Son on yılda en az 828 göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti

19.12.2022 - 09:59
Haberi paylaş

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), son on yılda (2013-2022) en az 828 göçmen/mülteci işçinin hayatını kaybettiğini açıklayarak Göçmen/Mülteci İş Cinayetleri Raporu'nu paylaştı. 

18 Aralık günü, Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak 2000 yılında "Uluslararası Göçmenler Günü" olarak kabul edildi. Her yıl 18 Aralık'ta kutlanan Uluslararası Göçmenler Günü; dünya çapında göçmenlerin ve yerinden edilmiş insanların yaşamları ve sorunları konusunda bir farkındalık oluşturmayı hedefliyor.

İSİG raporu, başta Katar olmak üzere dünyanın her ülkesinde iş cinayetlerinde hayatını kaybeden göçmen/mülteci işçilere adayarak şöyle dedi:

Katar'da 6 bin 500 göçmen işçi öldü

"Bugün, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü. Bu yıl Katar'da düzenlenen Dünya Kupası, futboldan çok göçmen işçi ölümleri ile gündeme geldi. Statların yapım sürecinde çoğunluğu Pakistanlı, Nepalli, Sri Lankalı, Bangladeşli, Filipinli ve Kenyalı olmak üzere 6 bin 500 işçinin (bazı kaynaklar göre 15-20 bin civarı) iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Türkiye'de göçmen/mülteci işçilere dair satırbaşları

Geçen yıllarda göçmen/mülteci işçiler konulu yedi rapor çıkaran İSİG, 2013-2022 yılları arasındaki 10 yılda 828 göçmen/mülteci işçinin hayatını kaybettiğini aktardı. 

Raporların özetine göre şu noktalar ön plana çıktı: 

Her yıl ortalama 83 göçmen/mülteci iş cinayeti tespit edildi. Tüm iş cinayetlerinin yüzde 4,4'ü. Yaklaşık her yirmi iş cinayetinin biri göçmen/mülteci işçi.

İş cinayetlerinde ölen göçmen/mülteci işçilerin yüzde 51'i Suriyeli, yüzde 18'i Afganistanlı. Her on ölümün yedisini savaşlardan dolayı yaşadığı yerleri terk eden mülteciler oluşturuyor.  

Göçmen/mülteci iş cinayetleri, tarım (yüzde 29) ve inşaat (yüzde 25) işkollarında yoğunlaşıyor. Patronlar tarafından "harcanabilir işçiler" olarak görülen göçmen/mülteciler hiçbir kural olmadan uzun çalışma saatlerinde, en düşük ücretle, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan 'en dipte koşullarda' çalıştırılıyor. 

Tarım işkolunda uygun olmayan minibüslerde ve insan taşımacılığının yapılmaması gereken traktör römorklarında aşırı sayıda işçinin taşınması ve yollara savrulması; inşaatlarda alınmayan önlemler sonucu yüksekten düşmeler; sanayide patlamalar, yanmalar, ezilmeler ve zehirlenmeler ile göçmen/mülteci işçilere dönük şiddetler (bazen işyerlerinde göçmenler arası) başlıca ölüm nedenleri.

Göçmen/mülteci işçilerde çocuk işçilerin ve kadın işçilerin ölüm oranı yüzde 9. Tüm iş cinayetleri ile karşılaştırdığımızda çocuk işçi ölümleri iki katı aşkın, kadın işçi ölümleri yarım kat fazla. Yani göçmen/mülteci çocuk ve kadın işçiler güvencesiz çalışma havuzunun en önemli kaynakları ve iş cinayetlerine daha fazla maruz kalıyorlar. 

En çok ölüm sırasıyla İstanbul, Şanlıurfa, Konya, Gaziantep, Kocaeli, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya ve Mersin'de. Bu şehirler sanayinin ve tarımın merkezleri olmanın yanı sıra yoğun bir yapı inşasının olduğu yerler.

Örgütlenmelerle ilgili birkaç örnek

Aliağa Petkim Star Rafinerisi'nde çalışan Hindistanlı işçiler verilen yemeklere tepki göstermiş ve 'beslenme hakkı' direnişleriyle gündeme gelmişlerdi. Yine Torbalı'da çalışan Türkiyeli ve Suriyeli tarım işçilerinin yevmiyelerin artırılması için kurdukları birlik ve iş bırakma, kısmi zam getirmişti. Adana'da saya işçilerinin ve Gaziantep'te tekstil işçilerinin ortak mücadeleleri önemli deneyimler olarak yerini aldı.

Türkiye sendikal hareketinde ise son dönemde göze çarpan üç gelişme var. Birincisi DİSK Gıda-İş'in Esenyurt bölgesinde işkolu ayrımı gözetmeksizin yaptığı çalışma, ikincisi BirTek-Sen'in Gaziantep'te Suriyeli işçilerin sorunlarını gündemleştirme mücadelesi, üçüncüsü Göçmen İşçileri Sendikası Girişimi'nin oluşturmaya çalıştığı göçmen/mülteci işçi perspektifi.

Bültene kayıt ol