İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Marmara Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinin yanı birçok cezaevinde yaşanan ihlallere ilişkin hazırladıkları Ocak, Şubat ve Mart ayı hak ihlalleri raporunu Taksim’de bulunan dernek binalarında basın toplantısıyla açıkladı.
Toplantıya, İHD İstanbul şube başkanı Gülseren Yoleri, Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin ve Meral Nergis Şahin katıldı.
İHD avukatlarının edindiği bilgi, derneğe yapılan başvuru ile basın taraması sonucu hazırlanan raporda, toplam 21 cezaevinden 186 başvuru yer aldı.
En çok ihlali siyasi tutuklular yaşıyor
Rapora göre Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F Tipi cezaevlerinden 49 başvuru yapıldı. Bunun yanı sıra en yüksek başvuruların olduğu cezaevlerinin başında Maltepe 1 ve 2 No’lu L Tipi Cezaevi, Edirne F Tipi Cezaevi’nden Silivri ve Kandıra’dan toplam 91 başvuru olurken, diğer cezaevlerinden ise 46 başvuru yansıdı. Raporda ihlallere en çok siyasi tutukluların maruz kaldığı ifade edildi. Raporda siyasi tutukluların 166 başvurusu yer alırken, adli tutukluların 20 başvurusu yansıdı.
Raporda, aynı zamanda başvuruların aylara göre dağılımı yer aldı. Buna göre; Ocak’ta 95, Şubat’ta 59, Mart ayında ise 32 başvurunu yansıdı. İHD’ye yapılan bu başvurularda, toplamda 2 bin 985 ihlal tespit edildi. Ocak’ta yapılan başvurularda bin 733, Şubat’ta bin 185, Mart’ta ise 690 ihlal yansıdı. Bunun yanı sıra raporda, basın yoluyla da toplanan veriler de yer aldı. Rapora göre basın yoluyla 623 ihlal yaşandı. Üç ay boyunca ise toplamda en az 3 bin 608 ihlalin yaşandığı tespit edildi.
İşkence ve kötü muamele
Rapora göre en çok ihlalin yaşandığı alan işkence ve kötü muamele oldu. İHD’ye yapılan başvurulara göre, en az 71 darp ve işkence, 81 kötü muamele, 30 hücre cezası, 40 çıplak arama, 21 süngerli hücreye koyma, 87 psikolojik baskı, 50 onur kırıcı davranış, 9 ölümle tehdit, 35 arama ve kitap dağıtımı ve 22 tehdit vakası yaşandı. Bunun yanı sıra raporda sağlık alanında yaşanan ihlaller de yer aldı. Rapora göre, en az 43 defa hastaneye götürülmeme, 35 revire götürülmeme, 3 ameliyat ertelemesi, 2 kemoterapiye götürmeme, 21 diyet yemeğinin verilmemesi, 24 kelepçeli muayene, 17 jandarmanın muayene sırasında odadan çıkmaması ihlali yaşandı.
Irkçı söylemler
Raporda ayrıca tutuklulara dönük ırkçı ve ayrımcı söylem ve durumların yer aldığına dikkat çekildi. Raporda, en az 17 ırkçı söylemin yaşandığı, 12 itirafçılığa zorlama durumunun yaşandığı, 67 iç sürgün, 47 zorla sevk, 13 muhbirlik dayatması, 34 ölümle tehdit ve 21 ‘terör’ kimliği dayatması yaşandığı tespiti yer aldı. Öte taraftan raporda, sağlıklı beslenme, iletişim hakkı, temiz suya erişim, açlık grevi yanı sıra infazda eşitlik ilkesine dair yüzlerce ihlal yer aldı.
Üç aylık süre boyunca tutukluların fiziki saldırı, tehdit, darp, çıplak arama, basın hücre aramaları yoluyla işkence ve kötü muameleye uğradığına işaret eden İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Irkçı ayrımcı yaklaşımlar, ölümle tehdit, politik mahpusların yanına itirafçı mahpusların konularak provokasyon ortamı yaratılması, mahpusların infazlarının yakılması, gardiyanlar tarafından hücrelere ip atılarak ‘intihar edin’ baskısı yapılması, politik mahpusların bağımsızlar koğuşuna geçmeye zorlanması, askeri nizamda tek sıra halinde ayakta sayıma zorlanma, sağlık ve tedavi hakkı alanındaki ihlaller, keyfi yasak ve uygulamalar devam etmiştir” dedi.
Tecrit ve izolasyon
Bunun yanı sıra salgın nedeniyle bütün sosyal haklara getirilen kısıtlamaların hal devam ettiğine dikkat çeken Yoleri, “Tecrit ve izolasyon derinleşmiş kalıcı hale getirilmiştir. Covid salgını sürecinde yaşanan hastane randevularının iptali, kelepçeli muayene ve olumsuz karantina uygulamaları nedeniyle hastaneye sevkler ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar hasta mahpusların yaşamlarını yitirmelerini hızlandırmıştır. Görüşlere getirilen kısıtlamalar artarak devam etmiş, ayda dört kez olan kapalı görüş ikiye, ayda bir kez bir saat olan açık görüş yarım saate düşürülmüştür. Hasta mahpuslara halen yeterli beslenme sağlanmamaktadır. Hücre ve üst aramalarında gardiyanlar maske ve eldiven kullanmamakta, mesafeyi korumamakta, uyarıda ya da itirazda bulunan mahpuslara disiplin soruşturmaları başlatılmaktadır.
