İstanbul’da DSİP tarafından düzenlenen Sosyalist Tartışma toplantıları, cuma günü yapılan iki oturumla başladı.
“100. Yılında Ekim Devrimi: Bugünün direnişleri için Ekim devriminden ilham almak” başlıklı ilk oturumda, DSİP’ten Yıldız Önen ve Başlangıç dergisinden Foti Benlisoy konuşmacı olarak yer aldı.
İlk konuşmacı Yıldız Önen, Ekim Devrimi’nin derslerinin bugün hâlâ geçerli olduğunu, Arap Baharı olarak adlandırılan devrimler sürecinin diktatörleri devirmesine rağmen karşı-devrimlerle karşılaşmasının bunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Ekim Devrimi’nin işçi sınıfının kendi eylemine dayandığını söyleyen Önen, sovyetin yani işçi konseylerinin pek çok ülkede devrimci durumlarda ortaya çıktığını ancak başarısız olduğunu, Rusya’da mücadelenin içinde kurulmuş bir Bolşevik Partisi olduğu için kazanım elde edilebildiğini anlattı.
Foti Benlisoy ise konuşmasına hafızanın bir mücadele alanı olduğunu hatırlatarak başladı. Lenin’i döneminin diğer Marksistlerinden ayıran şeyin devrimin güncelliği düşüncesi olduğunu söyleyen Benlisoy, Ekim Devrimi’nin bir karşıdevrim ile yenildiğini ve bundan sonrasının sosyalizm olmadığını hatırlatmak gerektiğini söyledi. Ekim Devrimi’ni hatırlamanın geçmişi hatırlamak olmadığını söyleyen Benlisoy, bugün devrimi yeniden güncel kılmak için mücadele etmek gerektiğini belirtti.
“Yerli ve milli ittifak tutmadı”
“Yerli ve milli: Yeni bir ideoloji mi?” başlıklı ikinci oturumda ilk olarak konuşan gazeteci Alper Görmüş, “Saflaşma daha önce, 60’lar ve 70’lerde sağ-sol şeklindeydi. 1990’lardan itibaren şiddetli bir siyasi mücadele görmeye başladık. 2015’e kadar sürecek olan bir dönem, aslında şu anda da sürüyor, laiklik-dindar muhafazakâr diyebileceğimiz iki grubun karşı karşıya gelmesi ile geçti” dedi.
2015’te siyasete özel bir mdüahale yapılmak istendiğini ve bunun sahibinin de Erdoğan olduğunu belirten Görmüş, “7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yerli ve milli 550 milletvekili istedi ve oradan itibaren iktidara yakın yazarlar çok farklı bir rotaya girmeye başladılar. Gülencilerin ve Batı’nın ittifakıyla diz çöktürülmek istenen Türkiye anlatısıyla tüm toplum “millilik” etrafında birleşmeye çağırıldı, Yenikapı ruhuyla yapılmak istenen buydu. Millilik dışında her şeyi bir kenara bırakmayı zerk etme çabasıydı bu” diye konuştu.
“Yerli ve milli tuttu mu?” sorusuna yanıt arayan Alper Görmüş, “Baştan daha tutabilir gibi gözüküyordu. İktidarın milliliğe çağrısı; Gülenciler, Kürt siyaseti ve Batı karşıtlığı, devlet zemininde bir karşılık buldu. Bugün televizyonlara çağrılan konuşmacılara baktığımızda, militan ulusalcıların pozisyonlarına baktığımızda, kısmen karşılık gördüğü söylenebilir. Ancak laiklik ve yaşam tarzı konularında endişe taşıyan geniş sivil kesimlerde, bu sosyolojide çok ciddi bir karşılık bulmadı” ifadelerini kullandı.
Murat Çelikkan ve Özlem Dalkıran ile dayanışma
Sosyalist Tartışma 2017’nin ilk gününde, Özgür Gündem’le dayanıştığı için hapiste olan Murat Çelikkan ve Büyükada’da tutuklanan insan hakları aktivisti Özlem Dalkıran unutulmadı.
Sosyalist Tartışma’ya katılanlar, “Murat Çelikkan’a özgürlük” ve “Özlem Dalkıran yalnız değildir” dövizleriyle dayanışma mesajı yolladılar.
“Yerli ve milli Türkiye’ye özgü değil”
Yerli ve milli ittifak üzerine tartışmanın diğer konuşmacısı olan Tolga Tüzün ise yerli ve milliliğin tarihinden söz ederek, Tolga Tüzün, “19. yüzyılda işçi sınıfı “biz”den bireye doğru geçerken, buna bir milliyet atanıyor. Yani artık mekânsal bağ değil, soyut ve ele gelmeyen, tepeden inme, iktidar ilişkilerinin tanımladığı bir “biz” ilişkileri kuruluyor” diye konuştu.
“Yerli ve millinin içindeki bütün kavramlar eski, egemen sınıfların her yerde kullandığı bir manipülasyon biçimi. Ama burada Kürtler dışında tüm siyasi aktörlerin üstünü örten bir rol üstleniyor” diyen Tolga Tüzün, yerli ve millinin Türkiye’ye özgü olmadığını, ABD’de de Trump’ın benzer politikaları ve söylemi Meksikalılar üzerinden kurduğunu söyledi.
Salondan yapılan katkılarda yerli ve milli ittifakın OHAL uyuglamalarıyla birlikte muhalefet etmek isteyen herkes üzerinde baskı oluşturduğu, daha özgürlükçü bir toplumda yaşamak için bunu karşısına alan bir strateji kurulması gerektiği, Türkiye’de ise son 10 yılda ırkçılığa karşı zengin bir mücadele geleneğinin olduğu belirtildi.
Sosyalist Tartışma'da hafta sonunun programı:
21 Ekim Cumartesi
11.00-12.15
1917: Darbe mi, devrim mi?
Dila Ak, Onur Devrim Üçbaş
13.00-14.15
Otoriter sağ yönetimler ve kadınların direnişi
Nebiye Arı, Nurdan Düvenci, Zişan Tokaç
15.00-16.15
İklim değişiyor, biz durdurabiliriz
Ömer Madra, İdil Ügüt
17.00-18.15
Kürt sorununda diyalog yöntemi mümkün değil mi?
Can Irmak Özinanır, Fatma Bostan Ünsal, Hakan Tahmaz
19.00-20.15
Emperyalizm ve güncel hegemonya krizi
Sotiris Kontogiannis - Sosyalist İşçi Partisi, Yunanistan
22 Ekim Pazar
13.00-14.15
Kapitalizm sonrası yaşam
Ferda Keskin, Roni Margulies
15.00-16.15
Göçler çağı: Göçler Çağı: Sınırlar, devlet, ırkçılık
Hakan Ataman, Meltem Oral
17.00-18.15
2019 yaklaşırken nasıl bir muhalefet örgütlenmeli?
Alev Erkilet, Garo Paylan, Şenol Karakaş
İletişim ve bilgi almak için: 0 (555) 4237407
Düzenleyen: Devrimci Sosyalist İşçi Partisi
Sosyalist Tartışma İstanbul'un etkinlik sayfası için tıklayın.