Selahattin Demirtaş: 'Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır'

02.12.2022 - 10:42
Haberi paylaş

Tutuklu HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, iktidarın Abdullah Öcalan ile ters düştüğü iddiasına yargılandığı Kobane davasında yanıt verdi.

MA'nın haberine göre Demirtaş, çözüm süreci ve 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası yaşananlara dair ilginç bilgileri de açıkladı.

Duruşmaya Edirne hapishanesinden SEGBİS'le katılanan Selahattin Demirtaş'ın sözleri:

 

"SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Demirtaş, dosyadaki ihlal ve usulsüzlük sayısının bini geçtiğini söyledi. Demirtaş, şunları söyledi: “Bin civarında ihlali her duruşmada sayabiliriz. Niye bir yargı makamı binden fazla ihlale yok açar? İşte geçen hafta boyunca Kışanak’ın anlatmaya çalıştığı ve sizin de ısrarla engellemeye çalıştığınız nedeniyle. Davanın siyasi yönü. İktidar HDP’yi tasfiye etmek istedi ve bu dava kumpas kurularak açıldı. Devletin şu andaki üst aklı bizi beka açısından tehdit olarak kodladığından, mevcut davada binden fazla ihlal yapılması meşru görülmektedir. O nedenle siyasi rehine arkadaşlarımız insanın aklını uçuracak ihlalleri ortaya koymasına rağmen heyetinizin ve savcılığın umursamazlığı bundan kaynaklıdır. Bu dava AİHS’in 18’nci maddesinin ihlalinin kesintisiz sürdüğü bir davadır.

Bir sanığın kendini en güvenli hissetmesi gereken yer hakim huzurudur. Bir devlet düzenindeki bütün hukuksuzlukların düzeleceği yerdir. Bizim ise en fazla tehdide uğradığımız yer hakim huzurudur. Teorik olarak avukatların müvekkilleri ile ayrı yerde oturması gibi bir usul de yoktur. Avukatların oturma düzeni ayrı yapılmış diye müvekkilleriyle konuşamaz. Diktatörlüklerde bile böyle bir şey yok. ‘Belge veriyorsunuz, beni ilgilendirmez. Rahat olun’ diyeceksiniz.”

“20 küsur aydır yargılama sürüyor. Türkiye'de bu kapsamda bir dosyada bundan daha hızlı bir yargılamanın yapıldığı tek bir dosya yoktur. İddia makamı ve mahkeme heyeti bunu unutuyor. Fakat savcıyı tatmin edemiyoruz. Ona göre bu dava saatte 200 kilometre hızla ilerlemeli. ‘Biz karar verelim artık’ diyor. Ne bekliyor bizden? Aynı anda beş kişi birden mi savunma yapalım? Savcının her seferinde ‘bu dava gecikti’ telaşı, siyasi saik amacını taşıyor. Davaya dair hedef süreyi geçtiniz mi? Hayır. Önünüzde ne var? Seçim olabilir mi? Evet. O yüzden savcı bir şekilde yetiştirmek istiyor. Benim açımdan sakınca yok. Derhal bitirebilirsiniz. Savcı manipülasyon yapıyor. Dosya tıkır tıkır yürüyor. Hangi dosyada ayda 15 gün duruşma yapılıyor?”

“Savcı neye dayanarak bu kararın bizi ilgilendirmediğine kanaat getirdi? ‘AİHM kararının yerine getirildiği’ diyor savcı. Tercümesi yapılmamış. Buna dayanarak kararı uygulamış olamazsınız. Yüksekdağ Türkiye AİHM kararı uygulanmamıştır. Yüksekdağ o cezaevinde elini kolunu sallayarak evine geri dönmeden ve hakkında açılmış bu minvaldeki davalar düşürülmeden, parlamenter hakları geri iade edilmeden asla karar yerine getirilmemiştir” dedi.

