Erdoğan'ın iddia ettiği gibi, “Böylesi büyük felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değil” midir?

13.02.2023 - 13:34
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş depreminin etkilediği illerden Hatay’da yaptığı açıklamada “Böylesi büyük felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değildir” iddiasında bulundu. Uzmanların açıklamaları ve dünyadaki diğer örnekler böyle bir depreme hazırlıklı olabilmenin mümkün olduğunu gösteriyor.

Teyit.org, bilimsel çalışmalar ve uzmanların geçmişte yaptığı önerilere bakarak nasıl hazırlıklı olunabileceğini inceledi:

Bulgular

  • Türkiye’de deprem öncesi alınabilecek ve hayat kurtarıcı etkisi ortaya konmuş pek çok önlemin alınmadığı raporlar ve uzman görüşleriyle destekleniyor.
  • Kritik önemdeki Fay Yasası hala oluşturulmadı ve yeterli mikrobölgeleme ile zemin çalışması yok. 20’ye yakın il, 81 ilçe ve 500’e yakın köy doğrudan fay hattının üzerinde bulunuyor.
  • Deprem tehlikelerinin önemli bölümünün, inşaatlarda standartlara ve yönetmeliklere uyulmamasından kaynaklandığı belirtiliyor. Bunun için hazırlıklar yapılabilirdi.
  • Jeoloji Mühendisleri Odası’nın 2021’de yayınladığı Kahramanmaraş raporunda ve 2022’de risk uzmanı Dr. Alican Kop'un uyarılarında Kahramanmaraş’ta yeni imara açılan birçok alanın bu fay kuşağı kollarının üstünde olduğu vurgulanıyor.
  • Türkiye’de 1948’den bu yana çeşitli isimlendirmelerle en az 20 imar affı kararı alınmış. Yönetmeliğe uygun olmayan binalar böylece meşruluk kazanmış. İmar affından tahsilat yaklaşık 25 milyar TL. Şehir Plancıları Odasına göre her imar affıyla birlikte, tüm yönetmelikler anlamsızlaşıyor.
  • AFAD’ın 23 Kasım 2022 Düzce/Gölyaka depremi sonrası analizinde kurumlararası koordinasyon sorunları, hasar tespitte yetersizlik dahil pek çok eksiklik tespit edildi.
  • Türkiye’de erken uyarı sistemi konusunda yıllardır çeşitli kurum ve kuruluşlarca yürütülen çalışmalar var, ancak konuyla ilgili mevzuat ve henüz işleme geçmiş bir sistem yok.

Deprem riski uzun zamandır biliniyordu

AFAD'ın internet sitesinde deprem tehlike haritaları bulunuyor ve bu haritalar hangi bölgelerin deprem tehlikesi altında olduğunu ortaya koyuyor. Maden Tetkik Arama’nın (MTA) hazırladığı diri fay hatlarını gösteren harita da mevcut. Makina Mühendisleri Odası raporunda, Türkiye coğrafyasının yüzde 93’ü deprem bölgesi olarak tanımlanıyor ve buna göre böyle büyük bir depremin yaşanması şaşırtıcı veya sürpriz değil.

KSÜ Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop 2020 yılında yaşanacak büyük bir depremin riski artıracağını belirterek "Art arda iki deprem yaşama riskimiz de var. Yani Kahramanmaraş'ta gerçekten deprem açısından çok büyük risk var" uyarısında bulunmuştu.

Depremin hasarı azaltılabilirdi

  • Uzmanlar bölgede 7,4 büyüklüğünde bir deprem olabileceği konusunda uyardı.
  • Çeşitli raporlarla Kahramanmaraş'ta yeni imara açılan birçok alanın fay kuşağının üstünde ve riskli olduğu hatırlatıldı.
  • Fay hatları üzerine yapılaşmayı yasaklayacak Fay Yasası ertelendi. Hayata geçirilemedi.
  • İmar affı çıkarıldı. İmar affının deprem karşısında tehlike yarattığı uzmanlar tarafından dile getirildi.
  • Türkiye'de erken uyarı sistemine dair mevzuat ve uygulamada olan bir sistem yok.
  • Afet yönetimi konusundaki eksikliklere AFAD'ın raporunda yer verildi, ancak yeni önlemler alınmadı.

