Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), AKP'nin savaş politikalarına karşı, diğer emek örgütleri ve meslek odalarıyla birlikte emek, barış ve demokrasi için merkezi bir mitingin düzenlenmesini acil bir görev olarak gördüğünü ilan etti.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi açıklandı.
15 Eylül 2015 tarihinde DİSK Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen DİSK Başkanlar Kurulu, Türkiye'nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu kaydederken, "DİSK olarak başta işçi sınıfı olmak üzere tüm halkımızı, Ortadoğu benzeri bir çatışmanın ülkemize de taşınmakta olduğu konusunda uyarmak zorundayız. Suruç'ta 33 insanımızın öldürüldüğü katliamın ardından ülkeyi yönetenlerin attığı her adım, ülkeyi uçurumun eşiğine getirmekte, her gün biraz daha şiddet sarmalına sürüklemektedir" dedi.
Sandıkta kaybettikleri oyları savaş mevzilerinde kazanmayı planlayanların, kan ve ceset fışkıran bu toprakları bir kez daha kan ve gözyaşı ile sulamaktan çekinmediğini ifade eden DİSK, "Suriye başta olmak üzere Ortadoğu'ya yönelik savaşı kışkırtan hükümet, bu politikaları daha da derinleştirmeyi, savaşı ülke içine de taşımayı tercih etmektedir" diye belirtti.
Emekçilerin hakları yok ediliyor
"Emekçilerin hakları yok edilmektedir" diyen DİSK, bugün tanık olunan yönetim şeklinin fiili "yönetim şekli değişikliği" ilanı işçi sınıfının yıllardır yaşadığı hukuksuzluğun genelleşmesi anlamına geldiğini kaydetti. Ülkeyi ateşe atan siyasi iktidarın, diğer taraftan da işçi sınıfına karşı saldırılarını sürdürdüğünü belirten DİSK, şöyle dedi:
"Anayasa Mahkemesi'nin son kararında da görüldüğü gibi işçilerin grev hakkı, Anayasa'ya aykırı bir biçimde gasp edilmiştir. Taşeron işçilerin kazandıkları mahkeme kararları hiçbir şekilde uygulanmamaktadır. Her gün 6-7 işçi ölürken devletin tüm imkânları işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan işverenleri korumak için seferber edilmiştir. Halkın tek başına yönetme yetkisi vermediği AKP hükümeti madenlerde iş cinayeti işlemeyi 5 yıl daha serbest bırakan nitelikteki bir düzenlemeye imza atmıştır."
Direnme hakkı
Ülkenin totaliter bir rejime sürüklendiğini belirten DİSK Başkanlar Kurulu, "İşçilere karşı sermaye çıkarı söz konusu olduğunda yıllardır yasa ve hukuk tanımayan iktidar, bugün aynı hukuk tanımazlığı kendi amaçları için sürdürmeye devam etmektedir" dedi.
Ülkenin büyük bir siyasi kaosa ve ekonomik çöküşe sürüklendiği bir dönemde işçi sınıfının/emekçilerin ve yurttaşların üzerine düşen temel sorumluluklardan biri de demokratik, yaşamsal ve evrensel "itiraz" haklarını kullanmaları olduğunu belirten DİSK, "Bu haklarını kullanmayanlar, meşru zeminlerde direnmeyenler, gelecek günlerde nefes alacak kanalları bulmakta güçlük çekeceklerdir" diye kaydetti.
Savaşa karşı miting
Örgütlerinin siyasi iktidarın saldırısı altında olduğunu kaydeden DİSK Başkanlar Kurulu, şu kararları aldı:
"- Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki; bu topraklar kana ve gözyaşına doymuştur. 35 yıldır silahlarla çözülemeyeceğini gördüğümüz bu sorun, dökülen her damla kan ile daha da çözümsüzleşmektedir. Artık silahlar derhal susmalıdır! Cenazelerin gelmemesi, kardeş kanının akmaması için eller tetikten çekilmeli, demokratik çözüm zemini oluşturulmalıdır.
- Savaşa karşı barışı; baskı, şiddet ve zora karşı özgürlükleri ve demokrasiyi; yolsuzluğa, hırsızlığa ve sömürüye karşı emeğin mücadelesini yaşamın her alanında yükseltecek, yönetenlerin halkımızı sürükledikleri uçurumu ve ülkemize karşı işledikleri suçları bulunduğumuz her alanda yüksek sesle haykıracağız.
- Başkanlar Kurulumuz bu politikaların bir parçası olarak basına uygulanan sansür, baskı ve saldırıları kabul edilmez bulur. Özgür ülke, özgür basın için halkın haber alma hakkı mücadelesini ve basın ifade özgürlüğü mücadelesini demokrasi mücadelesinin parçası olarak görür.
- Bu nedenle Başkanlar Kurulumuz, akıtılan kardeş kanının son bulması, daha büyük acılar yaşanmasının önüne geçilmesi için, emek, barış ve demokrasi mücadelesini yükseltmek için DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin çağrısıyla bir merkezi mitingin örgütlenmesini acil bir görev olarak görmektedir.
- Türkiye'nin aydınlık geleceği ve halkımızın esenliği için elele verip kolkola girmesi gereken kimi sendikalar, "sivil toplum örgütleri" ve kurumların bu sorumluluklarından kaçtıklarını üzülerek görmekteyiz. Toplumun tüm demokratik ve muhalif kesimlerini "terörist" gören SARAY'ın yaptığı organizasyonlarda, savaştan medet uman sermaye örgütleriyle yanyana gelerek halka "kardeşlik" çağrısı yapılamaz. İktidardan bağımsız bir biçimde örgütlenmeyen, iktidara "dur" demeyen her türlü organizasyon, sloganı ne olursa olsun savaş politikalarına yandan, kenardan, köşeden destek sağlamaktadır.
- Türkiye'yi yönetenler kendi ikballeri için ülkeyi bir uçurumun eşiğine getirirken ekonomik kriz de derinleşmektedir. Kurların hızlı artışı daha fazla zam ve işçiler için daha fazla yoksullaşma demektir. Yüksek döviz borcu yükü altındaki Türkiye ekonomisi alarm vermekte, işsizlik yükselmektedir. Sermayenin ve iktidarın, derinleşen krizin faturasını emeğe ödetmeye çalışacakları bir sır değildir. Kriz gerekçesiyle, olası işten çıkarmalara, hak gasplarına ve hayat pahalılığına karşı emeği savunacak bir mücadele hattını bugünden örmek gerekmektedir.
- İçinde bulunduğumuz tarihsel süreç, kendini halktan ve emekten yana gören tüm muhalif örgütlerin önüne acil görevler çıkarmıştır. Bu görevleri yerine getirme yükümlülüğümüzle omuzlarımızdaki ağırlığı taşırken, mücadele etmek durumuyla karşılaşmaktayız."