Geçtiğimiz hafta İstanbul'da DSİP tarafından düzenlenen Marksizm 2015 toplantılarında, 1915'teki soykırım sırasında idam edilen Ermeni sosyalistler de unutulmadı.
Toplantıda yayıncı ve insan hakları aktivisti Ragıp Zarakolu ile DSİP MK üyesi Volkan Akyıldırım konuşmacı olarak yer aldı.
Marksist.org'un toplantıdan derlediği satırbaşları şöyleydi:
Ragıp Zarakolu:
- Türkiye’de tarih araştırmaları çok sorunlu, alfabe değişimi sonucu geçmişle bağlarımız koparıldı. Sadece 1915 soykırımı değil, İttihatçılar, 1. Dünya Savaşı, Almanya ile ilişkiler vb. pek çok konu hep sis perdesi altında kaldı. 1914 Ağustos'unda Osmanlı topraklarında 70 bin Alman vardı. İslamın ayaklandırılması projeleri vardı. Bunları hep adım adım keşfetmek gerekiyor. Türkiye solu bile tarihi 19 Mayıs 1919 ile başlatıyor, Kemalizm çok etkili. Soykırımcı devlet, siyasal soykırımı da sistematik olarak yürütüyor. Bu devleti anlamak için 1915 Ermeni soykırımını anlamak gerekiyor.
- Osmanlı’da sosyalistler “ulusların kendi kaderini tayin hakkını” sürekli tartışıyorlardı. Balkan sosyalistleri, Enternasyonal’de Balkan Federasyonu konusunu tartışmaya açmıştı. TKP de Enternasyonal üyesi olarak Balkan Federasyonu fikrine olumlu bakıyordu. Ama süreç içinde Trakya, Makedonya ve pek çok bölge ulus devletler tarafından paylaşıldı. Ermeni sosyalistleri Taşnaklar, Hınçaklar da Enternasyonal ile ilişki içindelerdi. Zaten Cenevre’de tüm sosyalist kadrolar birbirlerine gayet yakındı.
- Ermeni halkının temsilcilerinin sosyalist olması, belki de Avrupa devletlerini duraklatan bir durumdur. Politik talepli ilk mitingler 1891-92’de Hınçak Partisi'nin Kumkapı mitingleridir. Osmanlı’daki ilk şehir gerillası eylemi, 1896’da Osmanlı Bankası'nın işgalidir. Bu eyleme devletler düzeyinde tepkiler olmuştur. Rus hükümeti, 1876 yılında ayaklanan köylüler içinde sosyalistler olduğundan, sosyalistleri sevmezdi. 1905 Rus Devrimi'nde Ermeni devrimciler Kafkasya’da çok hareketlilerdi. Ermeni devrimciler, 1906’daki İran Devrimi'ne de destek vermişlerdir.
- 1908 devrimi; Makedonya İç Devrimci Örgütü, Taşnaklar, Hınçaklar vb. çeşitli devrimci hareketler tarafından desteklendi. O dönemde dünya sosyalist hareketi milliyetçi fikirlerin etkisine kapılmıştı, yaklaşan savaşa karşı tavır koyamadı. Sosyalist Enternasyonal, üye partileri savaş konusunda serbest bıraktı, Taşnak örgütü Osmanlı’nın seferberlik emrine uydu.
- İttihatçıların yaptığı 1913 Bâb-ı Âli darbesine en etkili karşı çıkış Ermeni örgütlerden geldi, çünkü onlar örgütlüydü. Özellikle Hınçak üyesi bir grup eyleme hazırlanır, Hınçak MK üyesi ve efsane Ermeni devrimcisi Paramaz liderliğinde bir ekip oluşturulur. Ama ekip eylemi gerçekleştiremeden gözaltına alınır. Çanakkale savaşlarının da başladığı bu dönemde, Ermeni halkı kurtuluşunu yakın olarak görmektedir. Ama Çanakkale’de 18 Mart'ta deniz savaşı kazanıldıktan sonra İttihatçılar soykırım için düğmeye basar.
- 24 Nisan’da ilk gözaltılar yapılır, gözaltına alınanlar başlangıçta sadece rehine gibidir, öldürülmezler. Çanakkale savaşında yenilmeyeceğini anlayınca, İttihatçılar, Haziran 2015’te katliamları başlatırlar. Daha önce tutuklanan Paramaz ve 19 devrimci, 15 Haziran 1915’te Beyazıt Meydanı'nda idam edilirler, soykırım da aynı dönemde başlamıştır. İdam edilen devrimcilerin mezarları bugün Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda bulunmaktadır. 15 Haziran 1915, Anadolu topraklarında devrimcilerin ilk idam edildiği tarihtir. Mustafa Suphilerin 28 Ocak 1921’de Karadeniz’de öldürülmesinden daha önceki bir olaydır.
