Suriyelilerin faaliyet yürüttüğü STK’lar, bugün İstanbul’da düzenledikleri basın toplantısıyla İdlib ve Halep’in batısındaki insani krize dikkat çektiler.
22 kurumu bir araya getiren Suriyeli STK’lar Birliği tarafından Beyoğlu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, ilk olarak ortak basın açıklaması okundu.
Açıklamada, 1 Aralık 2019’dan beri devam eden askeri çatışmalarda %81’i çocuk ve kadın olmak üzere 900 bin kişinin yerinden edildiği, evlerinde bombardıman korkusundan kalamayan insanların kampları doldurduğu, kapasite yetersizliği nedeniyle binlerce kişinin bu mevsimde açık alanlarda uyuduğu vurgulandı.
Suriyeli STK’lar, dünya liderlerinin Suriye’yi görmezden gelen tutumunu da eleştirdiler.
Evsiz kalan 900 bin kişinin ihtiyaçları için 336 milyon doların gerekli olduğunun, ancak BM’nin bu iş için yalnızca 70 milyon dolar açıklandığının belirtildiği açıklamada, insani gereksinimler için uluslararası kurumlara çağrı yapıldı. Açıklamada ayrıca askeri saldırıların durdurulması talebi dile getirildi.
Hastaneler kapanıyor
Suriye-Amerikan Tıp Topluluğu adına konuşan Mazen Kewara, Esad güçlerinin saldırıları nedeniyle bölgedeki birçok hastanenin tahliye edilmek zorunda kaldığını, tıbbi personelin olmamasının kendilerinin işini çok zorlaştırdığını dile getirdi.
Askeri durum ve erişim sıkıntıları nedeniyle hastaneler için yeterli kaynaklara da sahip olmadıklarını ifade eden Kewara, bu yüzden bölgedeki sivillere tatmin edici hizmet veremediklerini, çocukların soğuk havada donarak veya hastalıklar nedeniyle ölmeye devam ettiğini belirtti.
Çatışmanın tüm taraflarına sağlık tesislerine saldırmama çağrısı yapan Mazen Kewara, uluslararası toplumun da ateşkes sağlanması için çalışması gerektiğini söyledi.
Açık havada uyuyan aileler
Merkezi Antep’te olan Binaa For Developments’tan Misham Dairani ise bundan önceki çatışmalardan farklı olarak, İdlib’te yaşayanların ülke içinde kaçacakları bir yerin kalmadığını hatırlattı.
Açık havada yatan insanlar için yeni kampların kurulması için taleplerin yükseldiğini belirten Dairani, daha önce bunlara karşı çıkan BM’nin de şimdi bu fikre yakınlaştığını dile getirdi.
İnsanların tuvalet, su gibi ihtiyaçlarının dahi karşılanamadığını söyleyen Misham Dairani, tuvalet için bazen iki saat yürümenin gerekebildiğini, bu koşullarda yaşayan ailelerin durumunun ne kadar kötü olduğunun tahmin edilebileceğini dile getirdi.
İnsani yardım yeterli değil
Suriye Tıp Derneği’nden Razan Saffour da durumun aciliyetine dikkat çekerek, sahada yaptıkları çalışmalarda insanların “insani yardım” eksikliğinden şikâyet ettiklerini belirtti.
Ailelerin çatışmadan kaçma kapasitelerini dahi yitirdiklerini ifade eden Saffour, ancak bunun da bombardımanların altında kalmak anlamına geleceği için insanların ölümü göze alarak kaçtığını vurguladı.
Razan Saffour, sayılardan ve insan haklarından bahsederken bu insani felaketi de akılda tutmak gerektiğini hatırlattı.
Koruma
Farklı Kıtalardaki Fizikçiler’den Zahid Al-Masri ise köylere yönelik saldırılarda yaşanan acılardan bahsetti ve bunlara karşı sivillerin hayatının korunması gerektiğini belirtti.
İnsanların kendi köylerinden başka köylere kaçtığını, ancak rejim ilerledikçe tekrar hareket etmek zorunda olduklarını dile getiren Al-Masri, İdlib halkının “güvenli koridorlardan” geçerek Baas rejiminin kontrolündeki bölgelere gitmediğini, çünkü buralarda güvende olacaklarını düşünmediklerini ifade etti.
Zahid Al-Masri, medyanın İdlib’deki savaşla ilgili yeterince yayın yapmadığını da söyledi.