Marksizm 2022 toplantıları 14-17 Nisan'da İstanbul'da gerçekleşecek

24.03.2022 - 11:25
Haberi paylaş

Küresel zengin-fakir ayrımı daha da derinleşti. Pandemide, Mart 2020’de 614 olan ABD’li milyarder sayısı sadece bir yıl içinde 745’e yükseldi. Türkiye’de 2021 yılında 17 milyon kişi devlet yardımına muhtaçken, pandemiyle geçen bir yılda 85 bin 958 kişi milyoner oldu.

Kapitalizm sadece kârı önemseyen, canlı yaşamını asla önemsemeyen bir sistem, iklim krizi bu acımasızlığı daha da açığa çıkarttı. İktidarlar, iklim krizinin sorumlusu olan fosil yakıt şirketlerine kaynak aktarmaya devam etti. Yangın söndürme uçağı olmayan devletler enerji ve inşaat şirketlerine para aktardı. Bir avuç şirket için Amazon ormanlarını yıkıma uğrattılar.

2021 yılı boyunca 400’den fazla bölgede sıcaklık rekoru kırıldı. Atmosferdeki karbondioksit seviyesi 2021’de milyonda 414,3 parçacığa (ppm) ulaştı ve yeni bir rekor kırdı. Dünyanın her yerinde, hatta ülkelerin bile her yerinde aynı anda yangınlar, seller yaşanıyor, canlılar ölüyor.

Rusya’nın Ukrayna işgali ise kapitalizm ile savaşların ayrılmadığını ve milyonlarca insan ve canlı için büyük bir tehdit olmayı sürdürdüğünü gösterdi.

Kapitalizm bir adaletsizlikler ve eşitsizlikler sistemiydi. Covid-19, bunu görmek istemeyenlerin de görmesine neden oldu. Savaş ve Ukrayna’nın işgali, NATO’nun yayılmacılığını, Rusya’nın işgalci bir başka emperyalist blok olduğunu kanlı bir şekilde kanıtladı.2008’de yaşanan küresel finansal çöküş, kapitalizmin 1970’lerden beri yaşadığı daha genel, yapısal krizle örtüştü. Devletler şirketleri kurtarmak için ellerinden geleni artlarına koymazken ekonomik krizin tüm faturası işçi sınıfına ve yoksullara kesildi.

Ne yoksullukla mücadele önemli devletler için, ne de pandemi ve iklim kriziyle mücadele. 

Varsa yoksa patronların kârı, varsa yoksa şirketler, varsa yoksa askeri yatırımlar, inşaata, kömüre, petrole, doğalgaza yatırım...

Türkiye’de bir yandan bu küresel sermaye eğilimleri egemenken öte yandan birbirine mecbur olan iktidar bileşenleri tüm toplumun üzerine pişkince gelmeye devam ediyor. Benzeri görülmemiş bir çürüme her yere yayıldı. Hiçbir temeli olmayan faiz-kur teorileriyle işçi sınıfının alım gücünü yerle bir ettiler. Gerçek enflasyon yüzde 100’lere tırmandı. 

Hayat pahalılığı baş edilecek gibi değil. Bunun tek bir sorumlusu var: Siyasal iktidar ve onun kararları. İşte pişkinlik burada devreye giriyor. Çözülen iktidar gerilemesini durdurmak için kendi ürünü olan sert fakirleşmeyi komplo teorileriyle açıklayıp muhalefetin sırtına yıkmayı hedefliyor.

Krizin faturasını aralıksız bir şekilde yoksullara çıkartıyor.

Gelin, “krizler çağında özgürlük mücadelelerinin” nasıl örgütleneceğini birlikte tartışalım. Tartışmaları hep beraber örgütleyelim. Kadın mücadelesinden, LGBTİ+’ların direnişlerinden, aniden patlayıp büyüyen işçi direnişlerinden, iklim krizine karşı mücadeleden, uluslararası sosyalist hareketin içinden, göçmenlerle dayanışma örgütlenmelerinden ve Kürt halkının demokratik mücadelelerinden aktivistler olarak, hep birlikte tartışacağız.

Program için tıklayın

Bültene kayıt ol