Volkan Akyıldırım:
- 1982’de katledilen Levon Ekmekçiyan’ın ismi unutturulmak istenmiştir. Halbuki o da bir devrimci olarak 12 Eylül rejimine karşı mücadele ediyordu. Hrant da katledilmesine giden süreçte yalnızdı ama ölümü herkesi birleştirdi. Kemalist devlet soykırımlar üzerine kuruldu, biz hepimiz kendi ailelerimizden bu topraklarda Ermenilere kötü şeylerin yapıldığını öğrenebiliyoruz.
- Bazı solcular “geçmişte biz Türk, Kürt, Ermeni bilmezdik, hepimiz devrimciydik, şimdi herkes milliyetçilik yapıyor” diyor. Bu yaklaşım, herkesin Türk olmasını, Türk gibi düşünmesini isteyen bir yaklaşım. Türkiye solunun tarihi TKP’den başlatılır, Ermeni sosyalistleri yok sayılır. Bu yaklaşımın bir sorumlusu da Stalinizmdir. Stalinizm, milli sosyalizmi, tek ülkede sosyalizmi savunur. Bazı solcular "Ermeni, Kürt vb meseleler önemli değil, sınıf önemli" diyor ama Ermeni soykırımı tanınmadan devrimcilik yapılamaz. Bu mücadele Türk milliyetçiliğine karşı, sosyalist bir görevdir. Ermenilerin başına gelenleri, bu mücadeleler sayesinde artık herkes biliyor. Bazı solcular ezen ulus solculuğu yapıyor, sosyalist olmakla her şey bitmiyor, sosyalistler ezilen uluslara yapılan baskılara karşı çıkarlar. Ama bugün hâlâ sol diye akla Perinçek, Kılıçdaroğlu geliyor.
- DSİP’in öncülü olan örgütün 1984’te yaptığı Kongre’de Ermeni soykırımını tanıdık ve özür dileme kararı aldık. Bugün bu kararın ne kadar doğru olduğu ortada. 2007 Hrant yürüyüşü ile birlikte soykırımı konuşmaya başladık, meşrulaştırdık. 5 yıldır Taksim Meydanı'nda soykırım anmaları düzenliyoruz. Artık 24 Nisan tarihi, "ABD, Batı ne diyecek?" diye konuşulmaktan çıktı. Biz kendi sözümüzü her yıl Taksim Meydanı'nda söylüyoruz.
- Hrant’ın arkasından utançla yürüdük, çünkü onu koruyamadık. Bazı solcular 24 Nisan’ı farklı anlatıyor, “Türkler de öldü, Ermeniler de öldü” diyorlar. Bu çok hatalı. Sol, Ermeni soykırımı ile yüzleşmeli, devlete de kabul ettirmeli. 24 Nisan anmalarını kitlesel yapmalıyız. Devletin soykırımı kabul etmesi için çalışmalıyız. Bunu başarırsak bu toplumdaki Ermeni düşmanlığı azalır. Bunu başarırsak özgür bir gelecekten bahsedebiliriz.
Salondan katkılar:
- 1860’da Ermeni Anayasası çalışması var. Aynı ekip, 1876 Osmanlı Anayasası çalışmalarına da destek veriyor. Osmanlı’da tiyatroyu da, mimariyi de, pek çok sanat dallarını da Ermeniler kurdu. TKP üyesi pek çok Ermeni var. Yunan Komünist Partisi'nin ilk genel sekreteri İstanbullu bir Ermeni. Makedonyalı sosyalist örgütler içinde Ermeniler var. Yani Osmanlı’da pek çok Ermeni sosyalist var. Osmanlı’da sosyalistlik İştirakçi Hilmi ile başlamadı ama bize her şey unutturuldu.
- 1896 Osmanlı Bankası'nı işgal edenlerden, daha sonra 1908’de Erzurum mebusu olan, 1914 Yeşilköy anlaşması mimarlarından Armen Garo, "Ermenileri öldürseniz de Kürtleri asimile edemeyeceksiniz" demişti, haklı çıktı.