DSİP’in ev sahipliğinde düzenlenen Sosyalist Tartışma’nın ikinci gününde Ekim Devrimi, kadın hareketi, iklim değişikliği, Kürt sorunu ve emperyalizm tartışılıyor.
Sosyalist Tartışma’nın ikinci günü “1917: Darbe mi, devrim mi?” toplantısı ile başladı. İlk konuşmacı Dila Ak, 1917’nin darbe olmadığını Bolşeviklerin Kornilov Darbesi’ne karşı verdiği mücadeleyi örnek vererek anlattı. Şubat Devrimi’nden Ekim Devrimi’ne giden süreçte Lenin’in örgütlenmeye verdiği önemi vurgulayan Ak, Bolşeviklerin ancak çoğunluğu kazandıktan sonra devrimi yapabildiklerini söyledi.
Onur Devrim Üçbaş ise Uluslararası Sosyalizm geleneğinin işçi sınıfının çoğunluğunu kazanmayı hedefleyen bir gelenek olduğunu söyleyerek, Ekim Devrimi’nin işçilerin kendi eylemi olduğunu belirtti. Bugün dünyadaki işçi sınıfının 1917’ye göre çok daha gelişkin olduğunu belirten Üçbaş, devrimci bir partiyi bugünden inşa etmek gerektiğini vurguladı.
Günün ikinci toplantısı "Otoriter sağ yönetimler ve kadınların direnişi" başlığını taşıyordu. Toplantıda Nurdan Düvenci, otoriter bir sağın yükseliyor olmasının tüm dünyada kadınlar için daha fazla baskı anlamına geldiğini söyledi. Dünyanın pek çok yerinde kadınların otoriter yönetimlere hemen tepki gösterdiğini anlatan Düvenci, dünyadan mücadele örnekleri verdi. Türkiye'de de AKP iktidarının kadınları hedef alan pek çok adım attığını söyleyen Düvenci, bunun AKP'nin muhafazakarlığının yanısıra neoliberalliğinden kaynaklandığını ve kadınların mücadele ile bu saldırıların bir kısmını püskürtebildiğini söyledi. Toplantıda aynı zamanda Donald Trump'ın iktidara gelişi ardından gelişen kadın hareketi tartışıldı.
"İklim değişiyor, biz durdurabiliriz" toplantısına katılan aktivistler, nükleere karşı mücadele çağrısı yaptı. Toplantıda konuşan İdil Ügüt, iklim değişikliğinin sorumlusunun devletler ve şirketler olduğunu, sorunun kapitalizmden kaynaklandığını söyledi. Buna rağmen şirketlerden ve devletlerden medet umulamayacağını söyleyen Ügüt, iklim değişikliğine karşı mücadelenin aşağıdan bir mücadele olması gerektiğini söyledi. Diğer konuşmacı Açık Radyo'dan Ömer Madra'ydı. Madra, küresel iklim değişiminin her gün daha kötü sonuçlar yarattığını vurguladı, son günlerde okuduğu iki haberi örnek veren Madra, kanatlı böceklerin yüzde 70'inin neslinin tükendiğini ve geçen yıl kirlilik nedeniyle 9 milyon kişinin hayatını kaybettiğinin altını çizdi.
Kürt sorunuyla ilgili oturumda ilk olarak konuşan DSİP üyesi Can Irmak Özinanır, sosyalistlerin bu soruna bakışıyla ilgili Marx'ın "Başka bir ulusu ezen ulus özgür olamaz" sözüne ve Lenin'in görüşlerine atıf yaparak, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını savunduklarını anlattı. Özinanır, milliyetçiliği geriletmek ve işçi sınıfının birliğini sağlamak için bunun vazgeçilmez bir ilke olduğunu söyledi.
Çözüm süreci boyunca solun ve emek örgütlerinin barışı savunacak güçlü bir muhalefet inşa edememesini eleştiren Can Irmak Özinanır, o dönemde "Çözüme evet" gibi kampanyalar inşa etmeye çalıştıklarını, ancak solda "AKP ile barış mı olur?", "Demokrasi olmadan barış olmaz" gibi tartışmaların ağır bastığını ifade etti.
Fatma Bostan Ünsal ise çözüm sürecinden çıkarılacak dersin, barışı toplumsallaştırmak için daha fazla çaba sarf etmek gerektiği olduğunu, bu yapılabilseydi sürecin bu kadar rahat bitirilemeyeceğini söyledi.
İç ve dış koşulların Türkiye'yi Kürt sorunu konusunda diyaloğa zorladığını belirten Ünsal, ancak bunun için herkesin ve özellikle siyasetçilerin çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.
Toplantının diğer konuşmacısı Hakan Tahmaz, son çözüm sürecinde sivil toplumun ve siyasetin bir yol haritası önceliğine sahip olmamasının zaafiyete yol açtığını dile getirdi.
Tahmaz da çeşitli bölgesel gelişmeler nedeniyle Kürt sorununun çözülebileceğini ifade ederek, Irak Kürdistanı referandumunun bu konuda kalıcı değişikliklere yol açacağını savundu.
Siyasi partilerin, sendikaların ve toplumun çoğunluğunun "devletin bekası kaygısı" taşıdığını dile getiren Hakan Tahmaz, Irak'taki referandumun ardından gerçekleştirilen askeri saldırıya bu yüzden toplumsal muhalefet dahil kimsenin esaslı olarak karşı çıkmadığını belirtti. Tahmaz, barışçıl bir çözümün tekrar mümkün olması için Abdullah Öcalan'la görüşmelerin yeniden başlamasının şart olduğunu hatırlattı.
Salondan yapılan katkılarda ise CHP'nin çözüm sürecini "ihanet" olarak adlandırıp yargıya taşıma girişimleri, bu partinin son tezkerede de yerli-milli koalisyona eklemlendiği vurgulandı.
Bu toplantıda ayrıca, cezaevindeki HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş'a dayanışma mesajı gönderildi.