Marksizm 2015'te Ergenekon ve Balyoz gibi darbe davalarında yaşanan gelişmeler tartışıldı. Bu oturumda Hrant Dink ve Zirve katliamı davası avukatı Erdal Doğan ile DSİP MK üyesi Tolga Tüzün konuşmacı olarak yer aldı.
Konuşmalardan satırbaşları şöyleydi:
Tolga Tüzün:
- İki Ergenekon var; biri suç işleyen, cinayet işleyen, asker, sivil unsurları olan bir örgüt. Bu örgüt Seferberlik Tetkik Kurulu, kontrgerilla, gladio diye de adlandırılır. Derin devlet de denir, gerçi ben derin devlet denen yapının devletten ayrı olduğunu düşünmüyorum. Bu Ergenekon, geçtiğimiz yıllarda suç üstü yakalandı. Birçok olayın altından bunlar çıktı, adi suçlar işlemişler, çeteler kurmuşlar, üniformalı veya sivil çeteler.
- Diğer Ergenekon ise TC’nin kurucu unsuru. Jön Türklerin, İttihatçıların devamı, Bilgi Üniversitesi'ndeki Ermeni toplantısında, Hrant davalarında karşımıza çıkan, Ermeni soykırımını yapan, Ertuğrul Özkök ile Ogün Samast'ı birleştiren Ergenekon. Türk İslam sentezcisi, tüm zenginliği Müslümanlara ve Türklere ait gören, gayrimüslimlere düşman, onlara yapılan her türlü haksızlığa susan bir yapı. Bunlar Ermeni soykırımı için “yaptık, iyi yaptık, yine yaparız” diyenler. Soykırım mantığı Ergenekon mantığıdır. Bu mantık sürekli ırkçılık, milliyetçilik üretir. 1934 Trakya, Varlık vergisi, 6-7 Eylül, Hrant vb. olaylarda kendisini gösterir.
- 1966 tarihli, Genelkurmay Başkanı imzalı bir TSK yayınında zararlı faaliyetler sayılırken, Kürtlerin aslında nasıl Türk olduğu anlatılıyor. Yani bu Ergenekon, bütün Türkiye Cumhuriyetini ve kurumlarını etkisi altına almış durumda.
- Irkçılığa karşı neler yapılabilir, öncelikle Ermeni soykırımı konusunda kitlesel anmalar yapmamız çok önemli. Ayrıca ırkçı-milliyetçi saldırılara karşı sokakta mücadele etmek gerekir.
Erdal Doğan:
- Türkiye’de pek çok kesimde Balyoz ve Ergenekon davalarına karşı bir önyargı var. Davalar AKP’nin ordudan öç alması gibi görülüyor, bu öç almanın biraz gerçekliği de var, ama davalarda suçlar da ortaya koyuldu. Bu davalarda bazı eksiklikler oldu. Bunları savcıyla görüşüp, davaların somut cinayetler üzerinden gitmesi gerektiğini anlattık, ama gelinen noktada beraatle sonuçlandı, sanki suçsuzlar gibi algılanıyorlar.
- Ben Zirve davasını özellikle anlatmak istiyorum. Bu dava 3 yıl sürüncemede kaldı. Katiller suç üstü yakalanmıştı ama bağlantılara ulaşılamıyordu. Bir gizli tanığın, ki daha sonra itibarsızlaştırmak için kimliğini deşifre ettiler, İlker Çınar’ın anlatımları sonucu davaya askerler, mesela Malatya Jandarma Komutanı da dahil oldu, davanın bir generalle ilişkisi kuruldu.
