İsrail ordusunun Gazze'deki Refah şehrine karadan saldırı girişimi İstanbul'da bir kez daha protesto edildi. Filistin'e Özgürlük Platformu acil ateşkes çağrısı yaparak herkesi Gazze halkıyla dayanışmaya çağırdı.
İsrail ordusunun Gazze'ye yaptığı ağır bombardıman ve işgal sonucu 1 milyon 400 bin Filistinli güneydeki Refah şehrine sığınmış durumda. Katil işgalciler şimdi Refah'a saldırıp katliam yapmak istiyor.
Filistin direniş güçlerinin 7 Ekim 2023'te başlattığı isyandan bu yana İsrail ordusu 35 binden fazla Filistinliyi öldürdü. Gazze nüfusunun yarısı genç ve çocuktu. Hava saldırıları ile katliam yapan Batı emperyalizmi destekli siyonist askerler, Gazze Şeridi'ni ablkuya alarak gıda, ilaç, su ve elektrik girişini de engelleyerek soykırıma girişti.
Gazze'nin güneyine sürülen Filistinliler şimdi topyekun imha edilmek isteniyor.
Hamas ateşkes şartlarını kabul etse İsrail devleti reddetti ve Refah şehrine karadan saldırıyı yapacağını ilan etti.
Şimdi tüm dünyada savaş ve işgal karşıtları, Filistin halkının dostları bu saldırıyı engellemek için sokakları dolduruyor.
İstanbul'daki protestoların son adresi yine Beyoğlu'ndaki Tünel Meydanı oldu. Filistin'e Özgürlük Platformu geçen hafta olduğu gibi bu haftada sokağa çıktı.
Tünel'den Şişhane'ye yürüyüş yapıldı ve burada basın açıklaması gerçekleşti.
Protesto eyleminde okunan basın açıklamasının tam metni:
"Bu sabah yine korkunç bir haberle uyandık. İsrailli yerleşimciler Ramallah'ın kuzeyindeki Al-Mughayyir köyünde zeytin ağaçlarını ve tarım ürünlerini ateşe verdi. Karanlıkta göğe yükselen ateşler İsrail’in 7 Ekim’den beri şiddeti tırmanan, utanmaz saldırganlığının yeni bir simgesine döndü.
Biz korkunç haberlere sadece uyanıyoruz ve tanıklık ediyoruz. Filistin halkı ve Gazze ise bu şok ve dehşet saldırısını bizzat yaşıyor. İşgal devleti, bir işgalcinin yapacağı yaşama düşman her şeyi teker teker yapıyor.
Bir halka mensup olanları öldürüyor;
Bir halkın insanlarına ciddi surette bedensel ya da zihinsel olarak zarar veriyor;
Bir halkın bütünüyle ya da kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağını hesaplayarak yaşam şartlarını kasten değiştiriyor;
Bir halkın içinde doğumları engellemek amacıyla önlemler alıyor;
Bir halkın çocuklarını zorla bir başka gruplara ve bölgeler nakletmeye çalışıyor.
İsrail’in 76 yıllık amacı bu: Filistin’i Filistinlilerden arındırmak.
Neden bir soykırımla karşı karşıya olduğumuzu on binlerce ölü açıklamıyorsa anlamak için zeytinliklerin yakılmasına bakın. Hala ikna olmayanlar daha yakından baksınlar.
Filistin, Filistinlilerden, Filistinli çocuklardan, insanların hatıralarından, hafızalarından, tapu kayıtlarından, silinmek isteniyor. Kökleri yıllara dayanan bir soykırım bu. Mart ayında yaptığımız Gazze için Vicdan Mahkemesi’nin çağrısında söylediğimiz gibi, Gazze’de bebek ölümleri, Gazze’de kadınların ve yaşlıların öldürülmesi, Gazze’de ekolojik bir yıkımın ve tüm canlı yaşamının nefes almasının engellenmesi, yıkılan binalar, yok edilen tarihi doku, mimari eserler, canavarca saldırılan sanat, kadim kültürel zenginlik, yok sayılan hukuk, siyaset, yapılan işkenceler, öldürülen gazeteciler, uluslararası gözlemciler, imha edilen hastaneler, hastane enkazları altında can veren doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları, vurulan ambulanslar, gençlerin sığınıklardan başını çıkartmasına izin vermeyen aralıksız bombardımanlar, suyun kullanımının ve denize ulaşımın engellenmesi, şiirin, şarkıların, edebiyatın kökünün kazınmaya çalışılması, Filistin halkının kadim varlığına dair bütün belgelerin, bilgilerin, tapu sicillerinin, nüfus kayıtlarının ve bölge hafızasının tümüyle silinmesi… bu liste çok uzun. Tamamlanması imkânsız olsa da belgelenmesi bir zorunluluk. Çünkü yok edilmeye çalışılan, Filistin tarihi ve sosyal ilişkilerinin bütünü.