İmar afları ile yönetmelikler anlamsızlaştı

İmar affı kararlarıyla yönetmeliğe uygun olmayan binalar meşruluk kazandı. TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Gencay Serter, Teyit'e yaptığı açıklamada, "Sürekli müteahhit ölçeğinden gidiyor fakat yıkılan birkaç bina değil. Yıkılma, kent ölçeğinde oldu. Dolayısıyla, kent ölçeğinde yorumlayıp sonra bina ölçeğine gidilmesi gerekiyor. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği birçok kez yenilendi. Yönetmelikle birlikte binaların yapılma standartları da yenilendi ki bu yönetmeliklere uyulan birçok binanın depreme daha fazla dirençli olabildiğini görüyoruz. Fakat kentsel ölçekte risk analizi yapılması gerekiyordu. Kentsel risklerin haritalanması gerekiyordu. Kırılgan yapıları tespit etmek gerekiyordu. Birçok zorunluluk getiriliyor. Ancak imar affı çıkıyor, tüm yönetmelikler tekniğe dayalı düzenlemeler bir anlamda anlamsız kalıyor" dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer’in 20 Mart 2020’de verdiği soru önergesindeki “İmar barışı kapsamında bugüne kadar kaç binaya yapı kayıt belgesi tahsis edilmiştir?” sorusuna 7 milyon 374 bin bağımsız bölüm için yapı kayıt belgesi için başvurulduğu yanıtını vermişti. Kurum, vatandaştan bu kapsamda yaklaşık 24 milyar 744 milyon lira para alındığını açıklamıştı.

Depreme hazırlıklı olmak mümkün

“Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz-Kahramanmaraş Raporu”nu yetkililere iki sene önce gönderdiğini belirten JMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, yetkililer tarafından geri dönüş yapılmadığını belirtmişti. 

Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, katıldığı bir FOX TV canlı yayınında "2020 yılı Elazığ depreminin ilk günü hedef Çelikhan, Erkenek ve Kahramanmaraş’tır dedim. Orada ki yerel yönetimlere, valiliğe, merkezi hükümete çağrıda bulundum. Burada deprem oluyor diye. Bilimsel veriler bunu gösteriyor dedik. 2020-2023 yılı arasında defalarca söylememize rağmen oradaki yerel yönetimlerden bir ses gelmedi. Hiçbiri bizi arayıp neden bunları söylüyorsunuz demedi” açıklaması yaptı. 

Teyit.org'a konuşan Jeoloji Profesörü Süleyman Pampal, "Tüm bu faktörler göz önüne alınarak, yer seçiminden başlamak kaydıyla yapılaşma ile tabii ki önlenebilir. Meksika mesela, 1984'de büyük deprem gördü, 20 bin üzerinde can kaybı oldu, şehir yıkıldı, o tarihten sonra Meksika'da yönetmelikler haritalar yenilendi ve çok iyi uygulandı. Bizde ise depremden sonra yönetmelikleri yapıyoruz ama arazide uygulamıyoruz, şantiyede uygulamıyoruz" diyor.

Teyit incelemesinin sonunda Erdoğan'ın "Böylesi büyük felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değildir” iddiasına dair şu değerlendirmeyi yapıyor: "Deprem öncesi alınabilecek önlemler ve deprem sonrasında gösterilebilecek refleksler açısından raporlar, analizler ve uzman görüşleriyle incelediğimizde, depreme hazırlıklı olunabileceğini ve depremin sonuçlarının şimdiki kadar ağır olmamasının önceden atılabilecek adımlarla sağlanabileceğini görüyoruz. En azından böylesi bir deprem ihtimaline karşı afet sonrası planlamasının daha iyi yapılması mümkündü. Türkiye’de yasal yapı ile denetim ve uyarı mekanizmalarında eksiklikler olduğu uzmanların bilimsel açıklamaları ışığında net bir şekilde görülüyor."

Bültene kayıt ol