Çıplak arama
Tutukların maske takma zorunluluğu olduğunu ancak gardiyanların maskesiz olduğunu ve bu nedenle tutukluların sağlıklarını tehlikeye attığını dile getiren Yoleri, “Bu dönemde en yoğun yaşanan sorunlardan biri de çıplak arama uygulaması ve arama sırasında mahpusun ağzının içine bakılmak istenmesi olmuştur. Çıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslara işkence edilerek, giysileri parçalanarak zorla çıkarılmış, mahpuslardan diz çökmesi istenmiş bunu kabul etmeyen mahpuslar saldırıya uğramış hapishanenin kamera olmayan bölümlerinde işkence yapılmıştır. Mahpuslar karantina uygulaması adı altında tek başlarına hücrelere konularak aylarca buralarda tek başına bırakılmış, sistematik bir uygulama olan tecrit uygulaması ağırlaştırılmıştır. Ayrıca, mahpuslara görevli memura direnmekten davalar açılmış, mahpusun yaptığı şikayetlere ise ‘kovuşturmaya yer yoktur’ cevabı verilmiş, dosyalar kapatılmıştır” diye aktarımda bulundu.
Tahliyeler engelleniyor
Tahliye edilmesi gereken tutukluların “iyi hali yok” denilerek tahliye edilmediğini belirten Yoleri, “Mahpusların hangi koğuşta kaldıkları, görüşçülerinin kimler olduğu, kimin para yatırdığı, okuduğu kitaplar, halay çekmesi, kutlama ya da anmaya katılması, türkü söylemesi vb. durumlar dahi iyi hal değerlendirmesi sırasında ölçüt olarak kullanılmakta, mahpusun tahliyesi, verilen olumsuz raporlarla engellenmektedir” diye kaydetti.
İletişim engelleniyor
Söz konusu cezaevlerinde disiplin cezalarının devam ettiğini, süreli ve süresiz yayınların hala verilmediğini, birçok kitabın yasaklı olduğunu paylaşan Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mektup yasakları, resmi kurumlara yazılan yazılar ve suç duyurusu dilekçelerinin gönderilmemesi, sohbet ve spor haklarının kullandırılmaması, hücre havalandırmalarından yeterince yararlanamamaları, hapishane kantinlerinde fahiş fiyat, çeşit azlığı, sadece belli markaların bulunması, bazı ihtiyaç malzemelerinin kantinde satışının yasak olması ve bu ihtiyaçların dış kantinden karşılanmaması sorunları devam etmektedir.”
Düşmanca davranış
Gardiyanların tutuklulara dönük tutumlarına da işaret eden Yoleri, gardiyan ve cezaevi müdürlerinin tutuklulara küfür, hakaret ettiğini ve sürekli ortamı gergin tutmaya çalıştıklarını dile getirdi. Yoleri, tutuklulara düşmanca davranış ve keyfiyete dayalı tutumların arttığının altını çizdi. Yoleri, şunları söyledi: “Hücre aramalarında covid tedbirlerini almamaları, hücrelere baskın aramalar, gece hücre araması yapılmak istenmesi, haftada iki kez hücre araması yapılması, aramalara gardiyanlarla birlikte polis ve istihbarat elamanlarının girmesi, eşyaların kırılması, dağıtılması, kişiler hedef alınarak hücrelerine baskın yapılması, Adalet Bakanlığının emriyle denilerek mahpusun tek kişilik hücreye konması, yine aile ve avukat görüşlerinde yaşanan sorunlar, görüşlerde iki kişi ziyaretçi sayısının iki kişi ile kısıtlaması, görüşe gelecek kişinin ‘görüşme yeteneğine sahip olması’ şartı ve görüşe gelecek kişinin gelmeden belli bir süre önce geleceğini bildirmesi zorunluluğu gibi yeni yeni zorlamalar da devreye sokulmuştur.”
İhlallerin bildirilmesi engelleniyor
Yoleri, son dönemde tartışma konusu olan S Tipi Cezaevlerinde de ciddi sorunların yaşandığına dikkat çekti. Yoleri, “S Tipleri, tek kişilik hücrelerden oluşan, kapıların merkezi sistemle açılıp kapandığı, tuvaletle mahpusun kaldığı yerin birbirinden ayrılmadığı, ayakta sayımın dayatıldığı, mahpuslardan gardiyanlara başkan ya da abi diye hitap etmelerinin istendiği, mahpusun duvar dibinde yürümesinin istendiği yerler olarak duruyor” diye belirtti. Yoleri, tutukluların ihlallere ilişkin dernekleri ile paylaşmak istediği hususlara sınırlama getirildiği ve ihlalleri içeren mektupların ulaştırılmak üzere gönderilmediğini paylaştı.
Başvurulara konu sorunların çözümü için Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (CTE), TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Cezaevleri idareleri ve cezaevinin bulunduğu ilin İl İnsan Hakları kurullarına yazılar yazdıklarını belirten İHD İstanbul Hapishaneler Komisyon üyesi Mehmet Acettin, ayrıca, Adli Tıp Kurumu, savcılıklar, Sağlık Bakanlığı, Tabip odası, Belediye ve il Hıfzıssıhha Kurumu, duruma göre büyükelçilikler ile de yazışmalar yaptıklarını paylaştı. Bu üç aylık dönemde 60 yazışma yaptıklarını paylaşan Acettin, 23 geri dönüş olduğunu aktardı. Acettin, geri dönüşlere ilişkin ise bilgi paylaşmadı.