Şimdi Refah’a yönelik kanlı adımlar soykırım girişiminin yeni bir evreye bürünmesi anlamına geliyor.
Buradan bir kez daha yüksek sesle dile getirmek istiyoruz: Bu soykırım girişimi durmak zorunda. Gazze’nin takati kalmadı, aylardır direniyor, bu kural tanımaz işgal, hemen durmak zorunda. İsrail, hemen ateşi kesmek zorunda.
Tüm dünyaya çağrımızdır, İsrail’in ateş kesmesi için derhal en ağır yaptırımları, en ağır boykotu uygulayın!
İsrail’i tecrit edin!
Çatışmanın sıradanı olmaz ama sıradan bir çatışmayla karşı karşıyaymışız gibi davranmaya bir son verin artık.
600 bini çocuk 1 milyon 400 bin kişi Refah’ta köşeye sıkıştırıldı. İsrail savaş kabinesi Refah’ı şimdiye kadar Gazze’de gerçekleştirdiği katliamı tırmandırmakla tehdit ediyor. Gerçeklere bir bakalım değerli basın mensubu arkadaşlarımız? Daha neyi tırmandıracak İsrail?
İsrail son 8 ayda Gazze’de 14 bin 500’ü çocuk olmak üzere 34bin 789 Filistinliyi öldürdü.
Saldırıların sonucunda 8 binden fazla insan kayıp.
7 Ekim’den beridir süren katliamların bir başka sonucu da 78 bin 204 kişinin yaralanmış olması. İşte İsrail Refah’tan geri döndürülemezse bu katliam korkunç boyutlara sıçrayacak.
İsrail devletinin bir seri katilden tek farkı, onun cinayetlerini tüm dünyanın gözünün içine baka baka işleme cüreti göstermesinde. Bu cüretin kaynağının biliyoruz. Başta ABD olmak üzere İsrail’e askeri ve ekonomik destek veren batı bloğu devletleri ve bölgede yer alan iktidarlar.
Bu destek olmazsa İsrail’in bu kanlı saldırıları olamaz.
Tüm dünya bu gerçeği bildiği için, İsrail’i ve bu işgal devletiyle işbirliği içindeki kendi iktidarlarına suçüstü yaptıkları için dev bir dalga gibi harekete geçti.
İşte suçüstü budur: Refah'taki durum dehşet verici. İsrail ordusu Refah'ın doğusunun boşaltılmasını emretti ve hemen ardından sivillerin evlerini, uluslararası kuruluşların binalarını, dükkanları ve bombalamaya başladı.
Salı günü İsrail, Mısır'la olan Refah sınır kapısının “operasyonel kontrolünü” ele geçirdiğini açıkladı: Filistinlilerin çıkışına ve sağlık ekiplerinin girişine izin vermiyor. Üstelik bu, çıkışın ve girişin yapılabileceği tek yoldu.
İşte suçüstü budur: Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Acil Durum Direktörü Richard Brennan, Refah sınır kapısının İsrail tarafından kapatılmasının “feci, felaket bir durumu çok daha kötü hale getirdiğini” söyledi; “Bugün 140 [ağır] hastayı tahliye etmeyi bekliyorduk, ancak şimdi bu yaşam hattı hastalara kapatıldı.”
