Yunanistan ve Türkiye'de 23-24 Ocak için planlanan mültecilerle dayanışma etkinlikleri başladı. Antikapitalistler, bugün İstanbul'da bir toplantı ve bir yürüyüş gerçekleştirdi.
İstanbul'daki kötü hava koşullarına rağmen, mültecilerle dayanışmak isteyen aktivistler, öncelikle saat 12:30'da Cezayir Restoran'ın toplantı salonunda buluştu.
"Irkçılığa hayır! Mültecilik insan hakkıdır" başlıklı toplantıda, Helsinki Yurttaşlar Derneği mülteci destek projeleri koordinatörü Hakan Ataman, Marksist.org editörü Ozan Tekin ile Suriyeli gazeteci ve insan hakları aktivisti Maisa Saleh konuşmacı olarak yer aldı.
Oldukça canlı tartışmalarla geçen toplantının ardından saat 15:00'teki yürüyüş için Tünel Meydanı'nda toplanma başladı.
Hem toplantıyı hem de yürüyüşü ulusal ve uluslararası basından Associated Press, ZDF, Anadolu Ajansı, Rudaw gibi çok sayıda kuruluş takip etti, katılımcılarla röportaj yaptı.
Odakule önüne kadar yapılan yürüyüşte "Irkçılığa dur de!", "Sınırlar açılsın, göçmenlere özgürlük", "Yaşasın halkların kardeşliği", "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" ve "Yaşasın küresel dayanışma" sloganları atılırken, eylemde Türkçe, İngilizce ve Arapça "Irkçılığa hayır! Mültecilik insan hakkıdır" yazılı pankart taşındı.
Eylem sırasında Suriyeli aktivist Maisa Saleh ile eyleme katılmak için İstanbul'a gelen İrlanda'daki ırkçılık karşıtı kampanya "Unite against racism" aktivisti Memet Uludağ birer konuşma yaptılar.
Odakule'ye gelindiğinde, Antikapitalistler adına basın açıklamasını İdil Ügüt okudu.
Açıklamanın videosu ve metnin tamamı şöyleydi:
Irkçılığa hayır!
Mültecilik insan hakkıdır!
Sınırlar açılsın!
ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayan ve bölgedeki devrimlerin bastırılması sonucu derinleşen Ortadoğu’daki sürekli savaş ortamı, bölgeyi senelerdir yaşanamaz hâle getirmiş ve bunun sonucunda başta Suriyeliler olmak üzere canını kurtarmak ve insanca yaşamak için yurtlarını terk eden milyonlarca insan tarihte görülmüş en büyük göç dalgasını başlatmıştı.
Savaşın doğrudan sorumlusu olan devletler ise mülteci sorununa çözümler üretmek bir yana dursun, akıncı gibi gördüğü göçmenlerin kendi ülkelerine girmelerine engel olmak için küresel çapta asayiş önlemleri almaya çalışıyor.
Bu da kaçmaktan başka çaresi olmayan bu insanları ya dolandırıcı ve insan kaçakçılarının insafına sığınmaya, ya da korkunç tehlikeli yöntemlerle iltica etmeye itiyor. Böylesi yöntemler de hepimizin bildiği gibi ki pek çok zaman toplu ölümlerle sonuçlanıyor.
Dün Suriyeli göçmenlere “kardeşimiz” diyen AKP de bölgedeki planları değiştikçe, para karşılığı Avrupa’nın mülteci bekçiliğini yapmakta hiçbir beis görmüyor.
AB ile anlaşma imzalandığından bu yana tutuklanan Suriyelilerin on binleri bulduğu ifade edilmekte. Bu insanlar özel tutuklu kamplarında tutuluyor ve kaçtıkları yerlere deport edilmekle tehdit ediliyorlar.
Devletlerin bu tutumları, hem Avrupa’da hem Türkiye’de ırkçı kampanyalara alan açıyor.
İltica etmek insan hakkıdır. “Geçici koruma”, ”misafirlik” boş laftır, sorunları geçiştirmektir. Bu savaşı üreten, sürdüren ve derinleştirenler asgari sorumluluk almalı ve yurdundan ettikleri insanlara insanca yaşamaları için statü vermelidir. Tüm kamplar boşaltılmalı ve kamplardaki insanların eşit koşullarda çalışmasının ve yaşamasının yolları üretilmelidir. İnsanları kaçtıkları yerlere geri göndermek insanlık suçudur ve hukuk dışıdır.
Kamplar boşaltılsın, tüm sınırlar açılsın! Mülteci yasası istiyoruz!
Antikapitalistler