- İlker Çınar bu dava için verdiği ifadede, Türkiye’de TUSHAT isimli çok geniş bir örgütün olduğunu açıkladı. Bu örgütte sivil, asker, manav, komisyoncu, avukat, mühendis, gazeteci her kesimden kişiler var. Türkiye toplamında 110 bin kişilik bir örgütten bahsediyor. Örgütte siviller daha yetkili. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun yayınladığı, bizim mahkeme kararı ile ulaştığımız bir gizli raporda da bu örgütten bahsediliyor. Asıl görevi istihbarat; toplumdan bilgi toplayacak, topluma dedikodu yayacak. Fevzi Çakmak anılarında, “istihbarat doğru bilgi toplamak, yanlış bilgi yaymaktır” der. Bu örgütün siyah, beyaz, turuncu kuvvetleri var, ayrıntılı açıklamalar dosyada mevcut.
- Bir de Ankara’daki kozmik oda soruşturması var. Son takipsizlik kararında yakalanan subayların üst ve işyeri aramalarında üzerlerinden çıkanların dökümü var: İllerdeki siyah, beyaz, turuncu kuvvetlerin isim listeleri, Balyoz planındaki belgeler.
- Balyoz ve Ergenekon davaları ile ilgili söylenen bir şey de CD’lerin ileri tarihlerde güncellenmesi, bu husus Genelkurmayın resmi dokümanlarında da görülebilen, yani doğal bir durum, bunu sanki CD’ler sahteymiş gibi sunuyorlar. Ergenekon yapılanması 30 yıldır var.
Salondan yapılan katkılar:
- Ergenekon yapılanmasının ortaya çıkarılmasını sağlayan asıl olarak 2010 referandumunda kabul edilen “askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabilmesi” ve “HSYK üyelerinin seçimle gelme” kuralları oldu. Elbette devlet tüm pisliklerini ortaya dökmez, dökmesi için solun gayreti gerekir, ama sol bu davalarda eksik kaldı. Sol çaba göstermezse Ergenekon davasından kendiliğinden iyi bir sonuç beklemek hayal.
- Solun kafası karışık, eskiden "darbecilerin yargılanması AKP’ye yarar" deniyordu, şimdi darbecilerin serbest bırakılmasının AKP’ye yaradığı düşünülüyor. Solda "Hrant’ı cemaat öldürdü" diyenler var. Sivil toplum başlangıçta darbelere karşı ayağa kalktı. Bu mücadeleye şimdi de devam etmeliyiz, artık herhangi bir ırkçı saldırı olduğunda ulusalcı sol da suçludur.
- Sol olarak darbelere karşı mücadeleyi biraz boşladık. Davaların hakim ve savcıları değişti, o yüzden davalar düşüyor. Erdoğan "referandumda hata yaptık" diyor, hayırcı oldu. Darbeciler neredeyse darbe yapmayı düşünce özgürlüğü sayacaklar. Yolsuzluklar konusundaki reflekslerimizi darbeler konusunda da göstermeliyiz. Yıllardır darbe yapan bir ordunun, darbe planı yapacağını bilmek zor değil.
- Sol içinde olup Özel Harp için çalışan çok kişi, özellikle gazeteciler var. Özel Harp için çalışan kişiler Alevi, Kürt, Müslüman, sağ örgütlerde de var. Özellikle medyada çok yaygın. Bazıları da tehdit veya para ile yön değiştiriyor.
- Davalarda serbest bırakılanları iyi izlemek gerek. Mesela Sedat Peker önemli bir isim, sadece mafya değil, Kadıköy’de ırkçı milliyetçi kesimlerle ilişkileri var.
- Şu anda özel harpçilerin en büyük korkusu Kürtler, Kürtlerin devlet kurma ihtimali. Bazı solcular kozmik odaya girilmesini, “devletin yatak odasına girildi” diyerek eleştiriyor, bu çok yanlış, kozmik odanın didik didik incelenmesi gerekir, çünkü tüm faili meçhullerin, suikastların, kitle katliamlarının bilgileri orada.
- Solcuların çoğu Kemalist veya milliyetçi, o nedenle darbecilerden yana taraf oluyorlar. Askerler Ermeni soykırımının 100.yılında bilinçli olarak serbest bırakıldılar. Özel harpçıların yalan haberlerine alet olmamak için, “devletin hiçbir dediğine inanmamak” en iyi korunma yöntemidir.