İşte bir suçüstü örneği daha: Yardım kuruluşu Oxfam’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Sally Abi-Khalil Pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları söylüyordu: “İsrail'in yaklaşık 100,000 kişiyi tahliye etme emri ve dünya liderlerinin devam eden barbarca saldırısını durdurması yönündeki evrensel çağrısına rağmen Refah'ın işgalinin yaklaşıyor gibi görünmesi karşısında dehşete düştük.”, “Refah'taki korku aşikâr, zira Gazze'yi defalarca terk etmek zorunda kalan insanlar şimdi yeniden hareket etmek zorunda”, “İsrail'in iki kritik geçiş noktası olan Refah ve Kerem Şalom'a yardım, yakıt ve mal girişini engellemesiyle birlikte, hayat kurtarmaya yönelik insani çabalar daha da zorlaşacak.”
İsrail’i suç üstünde yakalayan sadece bu kuruluşlar değil, dev bir dalgaya dönüşen öğrenci isyanları. Columbia Üniversitesi’nde başlayan öğrenci intifadası kısacık zamanda çığ gibi büyüdü, ABD'nin 45 eyaletinde 140 üniversitede ve Avrupa’nın da tamamına yayıldı. İngiltere'de yaklaşık 14 üniversitede sürüyor. Lübnan ve Hindistan'daki üniversitelere de ulaştı. Sayıları öyle hızlı artıyor ki tam bir sayı vermek mümkün değil ama 100’ün üzerine çıktığını biliyoruz.
Protestoların en büyüğü, polisin Pazartesi günü ortaya çıkan öğrenci kampını dağıtmak üzere Salı sabahı erken saatlerde baskın düzenlediği Amsterdam Üniversitesi'nde gerçekleşti. 125 öğrenci tutuklandı!
Belçika'daki Ghent Üniversitesi'ni işgal eden 100'den fazla öğrenci, bu soykırımın durdurulmasının yanı sıra 2030 iklim planlarının yerine getirilmesi için de somut adımlar atılmasını talep ediyor.
İspanya'daki 76 özel ve devlet üniversitesini bünyesinde barındıran İspanyol Üniversiteler Konfederasyonu ise, öğrencilerin harekete geçmesinin ardından, İsrail üniversiteleri ve araştırma merkezleriyle ilişkilerini keseceğini duyurdu.
Bu eylemlerin hepsi işgal devletini suçüstü yakalama eylemleridir ve İsrail suçüstü yakalandığı için süren eylemlerdir.
Perşembe akşamı Malmö’de gerçekleştirilen Eurovision şarkı yarışmasına, tüm itirazlara rağmen İsrail’in katılması üzerine Malmö sokaklarını dolduran ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu 40 bin kişi İsrail’i protesto ederken “Filistin’i dünyadan silmek istediler, tüm dünya Filistin oldu” yazan bir pankart da taşıyorlardı.
Malmö’deki arkadaşlarımızın yazdığı gibi “Filistin’i dünyadan silmek istediler, tüm dünya Filistin oldu”.
Filistin tarihini yok etmek istiyorlar ama tarihi Filistin direnişi İsrail karşısında asla boyun eğmeyerek tarihe damgasını vuruyor. Bizler bu direnişin yanındayız, herkesi bu direnişin yanında olmaya çağırıyoruz. İktidarı İsrail’le tüm ikili anlaşmaları hemen şimdi kesmeye ve bir daha bu işgal devletiyle ilişki kurmamaya çağırıyoruz. Siz ilişki kurdukça onlar Refah’a saldırmak için güç buluyor.
Gazze’de acil ateşkes istiyoruz.
İsrail güçleri Refah’tan hemen defolmalıdır.
İsrail soykırım suçundan yargılanmalıdır.
Uluslararası Ceza Mahkemeleri derhal Netahyahu ve savaş kabinesi üyeleri hakkında soykırım ve savaş suçlarından tutuklanması için karar almalıdır.
ABD soykırıma verdiği destek için ayrıca suçlanmalıdır.
Şimdi bir çok ülkede öğrenci intifadası yanına işçi örgütlerini de katarak küresel intifadayı büyütme çağrısında bulunuyor: 15 Mayıs Nakba Günü küresel eylem günü ilan edildi.
Türkiye’de de üniversitelerde ve gençler arasında Gazze için bir hareketlenme başladı. Bu hareketlerin daha güçlü ve yaygın bir direniş örgütlenmesine dönüşmesini de umuyoruz.
Çarşamba günü Eminönü büyük postanesinin önünde Nakba eyleminde buluşmak üzere. Her yer Filistin her yer direniş!
Filistin'e Özgürlük Platformu"