“Bir duruşma savcısı duruşma salonunda suç duyurusunda bulunmaz mı? Benim geçen haftaya kadar haberim yoktu. Savcı hiç kimseye söylemeden antetli kağıt ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapıyor. Sadece Cumhurbaşkanı ağzından çıkan cümleleri alıntılayıp, ‘AİHS 18’nci madde ihlali vardır’ dediğim için savcı devlet görevlisini korumayı kendisine görev edinmiş. Duruşma savcısı benim savunma beyanlarımda bir suç unsuru mu aramaktır. Bariz bir şekilde Erdoğan’ın avukatı gibi davranmıştır. Kendisine soruyorum? Erdoğan, siyasi ideolojik olarak sizin genel başkanınız mıdır? Aranızda hukuki veya fiili bir iş birliği mi vardır? Karşınızda Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin yönetim kadrosu var. Savcı cübbesi giyip oradan bize parmak sallayamaz. Savcı böyle gizli kapaklı iş çeviremez. Bu durumu AİHM’e bildirdim ama aradan 16 ay geçmiş."

“Bizi terörist katil gibi göstermeye çalışanlar, biz tarih önünde çoktan aklandık.”

“Bizden geri adım ve teslimiyet beklemesinler. Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı. Benden küçük bir Öcalan çıkarmaya çalıştılar. Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır. Öcalan’ın Ortadoğu siyasetini etkileyecek gücü ve misyonu var. Biz de halkın siyasi temsilcileri olarak parlamentoda çözüm aktörüyüz.”

“7 Haziran seçimleri sonrası, ‘HDP koalisyon kurmayı kabul etseydi bunlar başımıza gelmezdi’, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demeseydi bunlar başımıza gelmezdi’ deniyor. 3 Nisan 2015’te Erdoğan, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’nı kabul etmiyorum’ açıklaması yapıyor. Ben hala ‘seni başkan yaptırmayacağız dememişim. Ne demek çözüm süreci bitti? Ne demek tanımıyorum? Anlaşmazlık ne? Dolmabahçe koltuk düzenine kadar Erdoğan’ın bilgisine sunuldu. Biz de dedik ki kabul etmiyoruz, bitmez. Çözüm sürecinin devam etmesi için 12 defa gitmişiz, görüşmeyi kabul etmemiş. Yurtdışına çıkarken, ‘Kürt sorununu buzdolabına kaldırdık’ dedi. 7 Haziran seçimleri bitti. Davutoğlu partimizi ziyaretine geldi. Koalisyona hazır olduğumuzu söyledik. Aksi halde kurulacak bir azınlık hükümetine de dışardan da destek verebileceğimzi, güven oyu verebileceğimizi söyledik. Chp ile kurun destek verelim dedik. Çözüm sürecinin devamı için ise yine o günlerde Erdoğan’la geçmişten gelen dostlukları olduğu için Celal Doğan’ı bizzat Saray’a görüşmeye gönderdik. ‘Seçim bitti, seçim sürecinde olan oldu, söylenen söylendi bunları unutalım, parlamento oluştu, yeniden süreci başlatalım, yeni Anayasa ise beraber yapalım’ dedik. Celal bey geri döndü ve Meclis’teki odamda oturduk. Doğan, Tayyip Erdoğan’ın ne çözümü ne süreci deyip kendisine (Demirtaş’a ) ağza alınmayacak hakaret ve küfürlerde bulunduğunu söyledi. Yani mesele bu denli olmasına rağmen kişiselleştirmedik. Dolayısıyla kimse bize maval okumasın. Birileri bizi değerlendirirken ağzını defalarca yıkayıp öyle konuşsun. Bu yargıladığınız MYK o dönemin yüzakıdır. Bizi tehdit etmek kimsenin haddine değil. Burdaki insanlar onurlarını bu şekilde korudular. Hepsiyle gurur duyuyorum. Bunu da herkes bilsin. Biz hiç kimseye boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. 

Biz İmralı’ya gittiğimizde yemek gelirdi. Heyetimiz yemeğe başlamadan Öcalan kaşığını kaldırmazdı. ‘Sizler seçilmiş insanlarsınız, önerilerimi sunuyorum’ derdi. ‘Uygun görürseniz’ derdi. PKK Türkiye hukukuna göre terör örgütüdür fakat halkın iradesine ve seçilmişlerine Kandil’de ve İmralı’da gördüğümüz saygıyı biz hiçbir yerde görmüyoruz. Siz de tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun ‘Demirtaş talimat aldı’ sözlerini önümüze koyuyorsunuz. Örgütten de talimat almadık, almayız. Devletten de almadık, almayız. Bizim amirimiz halktır. Bu saçma sapan dosyaya dair mahkemeniz hiç değilse geri kalan arkadaşlarımızla tahliye değerlendirmesi yapsın.”

Bültene kayıt ol