İçinde Marx etrafında toplanmış sosyalistlerden, Proudhonculara, ütopik sosyalistlerden, İngiliz sendikal hareketine kadar pek çok akım vardı. Bu çeşitlilik I. Enternasyonal'in hem gücünü hem de zayıflığını oluşturuyordu. I. Enternasyonal'deki en sert mücadelelerden birisi marksistler ve anarşistler arasında yaşandı.
Marx'ın proletarya diktatörlüğü kavramını yanlış bulan, işçi sınıfının kendisini bir devlet olarak örgütlemesine ve politika yapmasına karşı çıkan Bakunin, Marx'ı otoriterlikle suçlar. İşin ilginç yanı şudur ki Marx'ı otoriterlikle suçlaşan Bakunin, Enternasyonal içinde bütünüyle emir komuta zinciri içerisinde çalışan ve sadece kendinin sözünün geçtiği bir komplocu örgüt kurmuştur. Bakunin'in tavrı aslında elitisttir. İşçi sınıfının politik olarak bağımsızlığını değil, politikadan bağımsızlığını savunur.
1871 Paris Komünü sonrasında Bakunin ile Marx arasındaki ayrılıklar iyice su yüzüne çıktı. Anarşistler acil isyanlar peşindeyken, Marx o an için devrimci hareketler beklemiyor, aceleci eylemlere karşı koyuyordu. 1872 Lahey Kongresi'nde Bakunin ve arkadaşları Enternasyonal'den ihraç edildi.
Bakunin'in birçok anti-semitik basmakalıp sözü tekrar ettiği bilinir. Örneğin Yahudileri şöyle tanımlar: "sömürgeci bir mezhep, asalak insanlar, yalnızca ulusal sınırların ötesinde değil, aynı zamanda tüm politik görüş farklılıklarının ötesinde sıkıca ve samimiyetle birbirine bağlanmış homurdanan tek bir parazit... [Yahudilerin] ulusal karakterlerinin temel özelliğini oluşturan ticari hırsları vardır".
Bakunin kuşkusuz bir devrimciydi. Ancak yanlış politik anlayışı ve genel olarak tutarsız kişisel özellikleri onu elitist bir eylem adamı yapıyordu. Özgürlüğe olan tutkusu, başkalarına olan güvensizliği ile birleştiğinde kendi idealini yönetmek isteyen otoriter bir kişilik çıkıyordu ortaya. Adından sıkça söz ettiren bu anarşist devrimci, Enternasyonal'in resmi olarak sona erdiği 1876 yılında öldü.